 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
18. HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1996/7360 1996/8323
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Şişli 1.Sulh Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 18.4.1996
Nosu : 1992/801-1996/400
Davacı : Ali Erol Güneri vs. Vek.Av.Vedat Yardeniz
Davalı : Nuh Pilavcı vs. Vek.Av.Ömer H.Tanınmış vs.
D.Davalı : Ahmet Eminoğlu vs. Vekili Av.Zeki Demirtaş
Dava dilekçesinde eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın
kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak
yapılması davacılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz
dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için
tayin olunan günde temyiz eden davacılar Vekili Av. Vedat Yardeniz geldi.
Aleyhine temyiz olunan dahili davalılar Vekili Av. Zeki Demirtaş geldi,
davalılar adına gelen olmadı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin
açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dava anagayrimenkulün mimari projesine aykırı olduğu iddia olunan
tadilatın projeye uygun eski hale getirilmesine ilişkindir.
Bu gibi davalarda mahkemece yapılacak iş, anagayrimenkulün geçerli
mimari projesini getirtip yapının mevcut durumu ile karşılaştırma yapmak ve
bu suretle projeye aykırı hususları bilirkişi marifeti ile saptayıp hasıl
olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. Bu inceleme yapılırken Kat
Mülkiyeti Kanununun 19. maddesi hükmünün dikkate alınması, ayrıca aynı
kanunun ortak yerleri tarif eden 4. maddesinin gözönünde bulundurulması
gerekir. Sözü edilen 19. madde hükmüne göre tüm kat maliklerinin oybirliği
olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde tadilat ve inşaat yapılamaz,
yapının dış görünüşü değiştirilemez. Bağımsız bölümlerin içerisinde yapıya
zarar verecek tadilat yapılamaz.
Dava konusu anagayrimenkulün 7.6.1974 tarihli mimari projeye göre inşa
edildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 25.4.1977
tadilat projesinin esas alındığı belirtilmektedir. Davacı taraf bilirkişi
raporlarında ve bunlara dayanan mahkeme kararında esas alınan bu projenin
tasdik edilmiş olmakla beraber üzerinde "tüm bağımsız bölüm maliklerinin
muvafakatı alınacaktır" şerhinin bulunduğunu da ileri sürdüğüne göre,
öncelikle bu projenin tasdik tarihi itibariyle anagayrimenkuldeki tüm
malikler tarafından ona muvafakat edilmiş olup olmadığının araştırılması
gerekir. Tüm bağımsız bölüm malikleri bu projeye muvafakat etmemişlerse ve
davacılar da bunların arasında ise, yapılacak incelemede uygulanacak proje
7.6.1974 tarihli proje olacaktır.
Diğer taraftan davalılara ait olan bağımsız bölüm ve eklentilerindeki
nitelik değişiklikleri ve bu değişikliği sağlamak üzere yapılan inşaat ve
tadilat anagayrimenkulün ortak yerlerini (merdiven, dış duvar, sıhhi tesisat
koridor gibi) etkileyecek durumda ise bu tadilatın ve değişikliğin bağımsız
bölümün içerisinde yapılan ve diğer paydaşların muvafakatına bağlı olmayan
nitelikte kabul edilemeyeceği dikkate alınmalıdır.
Ayrıca Kat Mülkiyeti Kanununun 28. maddesine göre yönetim planı,
anagayrimenkulün yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve
deneticilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenleyen
bütün kat maliklerini ve haleflerini bağlayıcı bir sözleşme niteliğinde
olduğu cihetle yönetim planı ile düzenlenmesine cevaz olmayan, diğer bir
deyimle anagayrimenkulün yönetimi ile ilgili olmayan hususlar yasanın
öngördüğü bağlayıcı hükümler olarak kabul edilemez. Özellikle mimari projeye
aykırı, anagayrimenkulün diğer anagayrimenkullerden bağımsız olma niteliğini
zedeler şekildeki hükümler yönetim planında yer alsa bile bağlayıcı olmaz. O
nedenle dava konusu anagayrimenkulün, bitişik 33 parselle bağlantı sağlayan
tadilatlara yönetim planı geçerlik veremez.
Yapı kullanma izin belgeleri ancak geçerli mimari projeye ve tapudaki
kayıtlara uygun olduğu ölçüde geçerli ve iddialara dayanak olabilir.
Mahkemece yukarıdaki esaslar gözönünde bulundurularak öncelikle
25.4.1977 tarihli ve 7.6.1974 tarihli projelerden hangisinin uyuşmazlığa
uygulanması gerektiği saptanmalı, ondan sonra yukarıdaki ilkeler
doğrultusunda yapılacak bilirkişi incelemelerine göre her bir dava konusu
edilen husus hakkında ayrı ayrı sonuçlara varılacak biçimde tahkikat ikmal
edilmeli ve hasıl oalcak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen
250.000 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.10.1996 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Sait Rezaki S.Erçoklu V.Canbilen M.Tutar A.Nazlıoğlu
|