 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Başkanlığı
Esas Karar
1996/5611 1996/5402
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Ankara 9. İş Mahkemesi
Tarihi :13.7.1996
No :10-935
Davacı :Menşure İnce vekili Av. Suat İnce
Davalılar :1-Niyazi Bektaş
2-SSK Genel Müdürlüğü vekili Av. Sevtap İkizoğlu
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.6.1985- 30.12.1985
tarihleri arasında geçen hizmetlerinin tesbitine karar verilmesini
istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar
vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Enver Aktaş
tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği
düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı hak sahibinin, murisi sigortalının, 1985 yılına ilişkin
çalışmasının tesbitine ilişkin istemi, Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle
yerinde bulunmamıştır.
Gerçekten, taraflar arasındaki uyuşmazlık, murisin geçmiş sigortalı
sayılması gereken süresinin saptanması ile buna bağlı ölüm aylığı
koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusuna yöneliktir.
Mahkeme; sigortalının kendisi yönünden söz konusu olan ve hizmetin
geçtiği yılın sonundan başlamak üzere, Yasa değişikliğinden önce 10 ve daha
sonra 5 yıllık hak düşürücü sürenin, aynen, hak sahibi için geçerli
olduğundan bahisle istemi yerinde bulmamıştır. Oysa, bir hak sahibi yönünden,
sözü edilen sürenin gerçekleşip, gerçekleşmediğinden bahsedebilmek için,
öncelikle, muris'ten bu kişiye sigorta kollarından bir hakkın intikal etmesi
ve kişinin buna bağlı bir talep hakkının doğması gerekir. Henüz hakkının
doğmadığı, murisin sağlığında kullanıp kullanmayacağı belli olmayan, murise
ait bir hakkın kullanılmamasından ve buna bağlı hak düşürücü süreden söz
edilemez. Şu duruma göre, bir hak sahibi yönünden hak düşürücü süre; ancak
muristen kendisine sigortalılık tesbit istemine ilişkin bir hakkın intikal
ettiği ölüm tarihinde başlamalıdır. Ne varki, muris tarafından sağlığında
kullanılmamış ve hak düşürücü sürenin gerçekleştiği bir durumda, artık, hak
sahibine intikal edecek bir dava hakkının da söz konusu olamayacağı
kuşkusuzdur.
Dava konusu olayda; murise ait tesbiti istenilen çalışmalar 1985
yılına ilişkindir. Muris ise, 13.03.1993 tarihinde ölmüştür. Murisin ölüm
tarihi itibariyle, yukarıda sözü edilen yasa kuralının öngördüğü hak düşürücü
süre "10" yıl olarak belirlenmiş bulunduğundan hak düşürücü süre henüz
gerçekleşmemiştir. Hak sahibinin talep hakkının kendisine intikal ettiği,
13.03.1993 tarihinde başlamak üzere hak düşürücü süre işlemeye başlayacaktır.
Sigortalı murise ilişkin çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin istem ise,
18.12.1995 yılında dava konusu edildiğine ve bu tarihte yasal "5" yıllık hak
düşürücü süre henüz dolmadığından artık anılan sürenin gerçekleştiğinden
bahisle istem reddolunamaz.
Mahkemenin aksine görüşle istemi reddetmesi ve işin esasına girmemesi
usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yöne ilişkin istemi kabul edilmeli ve hüküm
bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
harcının istek halinde davacıya iadesine 7.10.1996 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|