 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
15.HUKUK DAİRESİ
Esas 1997 Karar
248 1891
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Adana 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :2.7.1996
Numarası :1992/271-1996/512
Davacı :Niyazi Yüksel Vek. Av. Yücel Uslu
Davalılar :1-Çiğdem İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Limited
Şirketi'ni temsile yetkili avukat Gülden Ayşe Karakaya
2-Müzeyyyen Kahyalar, 3-Kemal Fakılar Vek. Av. Adem
Eroğlu
Müdahil :Tülay Karaali Vek. Av. Ali Yengin
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen
tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen
günde davacı ve vekili avukat Yücel Uslu ile müdahil vekili avukat Ali Yengin
geldi. Davalı Ciğdem İnş. Ltd. Şti. vekili ve davalı Kemal Fakılar vekili ile
diğer davalı Müzeyyen Kahyalar gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde
verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten
sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne
bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Davada, davacı ile davalı limited şirket arasında düzenlenen 10.1.1990
tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı şirketin, üstlendiği
işin çok cüzi bir kısmını yapıp, binadaki 3, 4 ve 8 no'lu daireleri 3.
kişilere satarak inşaatı terk ettiği ve davalı şirketle yapılan yazışmalarla
da işin tamamlanamayacağının açıkça bildirildiği ve bu sebeple akdin
feshedildiği ileri sürülerek devredilen 3 ve 4 no'lu daire tapularının iptali
ile davacı adına tescili ve arsa sahibinin 3. kişilere ödediği kira tutarı
14.980.000 Tl.nın tahsili talep edilmiş, mahkemece davanın reddine dair
verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada mevcut yazışmalardan davalı yüklenici şirketin işe devam
etmeyeceğine dair iradesi ile davacı arsa sahibinin fesih arzusunun
birleştiği ve akdin feshinde taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı
açıktır. Öyle olunca davacının BK.nun 106 ve 108 md.'nde açıklanan haklarını
(yani menfi zararlarını) talep edebileceği ortadadır. Bu nedenle arsa sahibi
akdin ifasına güvenerek 3. kişilere ödediği kira bedelini davalı yükleniciden
isteyebileceğinden bu talebe ilişkin davanın kabulü yerine reddinde isabet
yoktur.
Öte yandan akit fesih edilmekle tarafların birbirlerine verdiklerini
iade etmeleri gerekir. Sözleşmenin 11. maddesinde akdin süresinde yerine
getirilmemesi halinde yüklenicinin inşaattan hiç bir şey talep edemeyeceğine
dair hükmün yüklenicinin iktisaden mahvına neden olacak kadar ağır olması
nedeniyle geçerliliği yoktur (Yargıtay H.G.K.'nun T. 20.3.1974, E.
1970/T-1053, K. 1974/222 Sayılı Kararı).
Nevar ki, feshin sonucuna bağlı olarak davalının yaptığı inşaatın
seviyesine göre hakettiği bedelin kendisine ödenmesi ya da inşaatın
seviyesine göre haketmiş ise tapuya hak kazanması gerekir. Mahkemece
sözleşmede belirtilen seviyelerle yükleniciye hakettiği tapuların intikal
ettirildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yüklenicinin
bedel yerine tapuya hak kazanabilmesi, sözleşmede kendisine düşen vecibeleri
yerine getirmesine bağlı olup, işin yarım kalması halinde yükleniciye tapu
verilebilmesi talebi; olayın niteliği ve özelliğinin haklı gösterdiği
durumlarda ve MK.nun 2 md. hükmünün haklı gösterilmesi halinde "Yargıtay
İBGK'nun 25.1.1984 gün ve 3/1 sayılı kararına" göre değerlendirilmelidir.
Yani mahkemece öncelikle inşaatın terk edildiği tarihteki durumuna göre
fiziksel oranının belirlenmesi ve inşaatın geldiği seviye yukarıda belirtilen
içtihadı birleştirme kararına göre tescile hak kazandırıyorsa buna göre
verilen tapularda dikkate alınarak ne miktarda iptalinin gerektiği,
yüklenicinin yaptığı iş, iyi niyet kuralları ve fiziki orana göre tescile hak
vermiyorsa bu durumda davanın açılmasından sonra 4 nolu dairenin davalı
Müzeyyen tarafından dava dışı Tülay'a satılması da gözetilerek ve HUMK.'nun
186. md. uyarınca işlem yapılıp, Tülay'ın açıp kazandığı tescil davasında
davacı arsa sahibinin taraf olmadığı ve bu itibarla tescile ilişkin hükmün
davacıyı bağlamayacağı da nazara alınarak "davanın Tülay'a yönetilmesi
durumunda" delillerin toplanıp sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Aksine
görüşle davanın reddilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı
yararına BOZULMASINA, 250.000 Tl. vekalet ücretinin davalılardan alınarak
vekille temsil edilen davacıya verilmesine, istek halinde ödediği temyiz
peşin harcının temyiz eden davacıya iadesine, 7.4.1997 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Yücel Akman İ.Ulusoy Ali M.Çiftçi Y.E.Selimoğlu R.Yalçın
|