 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/2051
K: 1988/7097
T: 27.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.07.1978-30.07.1980 tarihleri arasında fasılasız olarak azami ücretle her ay 30 gün üzerinden çalıştığını beyanla, azami ücret üzerinden sigortalı olması gerektiğinin tesbitiyle bu çalışmalırının diğer sigortalı hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Neslihan Sever tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, istihatli sürelerin yaşlılık aylığı bağlanmasında, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş son beş takvim yılının prim hesabına esas tutulan azami günlük kazançların yıllık ortalamasına dahil edilmesi istemine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 3395 sayılı Yasanın geçici 5. maddesidir. Anılan maddede, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 991 sayılı Kanuna göre, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasından gösterge tablosunun en üst göstergesinden aylık almakta olanlar ile aylık talebinde bulunmuş olup, henüz işlemleri tamamlanmamış olanlardan gösterge tablosunun en üst göstergeden aylık bağlanmaya hak kazananların borçlanabileceği öngörülmüştür. Maddede sözü geçen "gösterge" tablosundaki en yüksek gösterge üzerinden hesaplanacak günlük kazançların beş yıllık tutarının yıllık ortalaması taban rakkamını, aynı yıllara ait üst gösterge tablosunun en yüksek göstergesi esas alınarak hesaplanacak" azami günlük kazançların yıllık ortalaması tavan rakamını oluşturmak suretiyle saptanacağı 506 sayılı Kanuna 2422 sayılı Kanunun 17. maddesiyle eklenen ek 2. maddesinin 3395 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değişik Ek 2. maddesi B)-a) fıkrası hükmü gereğidir. Yasa maddelerinin birlikte incelenmesinden yaşlılık aylığı hesabına alınacak gösterge, sigortalının işten ayrıldığı, tarihten önceki malüllük, yaşlılık ölüm sigortaları primi ödenmiş son beş takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazançlar tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tesbit edileceği açık, seçiktir. Başka bir anlatımla , beş yıllık ortalamaya primi ödenmiş, sürelerin dahil olduğu söz götürmez. Oysa istirahatli sürelerde, sigortalı prime esas kazanç elde etmediği giderek 506 sayılı Yasanın 77. maddesi gereğince bu sürelerden prim kesilmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca söz konusu sürelerin yaşlılık aylığı bağlanmasında prim ödenmiş son beş yıllık süreye katılmasına hukukça ve yasaca olanak olmadığı açıktır. Şu duruma göre, davada, bu davanın yasal dayanağını oluşturan 3395 sayılı Yasanın geçici 5. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığı ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle 01.07.1978 ile 30.07.1980 tarihleri; arasında eksik bildirilen aylarda, davacının istirahatli olduğu dosya arasındaki belgelerden anlaşılmakta olmasına göre, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.