 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1996/6811
K. 1996/6606
T. 10.9.1996
* SÜREKLİ ÇALIŞMIŞLIĞIN TESPİTİ
* YAZILI BELGELERİN DELİL GÜCÜ
ÖZET : İşyerinde sürekli çalıştığını iddia eden davacının imzasının bulunduğu
aylık, üç aylık bordrolar ve bunlara dayanılarak ödenen primlere göre,
kesintili çalıştığı anlaşılıyorsa, bu yazılı belgelere rağmen tanık
anlatımına itibar edilemez.
Yazılı belgelerin dışındaki süreler için, asılları getirtilip gerçekliği
araştırılarak, vizite kağıdı, imza kartı gibi delillere ve tanık beyanlarına
göre karar verilir.
(506 s. SSK. m. 2, 9, 10, 79)
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 25.3.1992-24.1.1993 tarihleri
arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar
vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından
düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü
ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Davacı, davalıya ait işyerinde hizmet aktine dayalı olarak sürekli
çalıştığının tesbitini istemiştir. İstek, kısmen hüküm altına alınmıştır.
Gerçekten davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgesine, aylık ve
üç aylık bordrolara dayanılarak Kurum'a kısmi olarak bildirmiş ve bildirime
uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan, işe giriş bildirgesi ve
bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir.
Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz
götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık
sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve
yerleşmiş görüşleri bu doğrultudadır.
Yapılacak iş, davacının tesbitini istediği sürelerle ilgili olarak bildirge ve
bordrolardan davacının imzası olanlar saptanarak imzasını içeren bordrolarda
geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzalı
olmayan bordrolardaki süreler yönünden de işyerinin bordrolarında kayıtlı ve
tesbite konu sürede her ay itibariyle çalışması bulunan tanıklar saptanarak,
bu tanıkların bilgilerine başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten
ibarettir.
Bu yönde davacı tarafından ibraz edilen vizite kağıtlarının geçerliliği de
Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan araştırılmalıdır.
Öte yandan, prim tahakkuk cetvellerinde davacının işyerinden çıkış tarihi
5.1.1993 olarak öngörülmüş isede, 1993/87 esas sayılı kesinleşmiş ceza
davasında verilen mahkumiyet kararı içeriğinden, davacının 24.1.1993
tarihinde de işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu yönde, işyerinden çıkış
tarihi bakımından Kurum kayıtlarının aksi, eşdeğer delillerle ispatlanmıştır.
Ne varki, davacının 5.1.1993 ile 24.1.1993 tarihleri arasındaki (24.1.1993
hariç) çalışma süresinin sübutu bakımından davacı tarafından dosyaya ibraz
edilen imza kartının aslı yada tasdikli sureti celbedilmelidir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan eksik
inceleme ve araştırma ile hüküm tesisi, giderek kabule göre de, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu madde 389 uyarınca tesbitine karar verilen çalışma
süresinin hüküm fıkrasında infazda tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta
belirtilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli
ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
10.9.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|