 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I
Esas Karar
96/2687 96/9344
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Beyoğlu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 26.12.1995
Nosu : 153-739
Davacı : Simtel Pazarlama A.Ş.vek.Av.Yunus Dağlı
Davalı : Orhanlar Tic. ve Hasan Orhan vek.Av.Nazmi Köle
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak
verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine
ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde, davalılar vek. Av. Nazmi
Köle gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda
duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten
ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin 14.12.1993 tarihli faturaya dayalı
alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe davalının itiraz ettiğini,
itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin
devamına, 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacıya borç aslının ödendiğini, ihtirazi
kayıt ileri sürülmeden kabul edilen ödemeden sonra faiz veya vade farkı talep
edilemeyeceğini belirterek davanın reddine, 40 tazminata karar verilmesini
istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davalı tarafından
asıl borç ödendiğinde davacının vade farkı talep hakkını mahfuz tutmadığından
ve bu hususta ihtirazi kayıt dermeyan etmediğinden BK.nun 113/2. maddesi
uyarınca vade farkı talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Vade farkı, taraflar arasında yapılan bir sözleşme veya bu yönde
benimsenen bir uygulama nedeniyle ya da faturalarda yer alan bu yoldaki
isteme borçlunun karşı çıkmaması sebebiyle fiili ödeme tarihinde, mal veya
hizmet bedeline öngörülen oranda ekleme yapılmak suretiyle alacağın ulaştığı
miktarı belirleyen bir unsur olup, bu niteliği itibariyle vade farkının faiz
olarak kabulü mümkün bulunmadığından, bu yöndeki talepler hakkında BK.nun
113/2. maddesinin uygulama olanağı da bulunmamaktadır.
Somut olayda, satılan malların bedelinin süresinde ödenmemesi
halinde, vade farkı uygulanacağına ilişkin taraflar arasında bir sözleşme
bulunmamakla beraber, davalı yana ulaşan faturada yer alan ve fatura
içeriğinden sayılan vade farkı istemi ile ilgili kayda davalının itiraz
etmemiş olması, davacıyı vade farkı talep etmekte haklı kılar. Bu nedenle,
davacının talebi de dikkate alınıp mevcut ilişki sebebiyle düzenlenen ve vade
farkı istemini içeren faturalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak
ödeme tarihlerine göre, davacının talepte haklı olduğu vade farkı alacağının
tutarının saptanması ve uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması
gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar
verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın
istek halinde iadesine 22.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Y.Mete Günel N.Sucu İ.Erdemir K.O.Şengün A.Başkır
|