 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
4. Ceza Dairesi
BOZMA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas no :1996/7036
Karar no :1996/9213
Tebliğname no:4/118261
Yaralama suçundan sanık Ali Şarman hakkında TCY.nın 456/3-4, 457/1,
55/3, 59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 3 yıl, 8 ay, 13 gün ağır
hapis ve 220.000 lira ağır para cezalarıyla hükümlülüğüne ilişkin EDİRNE Ağır
2. Ceza Mahkemesinden verilen 1995/37 Esas, 1995/85 Karar sayılı ve
25.10.1995 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Ali Şarman
müdafileri tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay
C.Başsavcılığının 15.10.1996 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 21.10.1996
tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına
göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar,
belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan duruşmalı incelemede başkaca
nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; tanık Zafer Fındık hazırlıkta, sanığın sövdüğünden söz
etmemesine karşın, duruşmada sanığın mağdurlara sövdüğü belirtilmiş, tanık
Olcay Çetin hazırlıkta, mağdurlarla sanık arasında kavga olduğunu, mağdur
Özkan Çetin'in sanığa (bir daha bize küfretme) dediğini bildirdiği halde,
duruşmada daha önceki küfürleşme olayından dolayı aralarında anlaşmazlık
bulunduğunu ve mağdurların sanığa (bize neden küfrettin) dediğini söylemiş ve
yerel mahkeme sanığın mağdurlara sövdüğünü ve ilk haksız hareketin sanıktan
geldiğini kabul ederek, yasal indirici nedenin uygulama isteğini
reddetmiştir.
Bu durum karşısında,
Tanık anlatımları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, giderilemediği
takdirde yöntemince incelenip hangisinin hangi nedenle üstün tutulduğunun
açıklanması ve sonucuna göre haksız kışkırtma konusunun tartışılması,
Gerekirken eksik soruşturma ve yetersiz gerekçe ile hükümler
kurulması,
Yasaya aykırı ve sanık Ali Şarman müdafilerinin dilekçelerinde ve
duruşmada ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmüş olmakla tebliğnameye
uygun olarak, temyiz davasının esastan kabulüyle HÜKÜMLERİN BOZULMASINA
ilişkin oyçokluğuyla alınan karar 5.12.1996 tarihinde Yargıtay C.Savcısı
İsmail Malkoç'un önünde, sanık müdafiinin yüzüne karşı açıkca ve yöntemince
okunup anlatıldı. 10.12.1996.
Sami Selçuk Yücel Kocabay Erol Çetin Hulusi Öğütçü Birol Kızıltan
Başkan Üye Üye Üye Üye
K.
KARŞIOY:
1-Yerel Mahkeme verilen görevsizlik kararı üzerine, mağdurların
iddiası ve sanığın savunmasını almış ve daha önce görevsiz mahkemede dinlenen
tanıkların anlatımlarıyla yetinilerek hüküm kurulmuştur.
Sağlıklı bir vicdani kanı yargısının oluşabilmesi için, duruşmanın
temel ilkeleri doğrultusunda, kanıt kaynakları ile yüzyüzelik ve doğrudanlık
kuralları uyarınca ilişki kurmak, sözlülük kuralı gereğince de tanıklar
duruşma yapan yargıçlarca bizzat dinlenmek, duruşmada edinilen izlenimlere
göre hüküm kurulmak zorunludur. Eğer dolaylı kanıt niteliğinde bulunan ve
yalnızca tanık anlatımlarını yansıtan tutanaklarla yetinilirse, kanıtlarla
doğrudan ilişki kurmayan ve sözlü olarak dinlemeyen yargıcın vicdani kanısına
göre hüküm kurulmuş olacaktır ve bu da hukuken yeterli olmayacaktır.
CYY.nın 242, 244 ve 254. maddelerinin özleri bu yöndedir. O nedenle
doğrudanlık ve yüzyüzelik ilkelerine uyulmamıştır. İlkin bu yönden karar
bozulmalıdır.
2-TCY.nın 456. maddesinde duyu ya da öbür organlardan birinin
anatomik, fizyolojik ve işlevsel açıdan zayflama ya da yitimi ağırlaştırıcı
neden olarak öngörülmüştür. Böbrek, testis gibi çift organlarda ya da yine
göz, kulak gibi çift duyu organlarında bunların yitimi için, bu işlevi
yapanların tümünün yitimi gerekir. Olayda yakınan tek ciğerini yitirmiş ise
de, solunma işlevini yitirmemiştir. O nedenle bu durumuyla eylem, TCY.nın
456. maddesinin 3. değil, 2. fıkrasına uymaktadır. Ancak, araştırma
yetersizdir sürekli beden hastalığı olup olmadığı araştırılmak, sonucuna göre
karar verilmek gerekir.
Sami Selçuk
Başkan
K
|