 |
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
E: 2002/22954
K: 2002/22952
T: 24.9.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- IZRAR VE ÖLÜMLE TEHDİT
- MAĞDUR-MUHATABIN YOKLUĞUNDA TEHDİT CEZAYI ARTTIRICI NEDENLERİN UYGULAMA BİÇİMİ
- YENİDEN DEĞERLEME
· İÇTİHAT ÖZETİ: Cezanın belirlenmesinde, fiile bağlı arttırıcı nedenler, şahsa bağlı arttırıcı nedenlerden önce uygulanmak gerekir.
2002 yılı için yeniden değerleme oranına göre arttırılarak belirlenen tekerrüre esas para cezası, TCK.nun 2. maddesi gereğince bir günü 10.905.204 lira sayılarak, 10.905.204 liradan az para cezası bir gün olarak hapse çevrilir. Çevirme sırasında artıklar dikkate alınmaz.
Tehdit fiilinin, mağdur-muhatabın yokluğumla y;h puması durumunda sanıkta, tehdidi mağdura ulaştırılın iradesinin de bulunması gerekir.
(765 s. TCK. m. 2,51,81,191,522, ek 2,6)
Izrar ve ölümle tehdit suçlarından sanık Kadir'in yapılan yargılaması sonucunda; hükümlülüğüne ilişkin (Sarıoğlan Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 3.10.2001 gün ve 2001/12 esas, 2001/75 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenmiş olduğundan, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 16.4.2002 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
1- Izrar suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5.10.1938 tarih ve 1938/4-16 sayılı iBK.da da belirtildiği üzere, cezanın belirlenmesinde, fiile bağlı arttırıcı nedenlerin, şahsa bağlı arttırıcı nedenlerden önce uygulanması gerektiği gözetilmeksizin, TCK.nun 51. maddesinin, 522. maddesinden önce uygulanması yerinde değil ise de; TCK.nun 522. maddesi önce uygulansa dahi hesap edilecek ceza değişmemekte olup; bu husus, cezayı arttırıcı ve eksiltici nedenlerin, kendi içerisinde sanığın en çok lehine sonuç verecek biçimde uygulanması gerektiği ilkesini benimseyen, 14.12.1955 tarih ve 1955/19-28 sayılı İBK ile birlikte değerlendirildiğinde, sonuç ceza yönünden, sanığın en lehine olan uygulamanın yapılmış olması karşısında, sonuca etkili görülmediğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; Ancak:
4421 sayılı Yasa ile değişik TCK.nun Ek 6. maddesi yollaması ile Ek 2. maddesi uyarınca, hükümden sonra, 2002 yılı için ilan edilen %53,2'lik yeniden değerleme oranına göre arttırılan, 647 sayılı Yasa'nın 5/6. madesinde belirtilen miktarın, 10.905.204 liraya çıkarılmış olması karşısında, TCK.nun 2. maddesinde gereğince, tekerrüre esas alınan para cezasının bir gününün 10.905.204 lira sayılmak üzere paraya çevrileceği, artıkların nazara alınmayacağı, ancak, 10.905.204 liradan aşağı hükmolunan para cezalarının da 1 gün olarak hapse çevrilmek suretiyle, TCK.nun 81/1-3. maddesi ile arttırma yapılmasında zorunluluk bulunması nedeniyle, hükmün CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; tekerrüre esas alınan 76.050.000.-TL para cezasının günlüğü 10.905.204-TL'den hapse çevrilip (76.050.000/10.905.204=6,9), sonuç olarak 6 gün arttırım yapılarak, TCK.nun 81. maddesinin uygulanması sonucu bulunan hapis cezasının, "2 ay 21 güne"; bu cezanın, 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesi uyarınca paraya cevrilmesiyle bulunan ağır para cezasının, 384.387.120-TL'ye" ve TCK.nun 72. maddesi uyarınca yapılan içtima sonucu bulunan toplam ağır para cezasının ise, "417.754.057.-TL'ye" indirilmesi suretiyle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (DÜZELTİLEREK ONANMASINA);
2- Tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;
a) CGK'nın 7.11.1994 tarih ve 1994-4/224-663 sayılı kararında da açıklandığı üzere; tehdit, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildi-rilmesidir. Genel kastla işlenen ve korkutuculuk, ürkütücülük, elverişlilik ve ciddiyet özelliklerine sahip olması gereken tehdit fiilinin, mağdur-muhatabın yokluğunda yapılması durumunda, sanıkta tehdidi mağdura ulaştırma iradesinin de bulunması gerekmektedir. Dava konusu olayda, sanığın, bağının kenarına yığdığı taşları bozan müştekilere sinirlenerek, müştekilere ait bağ evinin kiremitlerine taş attığı sırada yanına gelen, kendi kiracısı tanık Akif'in, müştekilerin kiremitlerini taşlamak yerine, kendileriyle konuşmasının daha uygun olacağı yönündeki tavsiyesi üzerine, "Ya ben ölürüm, ya da onları öldürürüm" biçimindeki cevabi ve tehdit içeren sözlerinin, tanık tarafından müştekilere ulaştırılması amacıyla yapıldığına ilişkin, dosya kapsamında yeterli kanıt bulunmadığı gibi; sanığın aksi kanıtlanamayan savunmasına göre, sar-fedilen sözlerin, sonucunu düşünmeden, kızgınlıkla bir anda söylenen sözler olması nedeni ile eyleminde ciddiyet unsurunun ve kendisinde, tehdit kastının bulunduğunun kesin olarak kabulünün olanaklı olmadığı gözetilmeksizin, tehdit suçundan yazılı biçimde hüküm kurulması;
b) Kabule göre; TCK.nun 81. maddesinin uygulanması sırasında, aynı Yasanın 30/2. maddesine aykırı olarak, bir günün küsurunun hesaba katılması suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayini;
3- Müştekilerin, CMUK.nun 366/1 maddesinde belirtilen yöntemine uygun olarak yapmış oldukları katılma istemi konusunda, aynı madde uyarınca olumlu bir karar verilmeksizin, katılan sıfatıyla duruşmalarla kabulü;
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.9.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.