 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı :
Esas Karar
96/8996 96/9996
Y A R G I T A Y İ L A M I
10.10.1996
Özet:Mirası red süresi hak düşürücü süredir. Mirası süresinde red
etmeyen kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılır. Ancak tereke borca batık ise
bir irade açıklamasına gerek yoktur.
Mirasın hükmen (borça batık olduğundan) red edildiği yönünde hasımsız
alınan tesbit kararı alacaklıyı bağlamaz.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Medeni Kanunun 546. maddesine göre mirası red süresi 3 ay olup hak
düşürücü niteliktedir. 3 aylık süre mirasçılığa sonradan muttali olduğu iddia
ve ispat edilmedikçe mirasın açıldığı tarihten başlar. Miras ölüm tarihinde
açılır. Buna göre kanuni mirasçıların red süresi ölüm gününden başlar.
Miras bırakan Ceylan Köklü 4.11.1993 tarihinde öldüğüne göre, kanuni
mirasçıların mirası en geç 4.2.1994 tarihine kadar reddetmesi gerekir. Oysa
davalıların vekilleri vasıtasıyla kullandıkları mirası red iradeleri 1994/220
esas sayılı dosyada sulh yargıcına 28.2.1994 tarihinde ulaştırılmıştır. Red
süresinden sonradır. Müddeti içinde mirası reddetmeyen mirasçı mirası
kayıtsız şartsız iktisap etmiş olur. (MK. 550/1).
Medeni Kanun 545/2'ye göre, miras bırakanın ölümü anında terekesi
borca batık ise miras bu konuda bir irade açıklamasına gerek kalmadan
reddedilmiş olur. Ancak bunun için terekenin borcu batık olduğunun usulüne
uygun yetkili ve görevli mahkemede (23.12.1942 tarihli 24/29 sayılı içtihadı
birleştirme kararı) alacaklılara karşı açılacak dava sonunda sabit olması
zorunludur. İspat külfeti mirası hükmen ret ettiğini iddia eden mirasçıya
aittir. (MK. 6.)
1994/220 esas sayılı dosyada her ne kadar terekenin borca batık olduğu
ileri sürülmüş ise de mahkemece bu husus araştırılmadığı gibi, dava hasımsız
açılıp sonuçlandırılmıştır.
Bu nedenle bu karar davacıyı bağlamaz. Davalı taraf bu dosyada
terekenin borca batık olduğunu isbat etmemiş olmasına göre davanın kabulü
gerekir. Bu yön gözetilmeden davanın reddi doğru görülmemiştir.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple
BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla
karar verildi. 10.10.1996
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İhsan Özuğur
(muhalif) (muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Mirasçıların mirası red etmesi halinde yasa mirasçıların
alacaklılarıyla tereke alacaklılarını korumak üzere ayrı ayrı çözüm
öngörmüştür.
Medeni Kanunun 557. maddesi gereği mirasın reddi halinde mirasçının
alacaklısına reddi iptal hakkı tanınmış tereke alacaklısına ise ayrı yasanın
558. maddesi uyarınca muristen iadeye tabi mal alınmış olması halinde tereke
alacaklısına koşulları varsa malın terekeye iadesini isteme hakkı tanınmış
reddin iptali için dava açma hakkı tanınmıştır. Yasa bu şekildeki
düzenlemesiyle terekeden yararlanmak istemeyen red eden mirasçıyı tereke
alacaklarına karşı korumuştur. Mirası red eden mirasçının ölenin
alacaklılarına karşı olan sorumluluğu ikinci derecede sorumluluktur. Bu
konuda 558. maddede açıklık yoksa da buna kosut (paralel) hüküm taşıyan
Medeni Kanunun 477. maddenin düzenlenme şekli bu sonuca varmayı zorunlu
kılmaktır. O halde benzetme yolu ile uygulamaya gidildiğinde de bu sonuca
varmak kaçınılmazdır. Medeni Kanunun 477. maddesi terekenin açılması
zamanında borcu alacağını karşılayamayan terekeden mirası red eden mirasçıyı
feragat karşılığı aldığı karşılık veya bunun nemasından sorumlu tutmuştur. O
halde mirası red eden kişiyi terekenin alacaklılarına reddi iptal hakkı
tanıyarak yasal düzenlemeye aykırı olarak sorumlu tutmak mümkün değildir.
Hakimin davayı ret etmesi sonucu itibariyle doğrudur, onanmasını düşünüyorum.
Bu nedenle sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyoruz.
Üye Üye
Nedim Turhan A.İhsan Özuğur
|