Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
 Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU
      Sayı : 

ESAS        KARAR 
96/2-815    97/163
      5.3.1997

	 	Y A R G I T A Y    İ L A M I

	Özet : Murisin intifanın üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini
 bağışladığı taşınmaz mal Medeni Kanunun 507/3. madddesi uyarınca mutlak
 tenkise tabi ölümle tamamlanan hibeler niteliğinde değildir.

	Taraflar arasındaki davadan dolayı bozma üzerine direnme yoluyla
 Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 8.6.1995 gün ve 1995/98-283 sayılı
 kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan
 28.2.1996 gün 1995/2-1101 Esas, 1996/109 Karar sayılı ilamın karar
 düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile
 istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe düzeltilmesi istenen ilam ve
 dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
	Düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurulu ilamında gösterilen
 gerektirici nedenlere göre HUMK. 440. maddesinde yazılı sebeplerden hiç
 birisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE 2790
 sayılı yasanın 2. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre taktiren 870.000 lira
 para cezasının ve 870.000 lira harcın düzeltme isteyenden alınmasına 5.3.1997
 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.

B.B.Vekili         17.H.D.Baş.        15.H.D.Baş.     13.H.D.Baş. 
A.ismet Arslan     H.H.Karadoğan      Y.Akman         M.S.Atalay 

	 	Karşı oy Yazısı

	Tanık beyanlarından ve bunlardan bilhassa tanık Emin Güngörmez'in
 beyanından muris Ayşe'nin dosyada zeytinlik ve üç katlı ev verdiği ileri
 sürülmüştür. Taraflardan ve tapu sicil müdürlüğünden bu konuda gerekli
 araştırma yapılmadan eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilmiştir.
 Mahkemece yapılacak iş bu konuyu araştırmak murisin kastını ve delilleri
 birlikte takdir etmekten ibarettir.
	Diğer taraftan muris 26.2.1991 tarihinden bölümünden önceki bir yıldan
 çok zaman önce 9.8.1984 tarihinde dava konusu taşınmaz malların intifa
 haklarını üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini davalılara hibe etmiştir.
	Mahfuz hisselerinin baliğ olduğu miktarı alamayan mirasçılar tasarruf
 nisabını tecavüz eden teberrunun tenkisini dava edebilir. (MK. 502) Tenkis
 mahfuz hisse tamam oluncaya kadar evvelemirde ölüme bağlı tasarruflardan ve
 kafi gelmediği taktirde  en son tarihli olandan başlayarak en evvel vaki
 olana doğru çıkmak şartıyla ölüme bağlı olmayan teberrular üzerinden icra
 edilir. (MK. 512). Tenfizi bağışlayan ölümüne bağlı bağışlamada vasiyet hükmü
 cereyan eder... (BK. 240/2) Bağışlayan vefatından evvelki bir sene içinde
 yapılmış bağışlamalar ölüme bağlı teberrular gibi tenkise tabidir. (MK.
 507/3).
	Murisin mirasçılarının mahfuz hisselerini ihlal eden ölüme bağlı veya
 sağlar arası teberrularının kanuni madde indirilmesi için açılan davalara
 tenkis davası denmektedir. Bu düzenlemenin amacı mahfuz hisse sahibi
 mirasçıları murise karşı korumaktır. Kanunu yorumlarken bu amaç hiç bir zaman
 gözden uzak tutulmamalıdır.
	Kanun  vazıı bu düzenleme içinde bir yandan murisin son arzularına
 olabildiğince hürmet ve riayeti sağlarken bir yandan da mirasçılarla
 teberrudan yararlananlar arasında hassas bir denge kurulmasına özen
 gösterilmiştir. Bu cümleden olarak murisin en son sonuç doğuran tasarrufları
 ile mahfuz hisseyi ihlal ettiği son kazanmaların haklar dengesini bozduğu
 kabul edilmiş önce bu ihlalden başlamak üzere mahfuz hissenin onarılması
 yoluna gidilmiştir. Bu hal Medeni Kanunun 512. maddesi ile açıkça kurala
 bağlanmış ölüm anında sonuç doğuran teberrular ilk önce tenkise tabi
 tutulurken sağlar arası tasarruflardan da ilk önce son tarihli tasarrufun
 tenkis edileceği belirlenmiştir. Bu amaç  Medeni Kanunun 507. maddesinde
 yapılan düzenleme ile de teyit edilmiştir. Bağışlayanın kayıtsız şartsız
 rücuuna hakkı olan bağışlamalar ile ölümden en çok bir yıl önce yapılan
 bağışların iadeye tabi olmamak üzere miras hissesine mahsuben verilenlerin
 mal varlığından en son çıkan veya murisin mal varlığına dönme ihtimalini en
 son yetiren değerler olduğu gözetilip mutlak tenkisi öngörülürken, diğer
 bağışlamaların mahfuz hisse kurallarını ihlal amacı taşıdığı ispatlandığı
 takdirde tenkis olunabileceğine işaret edilmiştir.
	Görülüyorki mirasçılar ile tasarruf lehtarları arasında haklar dengesi
 terekeden son çıkan varlığın mahfuz hisseyi ihlal ettiği kuramına göre
 kurulmaktadır.
	Murisin intifa hakkını üzerinde bırakarak yaptığı çıplak mülkiyet
 bağışlamaları açıklamalar ışığı altında değerlendirilmelidir.
	Mülkiyet hakkının niteliği ve kapsamı Medeni Kanunun 618 ve mütakip
 maddelerinde açıklanmıştır. Mülkiyet mal varlığı olabilecek şeyler üzerinde
 tam bir egemenlik hakkıdır. Malike tanınan bu dilediğince tasarruf hakkı
 hakka konu şeyi  zilyetliğinde bulundurma, onu kullanma, tüketme, yoketme,
 ondan yararlanma, onun semerelerini alma haklarını bahşettiği gibi, o
 nesnenin mülkiyetini başkasına geçirme hukuki yetkisini de verir.
	Görüldüğü gibi malikin şey üzerinde çıplak mülkiyet ve intifa hakkı
 şeklinde iki gruba ayrılabilecek hakları ve yetkileri vardır. Çıplak mülkiyet
 hukuki hakkın başkasına geçirilmesi yetkisine münhasır olmasına karşılık
 zilyetlik kullanma, yararlanma ve yönetme yetkileri intifaya ilişkindir. Bu
 haklardan bazılarının ayrılıp başka başka kişilere ait olması halinde o şey,
 malikin çıplak mülkiyet hakkı sahibinin veya intifa hakkı sahibinin mal
 varlığında farklı etkiler yaratır. Daha başka bir ifade ile tam mülkiyet
 hakkının değeri çıplak mülkiyetin değeri ile intifa hakkının değerinin
 toplanmalarından oluşur. O halde bir malın çıplak mülkiyetini hibe eden
 kişinin mal varlığında meydana gelen azalma ile o malın tam mülkiyetinin
 devri halinde vaki azalma bir değildir.
	Muris çıplak mülkiyet hibe ettiği zaman o şeyin intifasına ait
 değerleri mal varlığında muhafaza etmekte olup, bu ikinci bölüm değerler en
 son ve ölümle hibeden yararlanana geçmektedir. Bu açıklamalar gösteriyor ki
 murisin intifa hakkını üzerinde bırakarak vaki çıplak mülkiyet hibesi ölüm
 anında tamamlanan tüm mülkiyet hibesi daha başka bir ifade ile tenfizi kısmen
 hibede bulunanın ölümüne bağlı hibe niteliğinde olup Borçlar Kanunun 240/2.
 maddesi ve Medeni Kanunun 507/3. maddesi çerçevesinde mutlak tenkise tabi
 tutulmalıdır.
	Yerel Mahkeme kararı bu düşüncelerle ve değişik gerekçe ile
 bozulmalıdır.

	 	 Ali ihsan Özuğur 
	 	 2.Hukuk Dairesi Üyesi
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini