 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı :
ESAS KARAR
97/12692 97/14130
24.12.1997
Y A R G I T A Y İ L A M I
Özet :MK. 134/sn maddesi uyarınca açılan davanın dayanağı olan ve daha
önce açılıp redle sonuçlanan davaya ait kararın murisine uygun kesinleşip
kesinleşmediğini hakim resen gözetmelidir.
Bu yönü gözetmeden oluşturulan yabancı mahkeme kararı kamu düzenine
aykırı olduğundan tanınamaz, tenfizi istenemez.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Yabancı mahkemeden verilen kararın tenfizine karar verilebilmesi için
hükmün kamu düzenine aykırı bulunmaması gerekmektedir (MÖHUK. Md. 38/c).
134/Son maddesine dayanarak tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Bu
kararın tenfizi istenilmiştir. Boşanmaya karar verilebilmesi için önce açılan
davanın redle sonuçlanması, bu kararın kesinleşmesi, kesinleştiği tarihten
başlayacak eşlerin en az üç yıl evlilik birliğini kurmak amacı ile bir araya
gelmediklerinin gerçekleşmesi zorunludur. (MK. Md. 134/Son) Yabancı
mahkemenin boşanmaya esas aldığı Çaycuma Asliye Hukuk Hakimliğinin 1993/33
esas sayılı kararının onanmasına ilişkin dairemizin hükmü davacıya (kocaya)
tebliğ edilmediğinden kesinleşmemiştir. Bu yön kamu düzeni ile ilgilidir.
Hakimin kendiliğinden dikkate alması da zorunludur. Açıklanan husus üzerinde
durulmadan ULM aile mahkemesince verilen boşanma kararının tenfizi
istenilemez. Davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması
isabetsizdir.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple
BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar
verildi. 24.12.1997 Çar.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Nedim Turhan Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İ.Özuğur
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Dava tenfiz isteğine ilişik olup dayanağı 2675 sayılı yasanın 38 ve
39. maddesidir.
Olayımızda davalı tenfize karşı çıkmıştır. Davalıya dava dilekçesi
31.12.1996 tarihinde tebliğ edilmiş tebliğden sonraki ilk celse 4.2.1997
tarihi olmasına göre itiraz 18.3.1997 tarihli dilekçe ile yapılmış olup
süresinde değildir.
Kaldıki yabancı mahkeme kararının yanlış olduğu iddiasını ileri süren
davalı bu iddiasını Alman üst mahkemelerinde ileri sürüp hakkını elde
edemediğini ileri sürmemiş ve bu durumu isbat etmemiştir.
Mahkemece tenfize ilişkin verilen karar doğru olup hükmün onanması
gerekir. Belirtilen sebeple sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
Üye
Ferman Kıbrıscıklı
|