 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
4. Ceza Dairesi
Y A R G I T A Y İ L A M I
Y.EMİR
Esas No:96/6209
Karar No:96/6472
Tebliğname No:Y.E.78251
Görevi kötüye kullanma suçundan sanık Rezzan Özger hakkında açılan
kamu davasının TCY.nın 102/4. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ilişkin
BAKIRKÖY Ağır 3. Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 1.3.1996 günlü karar
aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 19.7.1996 gün ve 16960 sayılı yazılı
emri içeren C.Başsavcılığının 24.7.1996 gün ve 78251 sayılı tebliğnamesiyle
dava dosyası, daireye gönderilmekle incelendi ve gereği görüşüldü.
Tebliğnamede: "Tüm dosya münderecatına göre İstanbul Barosu
Avukatlarından olan sanık hakkında Adalet Bakanlığının 3.2.1995 günlü
soruşturma ve 13.4.1995 günlü koğuşturma izni verilmesi üzerine Eyüp
Cumhuriyet Başsavcılığının 8.5.1995 gün ve Hz. 1995/5253 sayılı
iddianamesiyle kamu davası açılmış olmasına nazaran TCY.nın 107. maddesi
"Hukuku Amme davasının ikamesi mezuniyet veya karar alınması yahut diğer bir
mercide halli lazım gelen bir meselenin neticesine bağlı bulunduğu takdirde
mezuniyet ve karar alınmasına yahut meselenin halline kadar müruruzaman
durur." hükmü karşısında, izin tarihine kadar zamanaşımı süresinin
işlemeyeceği gözetilmeden, yazılı olduğu şekilde karar ittihazında isabet
görülmemiştir" denilmektedir.
C.Başsavcılığının yazılı emir doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki
düşünce, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden görevde yetkiyi
kötüye kullanma suçundan sanık Rezzan Özger hakkında Bakırköy 3. Ağır Ceza
Mahkemesinden verilip kesinleşen 1.3.1996 tarih ve 271/18 sayılı kararın C.Y.
Yasasının 343. maddesi gereğince aleyhe etkisi olmamak üzere BOZULMASINA,
19.9.1996 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. 20.9.1996
Sami Selçuk Yücel Kocabay Erol Çetin Birol Kızıltan Fadıl İnan
Başkan Üye Üye Üye Üye
K.
KARŞIOY: Yazılı Emir yoluyla bozma, hukuk ve ceza yargılama yasalarına
Fransız yazılı hukukundan esinlenilerek alınmıştır ve olağanüstü bir yasa
yoludur. Amaç; hukuka aykırılığın saptanmasıdır ve böylelikle yasa yararının
gerçekleşmesidir. Bu yüzden bozuk, yani sakat hükümle ilgili karardan hukukta
taraflar yararlanamazlar. Cezada ise karar, hükümlüye ya da hakkında hüküm
verilene karşı sonuç doğuramaz. Ancak hükümlü yararına sonuç doğurabilir.
Zira, hukuka aykırı bir hükümle bir kimse ya hiç cezalandırılamaz ya da daha
ağır cezayla cezalandırılamaz. Bu nedenle, hükümlüye karşı bir kararın
bozulması söz konusu değildir, yasal metinde yer alan "bozar" sözcüğü bir
ilkeyi dile getirmekte, "bozulması" sözcüğü ise "bozuk, sakat olması"
olgusunu anlatmakta, bozma işlemini dile getirmemektedir. Nitekim madde
metnindeki "alakadar kimseler aleyhine tesir etmez" sözleri de bu durumu
açıklamaktadır. Madde metnini, biçimsel değil, bir bütün olarak ele almak ve
ereksel yöntemle yorumlamak zorunludur.
Ayrıca, bozulan bir kararın, aleyhe etkilememesini bozma kararında
ayrıca belirtmek, başlı başına bir çelişkidir. Çünkü, bilimsel ve yargısal
görüşlere göre, bozulan karar tümüyle ortadan kalkar. Ortadan kalkan bir
kararın ise ne bir kimseye karşı ne de bir kimsenin yararına sonuç doğurması
esasen olanaksızdır.
Kararın hukuka aykırılığını belirtmekle yetinmek gerekirken, ayrıca
bozulması ve bu bozmanın karşı etki yapmayacağının belirtilmesi, yazılı emir
kurumunun amacına, varlık nedenine aykırı, iç çekişkiyle sakat ve tutarsız
olacağından saygıdeğer çoğunluk görüşüne karşıyım.
Sami Selçuk
Başkan
K.
|