 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E. 1996/3347
K. 1996/4735
T. 13.5.1996
* KAT MÜLKİYETİ KANUNUNUN 14. MADDESİ
* KAT MÜLKİYETİ
* KAT İRTİFAKI
* HAKEM KARARLARININ ONANMASI
ÖZET : 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 14. maddesine göre; kat mülkiyetine
geçiş aşaması kabul edilen kat irtifakı, ancak arsa malikinin veya paylı
mülkiyette bütün paydaşların bunu isteyen bir dilekçe veya istemle (yasada
öngörülen diğer belgeleri de ekleyerek) Tapu İdaresine başvurmaları üzerine
idari bir kararla tesis edilir. Paydaşlar arasında uyuşmazlık çıktığında, kat
irtifakı tesisi için mahkemeye başvurulamaz. Yasa bu hususu, paydaşların
oybirliğine bırakmıştır. Tüm paydaşların onayı olmaması durumunda müşterek
mülkiyetten, ferdi mülkiyete geçiş için ortaklığın giderilmesi istenebilir.
Bu bağıtta, ortak mülkiyetten, ferdi ve bağımsız mülkiyeti öngören kat
irtifakına geçilmesi ve tapuya tescili kamu düzeni ile ilgili olduğu gibi,
mahkeme veya hakem kararıyla geçişe yasal olanak da bulunulmadığından "kat
irtifakı tesisine ve kat irtifakı tapuları verilmesine" dair olan hakem
kararlarının mahkemece onanması yasaya aykırıdır..
(634 s. KMK. m. 10, 14) (1086 s. HUMK. m. 536)
Dava dilekçesinde, hakem kararının onaylanması istenilmiştir. Mahkemece,
davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak
yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz
dilekçesi ile istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik
hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Taraflar, aralarında müşterek mülkiyete konu olan bir taşınmaz üzerinde inşaat
yapmak ve paylaşmak üzere "Kat Mülkiyeti Tesisi Suretiyle Taksim Sözleşmesi"
adıyla bir sözleşme yapmış ve bu sözleşmenin uygulanması nedeniyle aralarında
çıkacak uyuşmazlığın hakem yoluyla (isim belirleyerek) çözümlenmesini
öngörmüşlerdir. Davalı tarafın, sözleşme gereği taşınmaz üzerinde kat
irtifakı tesis edilmesi için vaki davete icabet etmemesi üzerine, davacı
taraf sözleşme gereği hakeme gitmiş, hakem de vermiş olduğu 10.7.1995 tarihli
kararla taraflar arasında önceden kabul edilmiş vaziyet planını esas alarak,
bağımsız bölüm listesi düzenlemiş ve taşınmaz üzerinde inşaası öngörülen
yapıları taraflara ayrı ayrı tahsis etmek suretiyle "kat irtifakı tesisine ve
buna göre kat irtifakı tapularının verilmesine..." şeklinde karar vermiştir.
Davalı taraf, bu kararı temyiz etmiş ise de temyiz süresini geçirdiğinden
temyiz istemi mahkemece reddedilmiş ve bu red kararının temyizi üzerine de
temyiz istemi Dairece reddedilerek bu husus kesinleşmiştir.
Davacı taraf bu defa, mahkemeye başvurarak "hakem kararına kesinleşme şerhi
verilmesini" istemesi üzerine mahkemece, hakem kararının temyizine ilişkin
istemin reddine dair kararın kesinleştiği belirtilerek HUMK.nun 536.
maddesine dayanılarak "mahkeme kararının onanmasına kararın onandığının ve
kabili icra bulunduğunun karar altına yazılmasına" karar verilmiştir.
Mahkemenin verilen bu kararın mücerret hakem kararının kesinleştiği olgusuna
dayandığı anlaşılmaktadır. HUMK.nun 536. maddesi her ne kadar temyiz süresi
geçen hakem kararlarının mahkemece "tasdik" olunacağını, tasdik keyfiyetinin
karar altına ve özel tutanağa yazılması suretiyle kabili icra olunacağını
hükme bağlamış ise de, böyle bir hakem kararının tasdiki ancak kararın usule,
şekle ve kamu düzenine uygun olmasıyla mümkündür. Mahkeme, olayımızda olduğu
gibi temyiz müddeti geçen ve bu nedenle Yargıtay'ca incelenmeyen kararın
usule ve şekle uygun olup olmadığını, hakemle sonuçlandırılabilecek bir
uyuşmazlığa ait olup olmadığını (kamu düzeni) incelemek durumunda olup, böyle
bir inceleme söz konusu olduğu için mahkemece verilen "tasdik" kararı temyiz
edilebilir. Gerçekten temyiz süresi geçen hakem kararlarının onanması, sadece
kesinleşmeyi belirten bir şerh olmayıp kararın usule, şekle ve kamu düzenine
uygunluğu bakımından hakem kararına kesin hüküm vasfı veren ve aynı zamanda
ona infaz kabiliyeti sağlayan bir muamele olup, bu suretle verilen "tasdik"e
dair mahkeme kararının kabili temyiz olduğu, bu temyiz incelemesinin de,
mahkemece gözetilmesi gereken usul, şekil ve kamu düzeni yönünden yapılacağı,
gerek doktrinin gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamaları gereğidir.
Taraflar arasında varlığı inkar edilmeyen sözleşmede taşınmaz üzerindeki
binaların yapımından önce kat irtifakının tesis edilmesi ve bu konuda dahil,
tüm uyuşmazlıklarda hakeme gidileceği hükme bağlanmış ise de, bu sözleşmedeki
hakem şartının geçerli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. HUMK.nun tahkim
ile ilgili hükümlerine ve yerleşik uygulamaya göre kamu düzeni ile ilgili
olan konularda hakem şartı geçersizdir. O nedenle de, bu nitelikteki
uyuşmazlıklar hakemlerin görevleri kapsamında değildir.
Öncelikle, taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulması ve bu suretle taşınmazın
paydaşlar arasında bu şekliyle bölüştürülmesi, bir paydaşın diğer paydaşlara
tahsis edilen paylar (bağımsız bölümler) üzerindeki mülkiyet hakkının
ferağını o paydaşlar adına intikalini sağlayan bir tapu işlemidir. Böyle bir
işlem ya tarafların bizzat bu konuda mülkiyetin intikalini öngören tapu sicil
müdürlüğü önünde verecekleri takrir ile yada kesinleşmiş mahkeme kararıyla
mümkün olur. Gayrimenkul mülkiyetinin iktisabı ve kaybı hukuksistemimizde
kamu düzeni ile yakından ilgili görülmüş ve tüm yasal düzenlemeler bu esas
dairesinde yapılmıştır. Bu durumda tapu sicilinde, tarafların imzası ve bu
imzaya onaylayan beyanları dışındaki mülkiyet ile ilgili düzenleme, ancak
kesinleşmiş mahkeme kararı ile mümkün olup, bu niteliği itibariyle de hakem
kararına konu edilemez.
Diğer taraftan, esas itibariyle müşterek mülkiyetin bir türü olup, 23.6.1965
gün ve 634 sayılı Kanunla tesisi öngörülen kat mülkiyetine geçiş aşaması
olarak kabul edilen kat irtifakı, sözü edilen kanunla düzenlenmiş olup, bu
Kanunun 14. maddesine göre, bu tür mülkiyet, ancak arsa malikinin veya paylı
mülkiyette bütün paydaşların bunu isteyen bir dilekçe veya istem ile (yasada
öngörülen diğer belgeleri de ekleyerek) tapu idaresine başvurmaları bu
hususta beyanda bulunmaları üzerine, idari bir işleme tesis edilebilir.
Paydaşlar arasında uyuşmazlık çıktığında bu mülkiyetin (kat irtifakı) tesisi
için mahkemeye başvurulamaz. Yasa bu hususu, paydaşların oybirliğine
bıraktığı için uyuşmazlık görülmemiş, bu nedenle de mahkemeye bu konuda
paydaşları zorlayıcı sonuç doğurmak üzere karar verilmesini öngören bir görev
vermemiştir. Tüm paydaşların onayı olmadan, müşterek mülkiyetten ferdi
mülkiyete geçmek, ancak ortaklığın giderilmesi davası ile mümkün olup bu
husus, doğrudan kat mülkiyetine geçişi öngören Kat Mülkiyeti Kanununun 10.
maddesinin son fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu durumda, ortak mülkiyetten bir çeşit ferdi ve bağımsız mülkiyeti öngören
kat irtifakına geçilmesi ve bunun tapuya tescili kamu düzeni ile ilgili
olduğu için hakemlerin görevi dışında olduğu gibi, mahkeme veya hakem
kararıyla böyle bir mülkiyet rejimine geçişe de yasal olanak bulunmadığından,
taraflar arasında paylı bulunan taşınmazda "kat irtifakı tesisine ve buna
göre kat irtifakı tapuları verilmesine" dair olan hakem kararının mahkemece
onanması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), Yargıtay
duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 750.000 TL.
vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin
harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.5.1996 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|