 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı :
Esas Karar
96/7308 96/7852
10.7.1996
Özet:Nafakaya dair yabancı mahkeme kararının bu yöndeki milletlerarası
sözleşmeler uyarınca doğrudan infazı mümkün olduğundan 2675 sayılı kanun
uyarınca tenfiz kararı alınmasında hukuki yarar yoktur.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Her davada olduğu gibi tenfiz isteminin incelenebilmesi için hukuki
yarar şartının öncelikle incelenmesi gerekir.
Tenfizi istenilen yabancı mahkemece verilen nafaka ilamı davalı
(babanın) "yardım nafakası ödemesine" ilişkindir.
26.1.1971 tarihli 1331 sayılı kanunla "onaylanan" ve iç hukuk kuralı
haline gelen Türkiye'nin de katıldığı 20 Haziran 1956 tarihli "NAFAKA
ALACAKLARININ YABANCI MAHKEMELERDE TAHSİLİ İLE İLGİLİ Uluslararası Sözleşme
(NEWYORK sözleşmesinin) Önsözünde "... nafaka ilamlarının yabancı
mahkemelerde tenfizinin ciddi ameli ve kanuni güçlükler yarattığı..."ndan söz
edilerek bu problemlerin çözümünü ve güçlüklerin yenilmesini mümkün kılacak
vasıtaları depriş etmeye akit devletlerin kararlı oldukları ve belirtilen
hususlarda mutabık kaldıkları açıklandıktan sonra birinci maddesinde,
sözleşmenin amacının nafakanın tahsilini kolaylaştırmak olduğu ifade
edilmiştir.
Sözleşme nafaka alacaklarının tahsilini kolaylaştırmak için akit
devletlerin "gönderici" ve "aracı kurumlar" oluşturmasını hükme bağlamıştır.
Her akit devlet, onay ve katılma belgesinin tevdii sırasında kendi ülkesinde
"... gönderici makam" ve "aracı kurum" (kamusal veya özel nitelikte)
oluşturacaktır. (m.2/2)
Nafaka alacaklısı "... alacaklının devleti" diye isimlendirilen bir
akit tarafın ülkesinde bulunduğunda, borçlu da "borçlunun devleti" diye
isimlendirilen başka bir akit tarafın yargısına tabi olduğu zaman alacaklı,
borçludan nafaka alacağının tahsili için bulunduğu devletin "gönderici
makamına", nafaka talebi ve istinad ettiği belge ile birlikte başvurarak,
nafaka alacağının tahsilini isteyebilir. (m. 3) Bulunduğu ülkedeki "gönderici
makam" talebi gereksiz mütalaa etmedikçe, dosyaya borçlunun devleti
tarafından tayin edilen "aracı kuruma" intikal ettirir. (m. 4/1)
"Aracı kurumun görevleri" başlıklı 6. maddeye göre aracı kurum
alacaklının verdiği yetki sınırları dahilinde hareket ederek alacaklı namına,
nafakanın tahsilini temin için icab eden bütün tedbirleri alır. Bu tedbirler
meyanında bilhassa sulh yoluna gider. Gerekirse nafaka davası açar ve takip
eder ve nafaka tediyesi ile ilgili her hükmü, emri veya sair adli muameleyi
icra ettirir.
Yukarıda açıklanan sözleşme hükümlerine göre; yabancı (Alman)
mahkemece verilen "çocuk için davalı babanın yardım nafakası ödemesine"
ilişkin ilamın, borçlunun bulunduğu ülkede (Türkiye'de) sözleşme hükümlerine
göre oluşturulması zorunlu olan "aracı kurum" (Adalet Bakanlığı) vasıtasıyla
doğrudan icra ettirilebilmesi olanağı vardır. O halde, nafaka alacaklısının
ilamın Türkiye'de icrası için bir tenfiz kararı almakta hukuki yararı
bulunmamaktadır. Bu yön gözönünde tutulmadan tenfize karar verilmesi doğru
bulunmamıştır.
S O N U Ç : Temyiz olunan hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple
BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle
karar verildi. 10.6.1996
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Ş.D.Kabukçuoğlu Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
|