 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
Esas No : Karar No : Tebliğname :
1997/2-273 1997/307 2/96985
Y A R G I T A Y K A R A R I
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KAYSERİ 2. Sulh Ceza
Günü : 11.7.1997
Sayısı : 616-772
Davacı : K.H.
Davaya katılan : --
Sanık : Durmuş Dumlu
Temyiz Eden : Sanık
Yetkili merciilerden verilen emirlere uymamak suçundan sanık Durmuş
Dumlu'nun, TCK.nun 526/1, 647 sayılı kanunun 4, TCK.nun 72. maddeleri
uyarınca sonuçta 396.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve suça
konu tahnit edilmiş kuşların TCK.nun 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin
Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesince 10.10.1996 gün ve 876-989 sayı ile verilen
karar, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince
15.5.1997 gün ve 7924-6908 sayı ile;
"Sanığın önceden avladığı yasaklanmış av hayvanlarının tahnitlerini
işyeri vitrininde sergilemesi şeklindeki eyleminin 3167 sayılı kanunun 4, 8
ve 22. maddelerine uygun bulunduğu nazara alınmadan unsurları bulunmayan
TCK.nun 526. maddesi ile mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden
bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 11.7.1997 gün ve 616-772 sayı ile;
"3167 sayılı yasanın 4 ve 8. maddeleri, avlanmanın yasal olduğu zaman
ve yerleri, 22. maddesi ise bu maddelere aykırı davranılmasını yaptırıma
bağlamıştır. 16. maddede ise Merkez Av Komisyonunun bu kanundan kaynaklanan
yetkiyle düzenlemeler yapabileceği ve bu düzenlemelerin kurul tarafından
değiştirilinceye kadar geçerli olduğu hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay içtihatlarına göre de Kara Avcılığı Kanununda açıklık
bulunmayan hallerde Merkez Av Komisyonu tarafından alınan tedbirlere
muhalefet durumunda TCK.nun 526. maddesi uygulanması gerekmektedir. Nitekim
2. Ceza Dairesinin 18.9.1984 gün ve 6939-7685 sayılı kararı da bu
doğrultudadır.
797 Sayılı Uluslararası Kuşları Koruma Anlaşmasında ve Merkez Av
Komisyonunun 1996/1997 yılları kararında kuş tahnitlerinin işyerlerinde
bulundurulması ve sergilenmesi yasaklanmış ve bu karar Resmi Gazete ile bütün
Türkiye'de ilan edilmiştir. TCK.nun 44. maddesi hükmü karşısında sanığın bu
hükmü bilmeyişi mazeret sayılmaz." biçimindeki gerekçe ile önceki hükümde
direnmiştir.
Bu kararın da sanık tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine
dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "onama" isteyen 1.10.1997 günlü
tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu,
gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
İşyerinin vitrininde tahnit edilmiş av hayvanlarını sergilemek
suretiyle Merkez Av Komisyonu Kararlarına aykırı davrandığı ileri sürülen
sanığın cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme
arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Çözülecek sorun sanığın hangi
yasa hükümlerine göre cezalandırılması gerekeceğinin belirlenmesine
ilişkindir.
TCK.nun Üçüncü Kitabının Birinci Babının Ammenin Nizamına Müteallik
Kabahatler faslında yer alan "Selahiyettar Mercilerin Emirlerine İtaatsizlik"
başlıklı 526. maddesinin 1. fıkrasında; "Yetkili makamlar tarafından adli
işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın
korunması düşüncesi ile kanun ve nizamlara aykırı olmayarak verilen bir
buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı
bir suç oluşturmadığı taktirde ... cezalandırılır" hükmü yer almaktadır.
Maddenin açık hükmünden 1. fıkrada, birçok konuyu kapsayacak şekilde
esnek bir düzenlemeye gidildiği, ancak konunun adli işlemler, kamu güvenliği,
kamu düzeni ve genel sağlığın korunması şeklinde sınırlandığı
anlaşılmaktadır.
TCK.nun 526. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması sadece selahiyettar
mercilerin emirlerine itaatsizlik halleri ile de sınırlı değildir. Nitekim
yasa koyucu bazı konularda yaptığı yasal düzenlemelerde suçun yaptırımını
ayrıca belirlememiş, TCK.nun 526. maddesine yollama yapmakla yetinmiştir.
5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun 66, Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 301.
maddeleri örneğinde olduğu gibi. Demek ki; bu maddenin 1. fıkrasının
uygulanabilmesi; maddede öngörülen ögelerin gerçekleşmiş olması, eylemin ayrı
bir suç oluşturmaması başka bir yasa ile bu maddeye yollamada bulunulması
halinde sözkonusu olur.
3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanununun 4, 8 ve 22. maddelerinde av
zamanı, avlanma yerleri ve avlanma vasıtaları, avlanması yasak olan yerler,
avlanması tamamen veya belirli sürelerde yasak av hayvanları belirtilmiş ve
bu yasaklara uymayanların yaptırımları gösterilmiş olup, av hayvanlarının
tahnit edilmesine veya tahnit edilmiş av hayvanlarının sergilenmesi ve satışı
ile ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Kaldı ki,
bu işlemlerin adli işlemler, kamu güvenliği, düzeni ve genel sağlıkla ilgisi
yoktur. Yasanın diğer maddelerinde de TCK.nun 526/1. maddesine, yollamada
bulunulmamıştır.
Öte yandan, Devletimizce de onaylanıp kabul edilen ve 20.2.1984
tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Avrupa Yaban Hayatı ve
Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesinin 6. maddesi (e) bendi ile "... tahnit
edilmiş hayvanların ... elde bulundurulması, iç ticaretinin yasaklanması,
buna göre yasal ve idari önlemlerin alınması öngörülmektedir. Çevrenin ve
dolayısıyla doğanın korunması amacıyla ilgili Uluslararası Sözleşme ile
koruma altına alınan canlı türleri (bitki-hayvan) ile alanların korunması
konusunda tedbirler almak görevi, 9.8.1991 tarihli K.H.K. ile kurulan Çevre
Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğüne verilmiş ve böylece tahnit edilmiş
hayvanlarla ilgili tedbirleri almak ve uygulamakla Çevre Bakanlığı yükümlü
tutulmuştur.
Ayrıca, çevrenin korunması 2872 Sayılı Çevre Kanunu ile düzenlenmiş
ve bu kanuna aykırı eylemler 20. maddede idari para cezası ile yaptırıma
bağlanarak, adli yargının görev alanı dışına çıkarılmıştır.
Bu kısa açıklamaların ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; av
bayii olan sanığın dükkanının vitrininde tahnit edilmiş av hayvanı
bulundurmaktan ibaret eylemi, TCK.nun 526/1. maddesindeki suçu değil, idari
para cezasını öngören Çevre Kanununun 20. maddesine aykırı davranmak suçunu
oluşturur.
Bu itibarla; idari nitelikteki bu suçtan dolayı Adli Mercilerce
soruşturma ve koğuşturma yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Yerel Mahkeme
direnme hükmünün saptanan bu değişik gerekçe ile bozulmasına karar
verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün
yukarıda saptanan usule aykırılık nedeniyle ve bu değişik gerekçe ile
BOZULMASINA, isteme aykırı olarak 16.12.1997 günü oybirliği ile karar
verildi.
Mater KABAN M.Naci ÜNVER Sabih KANADOĞLU
Birinci Başkanvekili 8.C.D.Bşk. 11.C.D.Bşk.
Demirel TAVİL Necdet MUTİŞ Koparan BAŞAL
9.C.D.Bşk. 6.C.D.Bşk. 7.C.D.Bşk.
Şener GÜNGÖR Erol ÖCAL Gürol KINIK
10.C.D.Bşk.
Teoman ÜNERİ Gülser DEMİRBİLEK Birol KIZILTAN
Muhittin MIHÇAK İlhan YÜCEL Osman KÖSEBALABAN
M.Fadıl İNAN Seydi YETKİN Aladdin İSAOĞLU
Zeki ASLAN Muammer ÜNSOY Ünal ÖKTEM
Türker MURATOĞLU Ö.Raci İMAMOĞLU F.Yüksel KARADELİ
|