 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Başkanlığı
Esas Karar
1997/3331 1997/4819
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Kazan Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 25.3.1997
No : 356-62
Davacılar : Meryem Demirel vs. vekili Av. Orhan Aytekin
Davalı : Enca-Bechtel Müşterek Teşebbüs Ortaklığı
vekili Av. Doğan Balta
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi
tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı
nedenlerle gerçekleşen 1.924.326.939 lira maddi ve manevi tazminatın yasal
faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün
süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve duruşma
talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu
anlaşılmış ve duruşma için 8.7.1997 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı
kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat Doğan Balta ile karşı
taraf vekili Avukat Orhan Aytekin geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır
bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son
verilerek aynı gün Tetkik Hakimi Filiz Ekizoğlu tarafından düzenlenen raporla
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve
aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici
sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz
itirazlarının reddi gerekir.
2-Zararlandırıcı sigorta olayına maruz olan sigortalının eşi Meryem
sigortalının nikahsız eşi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle
olunca, tazminat isteminde bulunanın nikahsız eş olması, 18 yaşında ve bir
çocuklu bulunması ve sosyal durumu nazara alındığında, nikahlı eşe nazaran
evlenme olasılığının daha fazla olduğu söz götürmez. Bu bakımdan, nikahsız eş
için 35 oranındaki evlenme şansının az olduğu ortadadır.
Öte yandan, evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız
eşin; desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve
özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi
nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile
bağı nedeniyle müşterek haneyi terkederek, kendisine yeni bir yaşamı tercih
edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte
olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı
gözönünde tutularak, Borçlar Kanununun 43. maddesi gereğince belirlenen
tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği de
tartışmasızdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı
yararına takdir edilen 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının karşı
tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,
8.7.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Orhan YALÇINKAYA U.Araslı Y.Yasun M.S.Özgenç O.Can
(M)
MUHALEFET ŞERHİ
İş kazası nedeniyle nikahsız eşe maddi tazminat verilmesi Yargıtay'ın
oturmuş İçtihadı ile kabul edilmiştir. Burada nikahsız eşten kasıt Anadolu'da
örf ve adetler gereği yapılan, çocuk sahibi olup aile düzenini nikahlı eş
gibi götüren birlikteliklerdir. Bu nedenle nikahsız eşin nikahlı eşden bir
farkı olması gerekir düşüncesinden hareketle, evlenme şansının daha yüksek
tutularak, daha az tazminata karar verilmesi yanında, ayrıca Borçlar
Kanununun 43. maddesi gereği bir indirimin de yapılması hak adalet, nesafet
kurallarına aykırı olup, tazminat hukuki yönünden de kendi içinde çelişki
yaratmaktadır.
Zira bilindiği üzere nikahlı eşe eşinin ölümü ile SSK'nca gelir
bağlanmakta ve bunu ömür boyu almaktadır. Bağlanan bu gelirin hesaplanan
tazminattan düşülmesi, nikahlı eşin daha az tazminat aldığını göstermez. Zira
nikahlı eşden düşülen SSK gelirlerini nikahlı eş sigortadan almaktadır.
Bağlanan gelirin devamlı olması da nikahlı eş için bir ayrıcalıktır. Nikahsız
eş ise sadece hesaplanan tazminatı almakta ve başkaca bir hak veya gelirden
yararlanmamaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden durum değişmemektedir.
Kurum da eşe ödediğini işverenden rücu yolu ile tahsil etmektedir. Bilindiği
gibi davanın özü karşılanmayan zararların tazminidir. Anadolu'da adet ve örf
gereği ömür boyu nikahsız yaşama riski ile ezilen kadını, hukuk önünde de bu
derece zayıf duruma düşürmek adalet hislerini rencide etmekten başka bir
sonuç getirmez. Bu durum Ülkenin sosyal yapısından kaynaklanıyorsa düzenin
değiştirilmesi, güçsüzü daha güçsüzleştirmekle olmaz. Bu nedenlerledir ki,
evlenme şansını yüksek tutmanın yanında B.K. 43. maddesi gereği 2. bir
indirim yapılmaması düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
M.Serpil Özgenç
Muhalif Üye
|