 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
11.Ceza Dairesi
Esas no : 1996/673
Karar no : 1996/582
Tebliğname no : Y.E/38195
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa muhalefetten Hilal Belediye
Başkanlığının idari para cezası ile cezalandırılmasına dair, Sosyal
Sigortalar Kurumu Van Sigorta Müdürlüğünce verilen 25.5.1995 gün ve 16945
Sayılı Karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin, Uludere Sulh Ceza
Mahkemesince verilen 9.10.1995 gün ve l995/25-22 sayılı kararını havi dosya
tetkik olundu.
Tüm dosya münderecatına göre, muteriz tarafından 1994 yılı aylık
sigorta prim bildirgeleri ile dönem bordrolarının 506 Sayılı Kanunun 79.
maddesinde öngörülen yasal süre içinde kuruma verilmediği tespit olunmak
suretiyle anılan Kanunun 3910 Sayılı Kanunla değişik 140/c. madde ve fıkrası
uyarınca idari para cezası tayin olunduğu gözetilmeden itirazın reddi yerine
yazılı olduğu şekilde gerekçe ile kabulüne karar ittihazında isabet
görülmediğinden bahisle, CMUK.nun 343 maddesi uyarınca bozulması lüzumu
Yüksek Adalet Bakanlığının 4.4.1996 gün ve 6963 Sayılı yazılı emrine atfen
C. Başsavcılığının 11.4.1996 gün ve Y.E/38195 sayılı tebliğnamesiyle daireye
ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla incelendi;
Dosya kapsamından; SSK Van Sigorta Müdürlüğünce 25.5.1995 gün ve 16945
Sayılı yazı ile 1994 yılının tüm aylarına ilişkin aylık sigorta primleri
bildirgeleri ile yine aynı yıl her üç dönemine ait dört aylık sigorta
primleri bordrolarını yasal süresi içinde vermeyen Hilal-Uludere Belediye
Başkanlığına 98.392.500 TL idari para cezası verdiği, usulüne uygun olarak
tebliğ edilen bu cezaya karşı yapılan itirazın kurum ilgili ünitesince yasal
süre geçtikten sonra vaki olduğundan dolaylı reddedildiği, bu kez
Belediye'nin yetkili Uludere Sulh Ceza Mahkemesine başvurduğu, mahkemenin,
9.10.1995 gün ve 1995/25-22 sayılı kararında, her ay ve döneme ait fiillerin
ayrı suçlar olduğu, onbeş ayrı suç olarak ortaya çıkan fiiller için toplam ve
tek ceza tayin edilmesinin usulsüz olup denetime olanak vermediğinden bahisle
itirazı kabul ederek idari para cezasını kaldırdığı anlaşılmıştır.
506 sayılı SSK.nun 140. maddesi 12 Mayıs 1993 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanan 3910 Sayılı Kanunun 1. maddesi ile yeniden düzenlenmiş ve bu yeni
düzenleme de "Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle" başlayan madde
metninde, idari para cezasının miktarının belirlenmesinde 1475 Sayılı İş
Kanununun 33. maddesine göre sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük
işçiler için uygulanan asgari ücretin esas alınacağı kriteri konulmuş,
öncelikle Kurum'a itiraz ihdas edilmiş, kurumca itirazın reddi halinde Sulh
Ceza Mahkemesine başvurma hakkı muhafaza edilmiş, itiraz süresi kısaltılmış
ve zamanaşımı ile ilgili hükümler getirilmiştir. Sözü edilen madde, Kurum'u,
tahakkuk ettirdiği idari para cezasının dayanaklarını göstermekle yükümlü
kılmıştır. Gerçekte bu yükümlülük, değişiklikten önceki madde metninde de yer
alan cezaya karşı Sulh Ceza Mahkemesine itiraz yolunun doğal bir sonucu
olarak da mevcuttu. Değişiklikten sonra maddenin 4. fıkrasında öngörülen
yargı denetiminde, denetimi yapan merciin konumu ve yaptığı denetimin
mahiyeti itibariyle idari para cezasına ilişkin kararın, yargısal denetimin
yapılmasına olanak verecek kapsamda uygulama ve dayanaklarının duraksamaya
yol açmayacak biçim ve açıklıkta olmasını zorunlu kılar. İdari para cezasının
yargı denetimine tabi bir ceza olması, mümkün oldukca Ceza ve Ceza Usulü
Kanunlarının genel ilkelerinin dikkate alınmasını gerektirir. Karar,
keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek ve yargısal denetimin yapılmasına
kolaylık sağlamak için, uygulamayı ve dayanaklarını içermelidir. Maddenin
birinci cümlesinde yer verilen "dayanak" sözcüğü hukuki anlamda maddi ve
hukuki nedenleri ifade eder. O halde kurum, verdiği idari para cezasında,
maddi olay ve kanuna aykırılığın kubulünü gerektiren deliller ile her fiil
için uygulamayı ve bununla ilgili olarak, cezanın tayininde esas alınan
asgari ücretin miktarını göstermelidir.
İtiraza konu olan ve müterize tebliğ edilen (örnek 3)'e göre
düzenlenen idari para cezası yazısında, kanuna aykırılık teşkil eden fiiller,
ay ve dönem olarak tek tek gösterilmiş ise de, her bir fiile hangi döneme ve
kesime ait asgari ücretin uygulandığı hususunda bir bilgi ve kayda
rastlanmamış ceza toplam ve sonuç olarak yazılmıştır. İdari para cezasının bu
tesbit biçiminin yargı denetimini olanaksız kılacağında kuşku yoktur.
Gerekçesinde bu olguya işaret edip, bu yönden itirazı kabul eden mahkemenin
kararında kanun ve usule aykırı bir yön gözetmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle yazılı emre atfen düzenlenen ihbarnamedeki
bozma düşüncesi yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın gereği için
Yargıtay C.Başsavcılığına iadesine 13.5.1996 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|