 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
Esas No : Karar No : İtirazname:
1997/4-351 1998/55 108517
Y A R G I T A Y K A R A R I
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza
Mahkemesi : Hınıs Asliye Ceza
Günü : 1.10.1996
Sayısı : 36-51
Davacı : K.H.
Davaya Katılan : ---
Sanıklar : 1- Ayhan Akarsu
2- Necmettin Güney
Temyiz Eden : C.Savcısı
Kavgada yaralanana el uzatmak suçundan sanıklar Ayhan Akarsu ve
Necmettin Güney haklarındaki davanın ortadan kaldırılmasına ilişkin Hınıs
Asliye Ceza Mahkemesince verilen 1.10.1996 gün 36-51 sayılı hüküm, yerel C.
Savcılarının temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesinin
21.10.1997 gün 8667/8656 sayılı kararı ile ve oyçokluğuyla onanmıştır.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 5.12.1997 gün 108517 sayı ile;
"Kavga suçunun mağduru, ölen veya yaralanan kişi değildir. Sanığın
cezalandırılabilmesinin koşulu, kavga nedeniyle birisinin ölmesi veya
yaralanmasıdır. Kavga suçu, kavgada işlenen öldürme veya yaralama suçundan
bağımsız ayrı bir tehlike suçudur.
TCY.nın 464. maddesinde, yaralamanın belli bir ağırlığa ulaşması
aranmamıştır. Şikayete bağlı hafif bir yaralamanın meydana gelmesi, yaralının
şikayetçi olmaması halinde de sanıkların cezalandırılmasına karar
verilmelidir." gerekçesiyle itiraz edilerek onama kararının kaldırılıp hükmün
bozulması talep olunmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu,
gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Dosya içeriğine göre, Hüseyin Eren ile Mahmut Akdağ'ın kavga etmesi
üzerine yakınları da bu kavgaya katılmışlar, karşılıklı olarak birbirlerine
taş atmışlardır. Bu sırada, kavgayı ayırmak isteyen Cemal Ayten yedi gün,
mağdur sanıklar İsmail Eren ile Mahmut Alkan iş ve güclerine engel olmayacak
şekilde yaralanmışlardır. Mağdurların, karşılıklı olarak şikayetlerinden
vazgeçmeleri nedeniyle bir kısım sanıklar hakkında yaralama suçundan,
sanıklar Ayhan Akarsu ve Necmettin Güney hakkında kavgaya katılma suçundan
açılan davaların ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Sanıklar hakkında kavgada yaralanana el uzatmak ve yaralanana el
uzatmaksızın kavgaya katılmak suçlarından açılan davada, Özel Daire ile
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; şikayete bağlı
yaralama ile sonuçlanan kavgaya katılma suçunda, yaralama suçundan açılan
davanın şikayetten vazgeçme nedeniyle ortadan kaldırılması halinde, kavgaya
katılma suçundan açılan davanın da ortadan kaldırılıp kaldırılmayacağına
ilişkindir.
Türk Ceza Kanununun 464. maddesi kavgaya katılmayı, belirli koşullarla
ayrı bir suç sayarak cezalandırmış ve katılan kişi veya kişiler tarafından
yapılan hareketlere göre haklarında uygulanacak yaptırımları da
derecelendirmiştir. Ceza Yasasında kavga taraf edilmemişse de kavga, öğretide
en az üç kişi arasında cereyan eden fiili bir kapışma, karşılıklı zarar
vermek amacıyla cebir ve kuvvet kullanılarak girişilen bir çatışma olarak
tanımlanmaktadır. Suçun maddi öğesi kavgaya şiddet hareketleriyle katılmak,
manevi öğesi ise katılma kastı ile hareket etmektir. Suçun cezalandırılabilme
koşulu bu kavgada bir kişinin ölmesi veya yaralanmasıdır. Bu tanımlamaların
ışığında kavganın çok faili bir zarar suçu olduğu anlaşılmaktadır.
Kavgaya katılma suçunun düzenlendiği Ceza Yasamızın 464. maddesinde
yaptırımlar derecelendirilirken, kavgada ölüm veya ölüm doğuran bir yaralama
hali dışındaki durumlarda temel ceza belirlendikten sonra bu cezanın fail
hakkında münferiden cürüm işlemiş olması halinde verilecek cezanın yarısını
geçemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Kavganın, şikayete bağlı bir yaralama ile sonuçlanması, mağdur veya
mağdurların şikayetlerinden vazgeçmeleri nedeniyle yaralama suçundan açılmış
olan dava veya davaların ortadan kaldırılması halinde bu kavgaya katılmış
olanlar haklarındaki davaların da ortadan kaldırılmasının gerekip gerekmediği
hususu öğretide tartışılmış, görüşler genelde kaldırılması gerektiği
doğrultusunda birleşmiştir. Nitekim Majno, Ceza Kanunu Şerhi isimli kitabının
3. cildinin 294. sahifesinde Ceza Yasasının 464. maddesine tekabül eden
kaynak yasanın 379. maddesinin açıklanmasında şikayete bağlı yaralama
sırasındaki kavgaya katılma suçu için de şahsi şikayet gerektiğini
bildirmiştir.
Prof. Faruk Erem (Türk Ceza Hukuku Özel Hukuklar c 4, sh. 471), sadece
yaralama ile neticelenmiş olan kavgalarda mağdurun hastalığı on günden fazla
devam etmemiş ise kavgaya katılmış olmaktan dolayı da şikayete ihtiyaç
olduğunu zira kavganın bizatihi suç olmadığını öldürme veya müessir fiil
vukuunda kavganın suça dönüştüğünü, yasanın, kavganın cezasını da yaralamaya
göre ayarladığını, bu itibarla kavgaya katılanların sorumluluğunun yaralama
eylemi suçlusunun sorumluluğuna bağlı ve ona göre düzenlendiğini, böyle
olunca asıl suç hakkında takibata girişilemeyeceğinden şikayet yoksa, kavgaya
katılanlar hakkında takibata geçilemeyeceğini ileri sürmektedir.
Dr. Abdullah Polat Gözübüyük de Ceza Kanunu Açıklaması adlı kitabında
(4. cilt sh. 460) adiyen darp ve bu tür yaralama sırasındaki kavgaya katılma
suçlarında şikayete gerek olduğunu açıklamaktadır. Bu görüşler doğrultusunda
oluşmuş yargısal kararlar da bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay 4. Ceza
Dairesinin 14.11.1967 gün ve 4333-5883 sayılı kararında mağdurun kavgada on
gün mutad meşguliyetine engel olacak derecede yaralanmış olduğu anlaşılmasına
ve şikayetname verilmesine bağlı bu suçtan dolayı mağdur şikayetinden
vazgeçmiş olmasına göre, sanık için TCK.nun 464. madde gereğince açılan
davanın düşmesine karar verilmesi gerekeceğine değinilmiştir.
Somut olayda iki aile karşılıklı kavga etmiş, mağdurlar on günden az
iş ve güçlerinden kalacak şekilde yaralanmışlardır. Mağdurların
şikayetlerinden vazgeçmeleri üzerine yaralama suçunun sanıkları hakkındaki
davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Kavgaya katılanların
sorumluluğu, TCY.nın 464/2. maddesine göre yaralama suçu sanıklarının
sorumluluğuna bağlı olduğundan ve cezaları yaralama suçuna göre
belirleneceğinden, asıl failler hakkındaki kamu davasının ortadan
kaldırılması nedeniyle, kavgaya katıldıklarından bahisle cezalandırılmaları
için dava açılan sanık Ayhan Akarsu ile Necmettin Günay hakkındaki kamu
davalarının da şikayetin geri alınması nedeniyle ortadan kaldırılmasında bir
isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının
reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyelerinden 4. Ceza Dairesi Başkanı
Sami Selçuk "T. Ceza Yasasının 464. maddesinde öngörülen suç, adam öldürme ve
etkili eylemlerle ilgili bölümün hemen ardından ve ortak bölümlerde yer
almışsa da, kendine özgü, bağımsız/özerk çok failli suçtur."
"Bu suçla iki yarar/değer korunmaktadır: Birincisi insanın bedensel
varlığı ve bütünlüğü. İkincisi, kamu düzeni kamu erinç dinginliğidir. Yani
suç çok konulu ve çok ihlallidir. Suç tipinde yer alan öğelere
içselleştirilmiş olan bu durumun uygulamaya yansıyan önemli sonuçları
vardır. İlkin suç bir tehlike suçudur. İkincisi yakınmaya gerek olmadan
kendiliğinden kovuşturulacaktır. Çünkü, kişilerin korunan kamu düzeni/kamu
dinginliği değerleri" üzerinde tasarruf hakları yoktur.
"Maddede geçen" ölme ya da yaralama olguları, işlenen suçun "sonucu"
değil, "cezalandırılabilme koşulu"dur. Esasen yasal metinde "ayrı birey
olarak (ferden) işlenmiş cürümler dolayısıyla hükmedilecek daha ağır cezaya
engel olunmamak koşuluyla" diyerek, iki ayrı suçun varlığı vurgulanmıştır.
Nitekim bu husus, 1930 tarihli İtalyan Ceza Yasasının aynı nitelikte 588
maddesi açıklanırken, 1889 tarihli yasanın 379. maddesinde "kavga suçunun
adam öldürme ya da etkili eylem suçları ile gerçek (biçimsel/fikri değil)
surette yarışıp kaynaşacağı (içtima), maddede yer alan yukarıdaki sözlere
yollama yapılarak, belirtilmiştir.
Bu yüzden kavga sırasında doğan ve T.C. Yasasının 456/4. madde ve
fıkrası çerçevesinde kalan etkili eylem nedeniyle yakınma yokluğu yada
yakınmanın geri alınması, bu suçun kovuşturulmasına engel olamaz. Ancak, T.C.
Yasasının 456/4. maddesindeki eylemi işleyen kişinin cezalandırılmasının bu
normların yarışıp kaynaşma (içtimaı) hükümlerinin uygulanmasını engeller. O
kadar" görüşüyle,
İki üye ise, "Haklı nedenlere dayanan itirazın kabulü gerektiği"
doğrultusunda,
Karşı oy kullannmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının
REDDİNE, 24.2.1998 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Mater KABAN Türkan GÜVEN Sami SELÇUK
Birinci Başkanvekili 1.C.D.Bşk. 4.C.D.Bşk.
İtiraz Kabul İtiraz Kabul
S.Necip DEDA Namık BENLİ Necdet MUTİŞ
3.C.D.Bşk. 5.C.D.Bşk. 6.C.D.Bşk.
Erdem GÜYER Casim Yılmaz Erol ÇETİN
2.C.D.Bşk.
Teoman ÜNERİ Necati APAYDIN Yalçın KALAY
S.Özün ÇEKİNKOL Muhittin MIHÇAK Şerif EROL
Turan DEMİRTAŞ Süleyman ERKAN İsmet KÜRÜMOĞLU
Nedim BARAN Zeki ASLAN M.Ünal BAŞOĞLU
11.C.D.Ü.Y.
Neşecan SEBER Mehmet ERTEN
İtiraz Kabul
|