 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1996/7554
K. 1996/6607
T. 10.9.1996
* SİGORTALI HİZMETİN TESPİTİ DAVASI
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
* DELİLLERİN RE'SEN TOPLANMASI
* ZAMANAŞIMININ DURMASI
ÖZET : Kurum'a bildirilmeyen hizmetlerin, sigortalı hizmet olarak
değerlendirilmesi davaları, hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak,
hak düşürücü süre içinde açılmalıdır.
Bu davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan, deliller re'sen toplanır.
Zamanaşımının kesilmesine ve durmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
(506 s. SSK. m. 79/8)
Davacı; davalılardan işverene ait işyerinde 10.1.1985 tarihinden, 18.5.1988
tarihine kadar sigortalı olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesini
istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar
tesbit edildi:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici
sebeplere ve özellikle, 14.7.1987 tarihinin hüküm fıkrasında ve kısa kararda
4.7.1987 olarak gösterilmesinin, kabul edilen çalışma gün sayısı gözönünde
tutulduğunda, daktilo hatası sonucu olduğunun açık olmasına göre aşağıdaki
bendler kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesidir. Anılan
maddede, yönetmelikte tesbit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen
sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl
içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere,
yönetmelikle tesbit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi
durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği açık seçiktir.
Somut olayda, işveren tarafından ibraz olunan, sigortalının 11.6.1985
tarihinde işe girişini öngören işe giriş bildirgesinde, 26.6.1985 tarihinde
Kurum'a verildiğine dair kaşe mevcut bulunmakta ise de sigortalının Kurum
nezdindeki şahsi dosyasında sözkonusu işe giriş bildirgesinin mevcut
olmaması, keza davalı Kurum vekilinin de cevap dilekçesinde, işverence
verilmiş herhangi bir işe giriş bildirgesine Kurum kayıtlarında
rastlanılmadığını bildirmesi karşısında mevcut çelişki giderilmelidir. Bu
konuda yapılacak araştırma sonucunda davalı Kurum'a, hak düşürücü süre
dahilinde verilmiş yönetmelikle saptanmış belgeler bu meyanda işe giriş
bildirgesinin mevcut olmadığının saptanması halinde ise; mahkemece kabulüne
karar verilen 11.6.1985 ile 14.7.1987 tarihleri arasındaki çalışma süresi
yönünden de, hizmetin geçtiği yılın sonu olan tarihten, davanın açıldığı
16.8.1995 tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği
açık olduğundan, dava bu nedenle reddedilmelidir.
Öte yandan, sigortalı tarafından 19.6.1987 tarihinde bu çalışma süresinin bir
kesimine ilişkin olarak işçilik haklarının tahsili için işveren aleyhine dava
açılmış ise de bu durum hak düşürücü sürenin işlemesine engel değildir.
Şöyleki, 506 sayılı Kanun madde 79/8'de öngörülen süre, hak düşürücü süre
niteliğinde olup zamanaşımı süresinin kesilmesi veya durmasına ilişkin
kurallar burada uygulanamaz.
3- Yukarıda öngörülen araştırma sonucu hak düşürücü sürenin geçmediğinin
saptanması halinde ise; davada, davalı işverene ait işyerinde 10.1.1985 ile
18.5.1988 tarihleri arasında geçen, ancak Kurum'a bildirilmeyen çalışma
süresinin tesbiti istenmiş ve mahkemece davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir.
Bu tür davalar nitelikçe kamu düzenine ilişkin bulunduğundan deliller re'sen
toplanmalıdır.
Öncelikle sigortalı tarafından işveren aleyhine açılıp kesinleşen işçilik
haklarının tahsiline ilişkin davada verilen hüküm, o davada Kurum taraf
olmadığından, Kurum için bağlayıcı nitelik taşımamaktadır. Başka ifade ile, o
davada verilen hüküm işbu tesbit davasında davalı Kurum için kesin delil
değil, güçlü delil niteliğindedir. Diğer taraftan dosyada mevcut ücret
bordrolarından sadece 1986 yılının 1. ayına ait olanı davacının imzasını
içermektedir. Bu yönde davacının imzasını içermeyen ücret bordrolarında
öngörülen çalışma sürelerinin işyeri muhasebe kayıtları ile doğrulanması
gerekmektedir. Bundan başka dosyaya ibraz olunan vizite kağıtlarının
geçerliliği de Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan araştırılmalıdır.
Yine bu döneme ilişkin olarak, davacı ile birlikte çalışanlar işyeri
bordrolarından saptanarak tanık sıfatıyla dinlenmeli ve tüm deliller birlikte
değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Giderek işe giriş
bildirgesinin varlığı halinde, davacının 11.6.1985 tarihinde işi girdiğinin
kabulü yerindedir. Ayrıca, işveren tarafından ibraz olunan 4 aylık sigorta
prim bordrolarının Kurum kayıtlarına intikal edip etmediği primlerin ödenip
ödenmediği araştırılmalı ve bu çevrede Kurum'a bildirilen çalışma sürelerine
ilişkin istemde hukuki yarar yokluğundan bahisle reddedilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan eksik
araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma
nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.9.1996 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|