 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1996/997 1996/1213
-Y A R G I T A Y İ L A M I-
MAHKEMESİ :Kayseri Kadastro Mahkemesi
TARİHİ :27.12.1995
NOSU :1992/353-1995/130
DAVACI :Elmas Tosun, Hikmet Kınacı, Ümmühan İlhan
DAVALI :Fatma Altay, Hatice Bayram
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama
sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacılar Elmas Tosun, Hikmet
Kınacı tarafından süresi içinde temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği
düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında 3252 parsel sayılı 5862 metrekare yüzölçümündeki
taşınmaz vergi kaydı, satınalma, irsen intikal, taksim nedeniyle davalılar
Fatma Altay, Hatice Bayram adlarına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi
içinde davacılar taşınmazın miras bırakan Seyit'e ait olduğunu Seyit'in ölümü
ile terekesinin taksim edildiğinin doğru olduğunu, ancak taksime göre
taşınmazın kavak dikili kısmın yarısının davalı Hatice'ye diğer yarısının da
kendileri ile davalı Fatma'ya bırakıldığını ileri sürerek, birleştirilen
dosyanın davacısı Ümmühan İlhan ise kendisine ait 3255 sayılı parsel ile
davalılara ait 3252 sayılı parsel arasında yol olduğunu bu yolun 3252 parsele
katıldığını ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine dava
konusu 3252 sayılı parselin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş,
hüküm davacılar Elmas Tosun, Hikmet Kınacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli
değildir. Taşınmazın ortak miras bırakan 1960 yılında ölen Seyit'ten kaldığı,
Seyit'in ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edildiği
taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu yön mahkemenin de
kabulündedir. Uyuşmazlık, taksimle taşınmazın tümünün davalılara mı yoksa
taşınmaz içerisinde dava edilen yerlerin davacılara geri kalan bölümünün
davalılara mı isabet ettiği yönünde toplanmaktadır. İki aynı tarihte yapılan
keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklar bu konuda çelişkili beyanda
bulundukları halde aradaki çelişkinin giderilmesi yoluna gidilmemiştir.
Taksimle mirasçılık ilişkisi son bulacağından zilyet yararına kazandırıcı
zamanaşımı hükümlerinin işleyeceğinden duraksamamak gerekir. Hal böyle olunca
miras bırakan Seyit'in ölümünden sonra taşınmazlarının mirasçıları arasında
hangi tarihte taksim edildiği, taksime konu edilen taşınmazlarda kimin hangi
tarihten beri, ne şekilde zilyet bulunduğu önem arzetmektedir. Bunun yanında
dava edilen yerler üzerindeki ağaçların kim tarafından hangi tarihte
dikildiği de tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde uyuşmazlığın sağlıklı bir
çözüme kavuşturulması için taraflardan taşınmazı iyi bilen tanık göstermeleri
istenmeli, önceden dinlenen bilirkişi ve tanıklarla tespit bilirkişileri ve
gösterilecek tanıklar hazır edilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılarak
Seyit terekesinin mirasçıları arasında hangi tarihte taksim edildiği,
taksiminde taşınmazın tümünün davalılara mı yoksa içerisindeki dava edilen
bölümlerin davacılara, kalan kısmının davalılara mı isabet ettiği, dava
edilen yerleri kimlerin zilyet ettiği içerisindeki kavak ağaçlarının kim
tarafından hangi tarihte dikildiği ve yetiştirildiği olaylara dayalı olarak
bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup kesin olarak saptanmalı,
taşınmazın tümü davalılara isabet etmekle beraber dava edilen yerdeki
ağaçların davacılar tarafından dikilip yetiştirilmesi ve zilyetliklerinin
süresinde tespit tarihine kadar 20 yıla ulaşması halinde yararlarına mülk
edinme koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, ağaçların taksimden
önce miras bırakan tarafından dikilip bakım ve gözetiminin davacılar
tarafından yerine getirilmesi halinde ise bu şekilde sürdürülen zilyetliğin
iktisap sağlayıcı bir zilyetlik olmadığı düşünülmeli, bilirkişi ve tanık
sözleri arasında aykırılık doğduğunda yöntemine uygun bir biçimde giderilmeli
ve ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak
sonuca göre bir karar verilmelidir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan
nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz
edene geri verilmesine 7.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hayri Karadoğan N.Ertuğrul A.Özçelik B.Sınmaz İ.Özmen
|