 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Altıncı Hukuk Dairesi
E. 1996/3871
K. 1996/4169
T. 25.4.1996
* ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ
* TAKSİM
* PAY VE PAYDAŞLARIN DURUMU
ÖZET : Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde, dava
konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre
taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat
etmediği takdirde, taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı (müşa)
bırakılmaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece, bir kısım taşınmazların bazı
paydaşlara, diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde doğrudan (resen)
taksime gitmek mümkün değildir.
(743 s. MK. m. 629, 630, 631)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair
karar, davalılardan İbrahim tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla;
dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, üç parça taşınmaz ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, tarafların sulhleri sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına
hükmedilmiş ve hüküm davalı İbrahim tarafından temyiz olunmuştur.
Ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmazın tapudaki yüzölçümü, fiili duruma
uymuyorsa ve hudutlar da sabit değilse, görevli mahkemede açılacak dava
yoluyla tapunun düzeltilmesi için taraflara süre verilmesi, dava açılırsa
onun sonucunun beklenmesi gerekir. Şayet dava açılmaz veya kesinleşen kararla
red edilirse, tapu miktarı fiili durumdan az ise, sabit hudutlardan
başlayarak tapu kapsamının arazide belirlenmesi, fen ehline buna ilişkin
kroki düzenlettirilmesi, o krokide belirlenen yerin ortaklığının giderilmesi
gerekir. Şayet tapu miktarı fiili durumdan daha fazla ise davanın
reddedilmesi icap eder.
Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde, dava konusu her
taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksimin mümkün
olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat etmediği takdirde
taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada
sulh vaki olmadığı sürece, bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara,
diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime gitmek mümkün
değildir. Taksimde; her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna, arazinin verim
niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla
saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi icap
ediyorsa, onun da bilirkişilerin raporunda belirtilmesi gerekir. Taksim
mümkünse fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz, belediye ve
mücavir alan hudutları içerisinde ise, taksim projesi eklenerek belediyeden
İmar Yasası ve Yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur.
Taşınmaz, belediye ve mücavir alan dışındaysa, aynı husus İl İdare Kurulundan
sorularak saptanır. Taksim tarzında, yani taksim projesindeki bölümlerin
hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa, mahkeme huzurunda
kura çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
Olayımızda; taksim hususunda anlaşamadıklarından bahisle, taraflar arasında
dava konusu edilen taşınmazların aynen taksimi yolunda taraflar sulh
olmuşlardır. Bu sulhe göre, taksim krokileri tanzim edildiği görülmektedir.
Bu şekilde krokiye alınan taşınmazların fiili miktarları ile tapuda yazılı
yüzölçümleri farklıdır. Bu yönden tapuların düzeltilmesi için dava açıldığı
saptandığına göre, o dava sonucunun ve ona göre tapuda gerekli
değerlendirmelerin yapılmasının beklenmesi ve o yeni tapulara göre taksim
durumu ve sulh nazara alınarak krokilerin tanzim olunması gereklidir.
Ayrıca, tarafların sulhleri üç parça taşınmazın ayrı ayrı taksimlerine yol
açtığından, sulhe göre tanzim olunan taksim krokilerinin yukarıda
belirtildiği şekilde merciine gönderilip, o şekilde taksimin mümkün olup
olmadığı yolunda olur alınması icap eder. Tarafların sulhlerine göre dava
konusu iki ayrı parselin tevhidi gerektiğinden, tapuda tevhit işlemi
yaptırılmadan bir tek taşınmazın taksimine yol açar şekilde hüküm verilmesi
doğru değildir.
Esasen tarafların sulhleri tapulu taşınmazların ifrazını içerdiğinden, sulhe
göre tapuda infaza imkan verir şekilde hüküm verilmesi gereklidir.
Bu esaslardan zuhul olunarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya
aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin
alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.4.1996 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
|