 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı :
Esas Karar Y A R G I T A Y İ L A M I
97/1032 97/2584
7.3.1997
Özet: Hüküm altına alınan nafaka için dava tarihinden itibaren faiz
yürütülemez.
Anlaşmalı boşanma sırasında yoksulluk nafakası hükme bağlanmamışsa
artık yoksulluk nafakası istenemez.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
1-Nafaka hükmü hakimin takdirine bağlı olup dava tarihinde muayyen ve
muaccel değildir. Bu sebeple dava tarihinden itibaren temerru faizine
hükmedilemez. Ancak davanın iştirak nafakasına ilişkin bölümü temyiz
edilmediğinden yanılgıya işaretle yetinilmesi gerekmiştir.
2-Taraflar Medeni Kanunun 134/3. maddesi gereğince anlaşmalı boşanma
sureti ile boşanmışlar ve bu karar kesinleşmiştir. Oluşan bu karar o tarihte
bu davanın davacısı kadının yoksulluğa düşmediği yönünde kesin hüküm
oluşturur. Davanın yoksulluk nafakasına ilişkin bölümünün bu sebeple reddi
gerekirken yazılı suretle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
S O N U Ç : Hükmün 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma
sebebine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin
harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 7.3.1997
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
(muhalif) (muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Medeni Kanunun 3444 sayılı yasa ile eklenen 134/3 madde ile tarafların
anlaşarak boşanmaları sağlanmıştır.
Belirtilen hükme göre;
1-Evlilik en az bir yıl sürmüş,
2-Taraflar birlikte başvurmuş veya birinin açtığı davayı diğeri kabul
etmiş ise evliliğin temelinden sarsılmış sayılır.
3-Bu koşulların yanında;
a)Hakimin tarafları bizzat dinlemesi etki altında olmadıklarını tesbit
etmesi,
b)Tarafların boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumları
konusunda hakimin uygun bulacağı bir anlaşmayı kabul etmiş olmaları veya
hakimin önereceği mali yükümlülüklerle çocukların durumu hakkındaki öneriyi
kabul etmiş olması gerekir.
Tüm bu koşulların bir araya gelmesi halinde hakim boşanmaya ve mali
yükümlülüklerle çocukların durumunu gösteren boşanmanın eki niteliğindeki
ödence, nafaka kişisel ilişki velayet gibi konuları hükme bağlar. Bu durumda
Medeni Kanunun 150/3. maddesi uygulanmaz. Belirtilen koşulların tam olarak
yerine getirilmemesi halinde hakim tarafların ikrarlarıyla bağlı değildir.
Hakim belirtilen yasal kurallara uyulmasını sağlamamış ve yasal
yükümlülüklerini yerine getirmemiş ise boşanmanın eki sayılan konular hüküm
dışı kalmış sayılır.
Yasa özellikle boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumunun her
yönüyle ortaya konulup üzerinde anlaşılmasını öngörmektedir. Boşanmanın mali
sonuçlarından biri veya bir kaçı hakkında hiç beyanda bulunulmamış, sukut
geçilmiş ise, bu konuda taraflar arasında bir anlaşmanın varlığından söz
edilemez.
Somut olayda (Akşehir Asliye Hukukun 18.10.1995 gün 663/660 S. Kararı)
davacı Zeynep kocası davalı Rafet'ten iştirak nafakası istemiş, davalı davayı
kabul etmiş ancak nafaka vermeyi red etmiştir. Hakim bu konudaki anlaşmazlığı
çözümlemeden ve bir öneri getirmeden boşanmaya karar vermiş, velayeti anneye
bırakılan çocuk için iştirak nafakasına dahi hüküm etmemiştir. Bu itibarla
yasal koşulları içeren bir anlaşmanın varlığından söz edilemez. Hakimin
onayladığı bir yoksulluk nafakası davada hiç söz konusu edilmemiştir. Hakimin
onayı dışında kalan boşanmanın mali sonuçlarıyla ilgili konularda hiç hüküm
bulunmadığı halde, bu konuda kesin hükmün varlığından söz etmek Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 237. maddesinin ön gördüğü koşulları göz ardı etmek
olur. Bu itibarla işin esasının incelenmesi gerekir. Sayın çoğunluğun bozma
gerekçesine bu nedenlerle katılmıyoruz.
Üye Üye
Nedim Turhan Hakkı Dinç
|