 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Başkanlığı
Esas Karar
1997/156 1997/291
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Trabzon İş Mahkemesi
Tarihi : 12.12.1996
No : 442-454
Davacı : Ayşe Bahadır vekili Av. Ahmet Sami Bilgin
Davalı : SSK Genel Müdürlüğü vekili Av. Almila İpek
Davacı, sigortalılık ve tahsis işlemlerinde düzeltilen doğum tarihinin
uygulanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar
vermiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Enver Aktaş tarafından
düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü
ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile 1947 olarak belirlenen doğum
tarihinin esas alınarak yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Davacı sigortalının 1949 doğumlu olarak nüfusa kayıtlı bulunduğu, bu kaydın
kesinleşmiş yargı hükmü ile 1947 doğumlu olarak düzeltildiği uyuşmazlık
konusu değildir. Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin yaş ile
ilgili hükümlerin uygulanmasında hangi doğum tarihinin esas alınacağı
noktasında toplanmaktadır.
Değişik Yargıtay kararlarında da belirlendiği üzere 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun 120. maddesinde bahsedilen "ilk kaydın esas alınacağı"
hükmüyle güdülen amaç, bir kimsenin birden çok değişik tarihlerle nüfusa
kaydedilmiş olması, nüfus kütüğü ile cüzdan arasında uyuşmazlık olması gibi
hallerde, ilk kaydın esas alınacağıdır. Yoksa kesinleşmiş mahkeme hükmü ile
değiştirilen doğum tarihinin gözönünde tutulamayacağı değildir. Başka bir
anlatımla, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile düzeltilmiş yaş kaydı; bu
yanlışlığın düzeltilmesi bakımından asıl kabul edilmek gerekir. Böyle
durumlarda, birden fazla kaydın varlığından söz edilemez.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve
özellikle, sigortalının yaşlılık aylığı bağlanmasında mahkeme hükmü ile
düzeltilmiş doğum tarihinin esas alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm
kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.1.1997 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Orhan YALÇINKAYA A.Hamzaoğulları U.Araslı M.S.Özgenç O.Can
|