Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
 Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
    Başkanlığı

Esas         Karar    
1996/5304    1996/5244

                          Y A R G I T A Y  İ L A M I     

Mahkemesi : Kütahya İş Mahkemesi
Tarihi    : 27.3.1996
No        : 357-41
Davacı    : Emine-Habibe Dokumacı vekili Av. Mehmet Demirbağ
Davalı    : Bağ-Kur İl Müdürlüğü vekili Av. Ahmet İnanç

	Davacı, 1.6.1994 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması
 gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
	Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar
 vermiştir.
	Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
 isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mesut Balcı
 tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği
 düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

	 	 K  A  R  A  R

	Taraflar arasındaki uyuşmazlık; zorunlu sigortalılık ilişkisi biten
 sigortalı hak sahibinin; bir süre sonra yatırmış bulunduğu yaklaşık 1 aylık
 prim bedelinin isteğe bağlı sigortalılık primi olarak değerlendirilip
 değerlendirilmeyeceği ve buna bağlı ölüm aylığı koşullarının oluşup
 oluşmadığı konularına ilişkindir. Mahkeme, aksine görüşle istemi yerinde
 bulmamıştır.
	Oysa, davanın yasal dayanaklarından birini oluşturup 1479 sayılı
 Yasanın 79. maddesi; anılan Yasanın 24. maddesi kapsamında bulunmayan
 kimselerin isteğe bağlı sigortalı olabileceklerini öngörmüştür. Davacı
 murisinin ise, 2 yıl 11 ay'ı aşan zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının sona
 ermesinden sonra 1 aylık sigorta prim bedelini Kuruma intikal ettirdiği
 dosyadaki belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Gerçi, davacı hak sahibi
 dosyasında isteğe bağlı sigortalı olabilme yönünden yazılı bir dilekçe
 bulunmamakta ise de, salt, bu tür bir belgenin dosyasına her nasılsa girmemiş
 bulunması yükümlülüğünü yerine getiren sigortalının oluşan haklarını ortadan
 kaldırmaz. Gerçekten zorunlu sigortalılık ilişkisi sona eren bir
 sigortalının, eylemli biçimde, Kuruma karşı yükümlülüğünü yerine getirmiş
 olması ve primini yatırmış bulunması, ilişkin olduğu ve durumuna uyan
 sigortalılık statüsünü kurmak veya devam ettirmek biçiminde kabul
 edilmelidir. Sigortalının bu eyleminde, isteğe bağlı sigortalı olma istem ve
 iradesi mevcuttur. Sosyal  güvenliğe ilişkin yasal düzenlemeler; amaçsal
 yoruma tabi tutulmalı ve yükümlülüklerini yerine getiren sigortalıları sosyal
 güvenlikten yoksun bırakacak sonuçlardan kaçınmalıdır. Bu arada
 hatırlatılmalıdır ki, Anayasal Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının; kapsamında
 bulundurdukları ve belli hakları karşılığı yükümlülüklerini yerine getirmek
 isteyen sigortalılarına; haklarını açıkça hatırlatmak, onları, gelecekte
 sosyal güvenlikten yoksun bırakacak işlemlerden kaçınmak kısaca,
 sigortalıklarını korumak ve gözetmek Anayasal görevleridir. Ayrıca, Davalı
 Kurumu'un; davacı hak sahibinin yıllar önce, kabul edip aldığı ve kullandığı
 prim bedellerini, daha sonra yok kabul etmesi Medeni Kanunun 2. maddesinde
 ifadesini bulan dürüstlük kuralıyla da bağdaşmaz. Şu duruma göre; davacı
 murisinin, zorunlu sigortalılık ilişkisinin sona ermesinden sonra yatırdığı
 ve hesabında gözüken prim bedellerinin başka bir neden de bulunmaması
 karşısında, durumuna uyan ve Kurumca da bu şekilde kullanılan isteğe bağlı
 sigortalı primi olarak kabul etmek zorunludur.
	Öte yandan, yukarıda sözü edilen Yasanın 41/(a) maddesi, ölüm
 aylığının bağlanma koşullarını gösterirken ölüm tarihinde üç tam yıl sigorta
 prim bedelinin ödenmiş bulunmasını yeterli görmüştür. Belirtilen Yasa kuralı
 açıkça; "üç tam yıl sigorta prim karşılığının" Kurum kasasına intikalini
 öngörmekte ve toplam prim tutarını amaçlamaktadır. Davacı hak sahibinin ise,
 üç tam yıllık prim karşılığı ve toplamını, ölüm tarihinden yaklaşık 12 yıl
 önce tamamladığı, bunun 2 yıl 11 ay 15 günlük tutarının zorunlu sigortalılık
 ve 1 ay isteğe bağlı sigortalı karşılığı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
	Şu duruma göre, yukarıda açıklanan nedenlerle istemin kabulü
 gerekirken aksi düşünce ile reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
	O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz istemi kabul olunmalı
 ve hüküm bozulmalıdır.
	SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
 harcının istek halinde davacıya iadesine 1.10.1996 gününde oybirliğiyle karar
 verildi.
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini