 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
Sayı :
ESAS KARAR
97/11134 97/12714
24.11.1997
Y A R G I T A Y İ L A M I
Özet:Tarafların birinin vekili şahit gösterilebilir ve şahit olarak
dinlenebilmesi için müvekkilinin muvafakadı gerekir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
1- Verilen kesin süre içinde tanık İsmail'in tebligata yeterli adresi
bildirmediğinden bu tanığa ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı tarafından davacı vekili tanık olarak gösterilmiştir. Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun 245/4. ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun
36/1-2. maddesi gereğince yapılacak iş davacı asilden muvafakat edip
etmediği, davacı vekilinden de tanıklıktan çekinip çekinmediğini sormak
sonucuna göre işlem yapmaktır. Bu yön gözönünde tutulmadan yazılı gerekçe ile
tanığın dinlenmemesi savunmayı kısıtlayan sonuca etkili önemli usul hatası
olup bozmayı gerektirir.
3- Kadının Medeni Kanunun 162/son maddesine göre açtığı nafaka davası
ile kocanın açtığı boşanma davası birleştirilmiştir.
Mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi
gerekir. Mahkeme verdiği hüküm ile, hükmü ne şekilde tefhim ettiğini duruşma
tutanağına yazmak zorundadır. [HUMK. l5l/2] Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun, 3l56 sayılı kanunla değiştirilen, 38l. maddesi, hükümlerin ne
şekilde tefhim edileceğini düzenlemektedir. Bu madde hükmüne göre, mahkeme,
hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona
erdiğini bildirerek kararı tefhim eder.
Kararın tefhimi, en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma
tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hükmün sonucunun tefhim edildiği hallerde
gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması
gerekir.
Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte
tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve
okunması gerekir. Zorunlu nedenlerle hükmün gerekçesi ile birlikte tamamen
yazılamadığı hallerde mahkeme sadece hüküm sonucunu tefhim etmekle
yetinebilir. Hüküm sonucunun ne olduğu ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
388. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Mahkeme "istek sonuçlarından
herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların
mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt
uyandırmayacak şekilde" duruşma tutanağına geçirtip okumadan; "ekli karar
tefhim edildi", "gerekçeli kararın mahkeme kaleminden alınmasına" veya
benzeri şekilde tutanağa geçirilen beyanlarla hükmü tefhim etmiş sayılamaz.
Mahkemece son oturum tutanağında "ekli gerekçeli kararda açıklandığı
üzere boşanma davasının kabulüne, nafaka davasının kısmen kabulüne" denmekle
yetinilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/ll. maddesinde
gösterildiği şekilde hüküm sonucunu belirtmeyen böyle bir beyanla hüküm
tefhim edilmiş ve hukuki varlık kazanmış sayılamaz. Başka bir anlatımla hakim
yargılamayı sona erdirdiği oturumda hiçbir karar vermemiştir. Diğer taraftan
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428/ll. maddesindeki hükmün sonucunu
etkilemeyen usul yanlışlıklarının bozma sebebi yapılamayacağına ilişkin
kural, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 38l. ve 388. maddesine uygun
şekilde duruşma tutanağına geçirilip tefhim edilen hükümlerle ilgilidir.
Yukarıda açıklanan nedenler karşısında ortada hukuki varlık kazanmış bir
karar mevcut olmadığından anılan 428. maddenin uygulanması da söz konusu
bulunmamaktadır. Bu bakımdan yeniden yargılama yapılarak Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 38l. ve 388. maddelerinde l0.4.l992 günlü ve 7/4
sayılı içtihadı birleştirme kararında gösterildiği şekilde nafaka isteği
hakkında yeniden hüküm verilmek üzere temyiz olunan kararın bozulması
gerekir.
SONUÇ: Birinci bentte gösterilen sebeple tanık İsmail'in dinlenmesine
ilişkin temyiz isteminin REDDİNE, kararın ikinci ve üçüncü bentlerde
gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri
verilmesine, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer
olmadığına, birinci ve üçüncü bentlerde oybirliğiyle, ikinci bentte
oyçokluğuyla karar verildi. 24.11.1997 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Davalı, davacının avukatını şahit olarak göstermiştir. Davacı vekili
davetiye tebliğine rağmen kendisi tanıklık yapacağını bildirmediğine göre
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 36. maddesi anlamında tanıklıktan çekinmiş
sayılır. Bu sebeple sayın çoğunluğun bozma kararının ikinci bendine
katılmıyorum.
Üye
Ferman Kıbrıscıklı
|