 |
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1988/1925
K: 1988/2087
T: 04.04.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, meslekte kazanma gücünün ne oranda azaldığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacıu avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki tağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Davacının Federal Almanya'da işçi olarak çalıştığı sırada iş kazasına uğradığı, meslekte kazanma gücünün % 20 azalmış olması nedeniyle kendisine sürekli işgöremezlik geliri bağlandığı, Fedaral Almanya Sosyal Güvenlik Kurumu'nun isteği üzerine, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun işgöremezlik durumunun tesbiti bakımından kendisini her yıl hasatneye sevkederek aldığı raporları Almanya'ya gönderdiği, son olarak 1985 senesinde, Bursa Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde, yapılan muayenesi sonunda çalışmasına engel bir durumun kalmadığı yolunda rapor verildiğini, bu raporun AlmanyaI'ya gönderilmesinden sonra ilgili Alman Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bağlanan gelirini kestiği anlaşılmış, ne var ki, raporun gerçeği yansıtmadığı, işgöremezlik durumunun halen devam ettiği ileri sürülerek işgöremezlik durumunun saptanması bu dava istenmiştir.
Olayda, işgöremezlik derecesinin saptanması bakımından Alman Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Türk Sosyal Sigortalar Kurumu'nu aracı kıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kuşkusuzdur ki, Alman Sosyal Sigortalar Kurumu Türk Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan böyle bir yardımı "Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine" dayanarak talep etmektedir. Ayrıca, Sosyal sigortalar Kurumu'nun bu konuda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 109. maddesinde öngörülen esaslar dahilinde işlem yapması gerekir. Giderek, anılan rapor sonucuna sigortalanının itiraz etme ve dava açma hakkının bulunduğu hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Şüphesiz açılacak bu tür te bit davalarında davacının hukuki yararının bulunduğu da açıktır. Zira gelirin kesilmesini gerektiren raporun aksini saptayacak geçerli bir raporun geliri bağlayan kuruma gönderilmesi halinde yeniden gelir bağlanabileceği de söz götürmez. Mahkemece bu yolda verilecek karar tesbit niteliğinde olacağından Fedaral Alman Sosyal Sigortalar Kurumu'nu zorlayıcı mahiyette kabul edilemez. Dosyada mevcut olup tamamen eda davası niteliğinde bulunan dava ile ilgili Dairemizin 8.7.1985 tarih, 3465/4171 sayılı kararının da bu davada emsal kabulü açıklanan niteliği itibariyle isabetli sayılamaz. Başka bir anlatımla az önce değinildiği gibi verilecek kararın zorlayıcı yönü bulunmadığından bir başka devletin hükümranlık haklarının ihlal edildiğinden de söz edilemez.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş davanın esasına girip yöntemince yapılacak araştırma sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 4.4.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.