Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



     T.C.
Y A R G I T A Y
9.HUKUK DAİRESİ       

                       Y A R G I T A Y   İ L A M I

ESAS NO    : l997/16948
KARAR NO   : l997/18355

MAHKEMESİ  : İSkenderun 1. Asliye Hukuk Hakimliği (İş)
TARİHİ     : 27.8.1997
NO         : 547-744
DAVACI     : Bedrettin Yıldırım adına Avukat Reşit Doğan
DAVALI     : İskenderun Demir Çelik Fabrikaları A.Ş. Genel 
             Müdürlüğü adına Avukat Bedia Karadaban

DAVA       : Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
	Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
	Hüküm duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise
 de, HUMK.nun 435. maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve
 incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin
 süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup
 düşünüldü:

                            YARGITAY KARARI 

	Davacı işyeri ile ilgili olmayan bir suçtan tutuklanması üzerine
 hizmet akdinin işverence fesholunduğunu, daha sonra Cumhuriyet Savcılığınca
 hakkında takipsizlik kararı verilip tahliye olunmasına ve 16. Dönem Toplu İş
 Sözleşmesinin 45. maddesi gereği bulunmasına ve başvurusuna karşılık işveren
 tarafından işe alınmadığından, işe başlatılmasına karar verilmesini
 istemiştir.
	Davalı, davacının işe devamsızlığı sebebiyle hizmet akdinin feshinin
 haklı olduğu gibi, haksız fesih olsa da 1475 sayılı yasada işe iade sözkonusu
 olmadığından davanın reddini savunmuştur.
	Mahkemece davalının davacının gözaltına alındığını bildiği ve
 takipsizlik kararında gözaltına alınmasıyla ilgili isnatların gerçek olmadığı
 halde işbaşı yapması talebinin reddinin toplu iş sözleşmesi kurallarına uygun
 bulmadığından, davanın kabulü ile iş akdinin feshine ilişkin kararın iptali
 ile davacının yeniden sözleşme hükümleri gereğince görevine iadesine karar
 verilmiştir.
	Davalı mevcut olan fesih kararının Toplu İş Sözleşmesinin 45.
 maddesindeki düzenleme ile ortadan kaldırılamayacağı gibi işe dönme talebinin
 tutukluluğun sona ermesinden itibaren bir haftalık süre geçirilmesinden sonra
 yapılması sebebiyle de kararın bozulmasını istemiştir.
	Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının PKK silahlı çetesi efradına
 erzak ve malzeme temin etme, kırsal alana kadro aktarma, cezaevinde hükümlü
 bulunan militanları dışarıda faaliyet gösteren örgüt mensupları ile
 irtibatlandırma ve kuryelik yapma faaliyetlerini yürüten bir grup içinde
 bulunması nedeniyle, 4.3.1997 tarihinde gözaltına alınıp, 13.3.1997 tarihinde
 tutuklandığı, 1.4.1997'de tahliye edilip hakkında yukarıda gösterilen
 eylemlerle ilgili kamu davası açılabilecek yeterli delil elde edilmediğinden
 Malatya Devlet GÜvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca 3.4.1997
 tarihinde takipsizlik kararı verildiği 4.4.1997'de işverenliğe başvurarak
 disiplin kurulunca verilen 18.3.1997 tarihli fesih kararının kaldırılarak
 işbaşı yapmasını istemiş bulunduğu anlaşılmaktadır.
	Davacının üyesi bulunduğu sendika ile işveren arasında 1.1.1997-
 31.12.1998 tarihlerini kapsar şekilde bağıtlanmış ve yürürlükte olan 17.
 dönem işletme Toplu İş Sözleşmesinin "tutukluluk altına alınma ve mahkumiyet
 halinde fesih ve tekrar işe başlatma" başlıklı 45. maddesinin 2. bendinde
 "...gözaltında geçen süre sonunda tutuklanan işçilerin hizmet akitleri
 münfesih sayılır" hükmüne yer verildikten sonra 3. bendin (d) fıkrasına göre
 "tutukluluğun kamu davasının düşmesi veya ortadan kalkması nedenlerinden biri
 ile 90 gün içinde son bulması ve işçinin bu tarihten itibaren bir hafta
 içinde işine dönmeyi talep etmesi halinde işveren tarafından emsallerinin
 hakları ile işe alınır. 90 gün sonunda yapılan başvuru halinde boş yer varsa
 işe alınır. Bu halde işe tekrar alınan işçinin eski kıdem hakları saklı"
 tutulmuştur.
	Davacının hizmet sözleşmesi devamsızlık sebebiyle işverence sona
 erdirildikten sonra fesih kararının kaldırılmasına ilişkin İş Kanununda ve
 toplu iş sözleşmesinde bir kurala yer verilmemiştir. Sadece Sendikalar
 Kanununun 30. maddesinde işyeri sendika temsilcilerinin hizmet akitlerinin
 işverence haklı bir sebep olmadıkça ve sebebi açık ve kesin şekilde
 belirtilmedikçe fesholunamayacağı esası benimsenip yaptırım olarak da belirli
 süre içinde dava açılarak işe iade kararı verilirse fesih geçersiz sayılarak
 iş gördürülmemiş olsa bile temsilcinin işinden çıkarıldığı tarihten başlamak
 üzere temsilcilik görevi süresince ücretlerinin işveren tarafından ödenmesi
 öngörülmüştür.
	Toplu İş Sözleşmesinin 45/3-d maddesindeki düzenleme görüldüğü gibi
 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 30. maddesine değil anılan yasanın 29.
 maddesi hükmüne benzer bir şekilde işverene akit yapma zorunluluğu
 getirmiştir. Toplu İş Sözleşmesinin 45/3-d maddesi ile getirilen düzenleme
 mahkemece yorumlandığı gibi işverenin yönetim hakkını kısıtlayacak şekilde
 fesih kararının iptali ile "göreve iade" kararı verilmesini gerektirmez.
 Ancak bu durum işverenin Toplu İş Sözleşmesinin anılan hükmüne aykırı
 davranışı sebebiyle işçiye kıdem tazminatı talep hakkı verebilir.
	Zira, hizmet ilişkisine işveren tarafından son verilmesi hakkında 158
 sayılı sözleşmenin 10. maddesinde de mahkemenin hizmet akdinin feshi
 işleminin haksız bulması halinde, "son verme işlemini iptale ve veya işçinin
 işe iadesini öngörmeye ya da önermeye ulusal mevzuat ve uygulamalara göre,
 yetkili değillerse veya bunları uygulanabilir bulmazlarsa yeterli bir
 tazminat veya uygun addolunan bir diğer telafi biçimini kararlaştırmaya
 yetkili" olduğu kabul edilmiştir.
	Hukukumuzda yukarıda belirtildiği üzere işyeri sendika temsilcisi
 dışında işçinin işe iadesini öngören bir yasal düzenleme olmadığı gibi Toplu
 İş Sözleşmesinde işvereni akit yapmaya zorlayıcı bir kural olsa da 2822
 sayılı kanunun 5. maddesine aykırılık sebebiyle geçersiz sayılacağından
 yersiz olan davanın reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
	SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,
 peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.11.l997
 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan            Üye          Üye           Üye           Üye
E.A. Özkul      E.Serim      B.Özkaya      U.Öztürk     C.İ.Günay
	   (M)

	KARŞI OY YAZISI : Davacının mensup olduğu sendika ile davalı genel
 müdürlük arasında bağıtlanmış olan 1.1.1997- 31.12.1998 tarihlerini kapsayan
 17. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin 45/3-d maddesine göre, tutukluluğun kamu
 davasının düşmesi veya ortadan kalkması nedenlerinden biriyle 90 gün içinde
 sona ermesi ve işçinin bu tarihten itibaren bir hafta içinde işine dönmeyi
 istemesi halinde işveren tarafından emsallerinin hakları ile işe alınması
 gerekmektedir. Keza 90 gün sonunda yapılan başvuru halinde boş yer varsa
 işçinin alınması aynı fıkrada kurala bağlanmıştır.
	Davacı, toplu iş sözleşmesinin ilgili maddesinde öngörüldüğü şekilde
 tahliye olunduğu günden itibaren altı işgünü içinde işverene başvurarak işe
 alınmasını istemiştir. Ancak davacı, işe başlatılmamıştır.
	Gerçekten toplu iş sözleşmesinin 45/3-d maddesi, işverene koşullar
 gerçekleştiği takdirde işçiyi işe başlatma yükümlülüğünü getirmiştir. Her ne
 kadar Türk İş Hukukunda bir işçinin 2821 sayılı yasanın 29. maddesinde
 öngörülen sendika işyeri temsilcisi dışında işe iade edilmesi konusunda her
 hangi bir yasa kuralına yer verilmemiş ise de bu konu toplu iş
 sözleşmelerinde düzenlenmesini yasaklayan bir kural bulunmamaktadır. Yasa
 koyucusu bu hususu kamu düzenine aykırı bulsaydı yasaklayıcı bir kural koyar
 ve aksine hareket edenlere cezai yaptırım hükmü getirirdi. Örneğin 1475
 sayılı İş Kanununun 98/d maddesinde, 14. madde hükümlerine aykırı harekette
 bulunarak kıdem tazminatının öngörülen esaslar dışında veya saptanan miktar
 veya tavan aşılmak suretiyle ödenmesi için emir ve talimat veren ve bu yolda
 hareket edenlere ceza öngörülmüştür.
	İşe iade ile ilgili kural toplu iş sözleşmesine konulmakla normatif
 hüküm haline gelmiş olup, sözleşmenin taraflarınca uyulması gerekir.
	Öte yandan TBMM tarafından 9.6.1994 tarihinde 3999 sayılı yasayla
 onaylanan 158 sayılı İLO sözleşmesi bu yolda teşvik edici hükümler
 içermektedir.
	Yukarıda açıkladığım sebeplerle sayın çoğunluğun bozma kararına
 katılamıyorum.

	 	 	  Üye
	 	 	E.Serim
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini