 |
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Esas No: 1998/13960
Karar No: 1999/806
Tarih: 8.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
6762/m.700,702
3167-1/m.16
2004/m.72
3167 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Yıldırım nın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne dair Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 24.11.1997 gün ve 1995/430 esas 1997/905 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının onama isteyen 21.12.1998 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle kararda açıklanan nedenle duruşma isteğinin reddiyle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR :
Hükmedilen cezanın türü ve tutarına CMUK.nun 318. maddesi hükmüne nazaran sanık vekilinin duruşma isteminin REDDİNE , Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; Ancak:
1- Karşılıksız çek keşide etmek suçunda şikayet hakkı TTK.nun 702. maddesinde açıklandığı üzere çeki ibraz eden yetkili ve yasal hamil ile bunun rücu hakkına sahip olduğu anılan yasanın 700. maddesi uyarınca ciro ve teslim yoluyla çeki elinde bulunduran kişilere ait olup, dosyada mevcut şikayet dilekçesine ekli çek örneğinde müdahil Çetinin cirosu bulunduğu halde çeke ait ihtarnamede ibraz eden hamil olarak ondan önceki ciranta Halitın gösterilmiş olduğu cihetle çek aslı ile muhatap bankaca ibraz anında alınmış onaylı örneği getirtilerek, gerekirse çekte cirosu bulunan cirantaların dinlenmek suretiyle adı geçenin ibraz anında cirosunun bulunup bulunmadığı yada ibrazdan sonra alacağın temliki hükümlerine göre devralıp devralmadığı araştırılarak şikayet hakkına sahip olup olmadığı kuşkuya yer vermeyecek biçimde saptandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 9.10.1989 gün ve 7-213-280 sayılı ilamında da belirtildiği üzere karşılıksız çek keşidesi çalınma, kaybolma, hile ile veya zorla alınma gibi iradi bir harekete dayanmıyorsa keşidecinin cezalandırılamayacağı, bunlar dışında, keşidecinin çekte yazılı miktar kadar borcu olmadığına veya çekin teminat olarak verildiğine ilişkin iddialarının ve bu konuda açılan hukuk davalarının suçun oluşmasını engellemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; ibraz tarihinden önce açılan menfi tespit ve iptal davaları suça konu çeklerin her suretle olursa olsun geçerliliğinin tartışılması sonucunu doğuracak çekin iptali sonucunu gündeme getirebileceğinde kuşku bulunmadığı gibi, İcra İflas Kanunun 72. maddesi hükmü ile 3863 sayılı kanun hükümleri de nazara alındığında ceza uygulaması açısından sanık tarafından ödenmesi zorunlu çek konusu bulunmayacağından, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/633 esas ve İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 1994/676 esas sayılı dava dosyalarının celp ve tetkik edilip, menfi tespit davasının ibrazdan önce açılıp açılmadığı, tarafları itibariyle sanığın hukuki durumunu etkileyip etkilemeyeceği, bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde yasal zorunluluk bulunması, Yasaya aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA , 8.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.