 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
9.HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : l997/11204
KARAR NO : l997/13583
Toleyis Sendikası adına Avukat K. Levent Balcı ile T. İşçi Sendikaları
Konfederasyonu adına Avukat Hüseyin Ekmekçioğlu aralarındaki dava hakkında
Ankara 5. İş Mahkemesinden verilen 23.5.1997 günlü ve 396-289 sayılı hüküm
taraflar avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup
düşünüldü:
YARGITAY KARARI
1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacının temyizine gelince;
Davacı sendika davalı konfederasyonun 26.6.1997 tarihinde toplanması
kararlaştırılan Sosyal Sigortalar Kurumu 44. Genel Kuruluna katılacak delege
sayılarını (1) delege şeklinde belirlediğini, bu işlemin 4792 sayılı yasanın
12. maddesine aykırı olduğundan iptali ile (3) olması gerektiğinin tesbitine
karar verilmesini istemiştir.
Davalı konfederasyon Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kuruluna delege
değil temsilci seçildiğini, davacı sendikayı temsilen temsilci
gönderilmediğini, uygulamanın hukuka aykırı olmadığını savunarak davanın
reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı sendikaya (1) temsilci verilmesinin matematiksel
olarak hakkaniyete uygun bulunduğundan hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
Davacı sendika, Türk-İş tarafından temsilci sayıları belirlenirken
eşitlik ilkesine uygun davranılmadığından kararın re'sen tesbit edilecek
hususlardan bozulmasını istemiştir. Gerçekten 4792 sayılı Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanununun 12. maddesinde yer alan "En fazla işçiyi ve işvereni temsil
eden işçi ve işveren konfederasyonu tarafından iş kollarına göre eşit sayıda
seçilecek en az 50'şer işçi ve işveren temsilcilerinden", oluşacak anılan
kurumun Genel Kurulunda, sendikalardan "delege" değil "temsilci" seçileceği
açık ve seçik belirtilmektedir. Bu bakımdan sendikaların üye sayısı ve aidat
miktarının temsilci seçiminde bir önemi bulunmamaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 1. maddesinde "iş hayatında türlü
hallere karşı ilgili sigorta kanunu hükümlerini uygulamak... üzere"
kurulduğundan en fazla işçiyi temsil eden Türk-İş Konfederasyonunun 2821
sayılı Sendikalar Kanununun 60. maddesinde sayılan 28 nolu işkolundan "eşit
sayıda" seçilecek temsilciyi sendikasını veya konfederasyonu değil o
işkolunda çalışan işçileri temsil etmek üzere anılan kurumun Genel Kuruluna
göndermesi gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, mahkemenin kararının
gerekçe bölümünden davalı konfederasyonun Sosyal Sigortalar Kurumu Genel
Kuruluna temsilci seçiminde yukarıda gösterilen esaslara riayet etmediği
anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı
gerektirmiştir. Mahkemece yapılacak iş, 28 nolu iş kolunda faaliyet gösteren
konfederasyona bağlı işçi sendikalarına Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının 8.4.1997 tarihli yazısında belirtilen Sosyal Sigortalar Kurumu
Genel Kurulu için katılması istenen 93 üyenin tesbitinde her işkolunda tek
olan sendikaya üçer temsilci, aynı işkolunda birden fazla sendika bulunması
halinde her bir sendikaya ikişer temsilcilik tahsisi ile kalan dört
temsilciliğin ise "konfederasyon içi demokrasi" uyarınca en çok üyeye sahip
olan sendikaya birer temsilcilik vermek suretiyle 4792 sayılı kanunun 12.
maddesini sözü ve özüyle birlikte yorumuyla davacı sendika için temsilci
sayısının bu esasa göre (3) olarak tesbiti ile davanın kabulünden ibarettir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebebten BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.7.l997
gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
E.A.Özkul E.Serim O.G.Çankaya U.Öztürk C.İ.Günay
(M) (M)
KARŞI OY YAZISI : Daire çoğunluğunun bozma gerekçesine aşağıdaki
nedenlerle katılmıyorum. Mahalli mahkemenin kararı eksik inceleme sonucu
verildiğinden hatalı ise de daire çoğunluğunun benimsediği görüş de eşitlik
ve adalet ilkelerinin gerçekleşmesi için yeterli değildir.
Konfederasyonda üye sendikaların güçleri oranında temsil edilmeleri
sendikalar yasasının temel kuralıdır. Davamıza konu 4792 sayılı yasanın 12.
maddesi gereğince SSK Genel Kuruluna katılacak işçi ve işveren
temsilcilerinin bu ilkeye göre belirlenmesi gerekir. Temsilcilerin mutlaka
işkollarına göre ve o işkolundaki sendikaların üye sayısına göre gücü
oranında dağılımının yapılması gerekir. Bu dağılım sonucu konfederasyon üyesi
hiçbir sendikanın temsilcisiz kalmamaması için her üye sendikaya öncelikle
birer temsilci verilmeli, konfederasyonca geriye kalan temsilcilerin dağılımı
da sendikaların üye sayısı itibariyle gücü oranında yapılmalıdır. Davalı
konfederasyonun da değişik işkollarındaki üye sendikaların güçleri oranında
temsil ilkesini uygulamaya çalıştığı gözlenmiş ise de bazı sendikalar
arasında bariz bir eşitsizlik yaratıldığı da dosyaya sunulan belgelerden
anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde de örnek gösterildiği gibi 16.600 üyesi
olan davacı Toleyis Sendikasına 1 delege verildiği halde, 17.000 üyesi olan
Çimse İş Sendikasına 3 delege tahsis edildiği görülmektedir. Mahkemece bu
bariz eşitsizlikler değerlendirilmeden davacının davasının red edilmesi yasal
değildir. Mahkemece yukarıda belirlenen esaslara göre inceleme yapılmalı ve
sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıkladığım gerekçelerle kararın bozulması görüşündeyim
Üye
O.G.Çankaya
KARŞI OY YAZISI : 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 12.
maddesinde, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunun ne şekilde oluşacağı
belirtilmiş ve diğer katılanlar yanında en fazla işçiyi ve işvereni temsil
eden işçi ve işveren konfederasyonu tarafından iş kollarına göre eşit sayıda
seçilecek en az 50'şer işçi ve işveren temsilcisinin de genel kurula
katılmalarının gerektiği öngörülmüştür.
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulu, Kurumun sevk ve idaresi için
öngörülen bir kuruldur. Bu genel kurulun diğer bazı devlet kuruluşları genel
kurullarından bir farkı bulunmamaktadır. Bu hususları belirtmemizin nedeni az
sonra temas edeceğimiz görev sorunları ile ilgili açıklamalarımızdır. Genel
Kurul toplantısına yönelik ve genel kurulun iptali ile ilgili
anlaşmazlıklarda hangi mahkeme görevli olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1. maddesinde hangi
uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde çözümleneceği hükme bağlandığı gibi 2821
sayılı Sendikalar Kanununda da işçi konfederasyonları hakkında, bu kanunda
hüküm bulunmayan hallerde Medeni Kanun ve Dernekler Kanununun hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiş 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda ise sigortalı
ile kurum arasındaki uyuşmazlıkta İş Mahkemesinin görevli olduğu
belirtilmiştir.
Konfederasyonun hak ve yetkesinde olan temsilci sayısında hata olduğu
iddiasıyla genel kurulun durdurulması veya iptali talebiyle açılabilecek dava
hangi mahkemede incelenecektir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi iş
mahkemelerinin görevleri yasalarca belirtilmiştir. Temsilci sayısında hata
yapıldığı şeklindeki iddia doğrudan doğruya genel kurula yönelik olduğundan
ve genel kurula yönelik iddiaların tartışılacağı yargı mercii iş mahkemesi
olmadığından, genel kurul açılmadan yapılan itirazların da inceleme yeri yine
Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
2821 sayılı yasa hükümleri sendikalar ile konfederasyon arasındaki
uyuşmazlıklarda uygulanabilecek hükümler taşımaktadır. 4792 sayılı yasanın
12. maddesi temsilci gönderme hakkını sadece konfederasyona tanımış olup,
sendikalara bu şekilde hak tanınmamıştır.
Dava dilekçesinde sendikadan (3) adet delegenin genel kurula
katılmasının sağlanması istenmektedir.
Çoğunluk kararında aynen "...anılan kurumun genel kurulunda
sendikalardan delege değil temsilci seçileceği açık ve seçik
belirtilmektedir." denilmekte ise de, gerek kurum yasasında ve gerekse kurum
genel kurulu çalışma usul ve esasları hakkındaki yönetmelikte sendikalardan
temsilci seçileceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Sendikada açtığı
davada bu konudaki yetkinin kendisinde olmayıp konfederasyonda olduğunu
açıkça kabul etmekte ve belirlenecek sayıda temsilciyi kendisinin seçip
konfederasyona önereceğini ileri sürememektedir. Kendisine temsilci seçmesi
yönünde ilgili yasaca hiçbir yetki verilmeyen sendikanın bu kere ortaya çıkıp
temsilci sayısına müdahale etmesi yasal olarak olanaksızdır.
İlgili yasanın 12. maddesinde eşit sayıda seçilecek en az 50'şer işçi
ve işveren temsilcisi tabiri bulunmaktadır. Bu eşitlik işçi ve işveren
temsilcileri yönündendir. Yasa koyucu işçi ve işveren arasında eşitliği
sağlamak amacıyla bu kuralı getirmiştir. İş kollarına göre eşit seçilecek
şeklinde madde anlaşılacak olursa, çağrıyı yapan siyasi otorite bir taraftan
daha az temsilci istemek suretiyle yetkisini kullandığında yine iş kollarına
göre eşit sayıda temsilci seçilir, ancak örneğin bir tarafın temsilcisi 56
olmakla diğer tarafın temsilcisi 84 olur ki işte yasa koyucu bu sakıncayı
önlemek amacıyla eşit sayıda seçilecek sözleriyle işçi ve işveren temsilci
sayısının eşit olmasını istemiştir. Konfederasyonlar bu şekilde eşit olarak
temsil edilmekle beraber, işkollarının tümünün temsil edileceği şekilde genel
kurula katılacaklardır. Mahkeme görev ve ehliyet sorunu yönündeki
itirazlarını irdelemeden işin esasına girip sonuç itibariyle davayı red
etmiştir.
Davanın öncelikle görev ve sendikanın dava ehliyeti bulunmaması
nedeniyle davayı red etmesi gerekirken, konfederasyonun adaletli bir temsil
sistemi yürüttüğünü belirtmesi ve davayı red etmesi gözönüne alındığında
sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması görüşündeyim.
Üye
Utku Öztürk
|