 |
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
E: 2004/1620
K: 2004/3075
T: 16.3.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 3167 sayılı Yasa'ya aykırı davranmak suçundan sanık İbrahim'in yapılan yargılaması sonucunda, dolandırıcılık suçundan hükümlülüğüne ilişkin ARDAHAN Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 06.05.2002 tarih ve 2001/127 esas, 2002/267 karar sayılı hükmün süresi içersinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ile 13.01.2004 tarihinde daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : TCK'nın 503. maddesinde hüküm altına alınan dolandırıcılık suçunun maddi unsuru, bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hile ve desiseler yaparak hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya bir başkasına haksız yarar sağlamasıdır. Hile ve desiselerin kandıracak nitelikte olması gerekir. Sözü edilen niteliğin tayini izafi olması itibariyle mağdurun durumu nazara alınmalıdır ve olaya göre takdir edilmelidir. Hataya düşürmek ve bilmezlik her zaman yeterli değildir, sanığın kastı son derece önemlidir. Kaldı ki hile ve desisenin kullanılması ile mağdurun hataya düşürülmesi arasında nedensellik bağının bulunması şarttır.
Sanığın müşteki ile aralarında hayvan alışverişinden doğan borç nedeniyle keşide yeri bulunmayan çekleri vermek şeklinde kabul edilen eyleminde, müştekiye karşı ne şekilde hile ve desiselere başvurup hataya düşürdüğü karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, TTK'nın 730/3. maddesindeki gönderme nedeniyle anılan Kanun'un 592. maddesi açık hükmüne nazaran suça konu çeklerde ibraz anına kadar müşteki tarafından bile tamamlanması mümkün olan keşide yerinin yokluğu gerekçe gösterilerek, yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi;
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 16.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.