 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı :
Esas Karar
96/2-498 96/595
Y A R G I T A Y İ L A M I
18.9.1996
Özet:Eşlerden birinin katkısı ile diğeri adına mal alınması halinde
katkıda bulunanın tazminat isteği o malın dava tarihindeki sürüm değeri de
dikkate alınıp hakim uygun tazminata hükmetmelidir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda
Kayseri Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.2.1995
gün ve 1992/325 E. 1995/91 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 6.12.1995 gün ve
1995/12532- 13316 sayılı ilamıyle (... Davacı gayri menkul ve otomobil alımı
sırasında davalıya yaptığı katkı tutarını verdiği karz miktarı kanıtlamak
zorundadır. Davacı bu katkısını kanıtlayamamış sadece tanığı Sabiha ziynet
eşyalarının bozdurulup davalıya verildiğini bildiğini beyan etmiştir.
Mahkemece yapılacak iş bu tanığı yeniden dinlemek verildiği söylenen ziynet
eşyalarını belirlemek bunların altın olarak verilmesi konusundaki değerlerini
tesbit etmek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir..) gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü.
Karı koca olan taraflar arasında mal ayrılığı rejimi bulunmaktadır.
Ancak bu rejim aralarında borçlar kanunu kapsamında akti ilişki kurulmasına
engel değildir. Davacı taraflar arasında evlilik birliği devam etmekte iken
dava konusu taşınmazlar ve arabayı aylığı dahil tüm kazancını vermek
suretiyle sağladığı çok önemli boyuttaki katkıları ile edindiklerini ancak bu
yerlere ait tapunun ve arabanın davalı adına olduğunu ileri sürerek
bunlardaki payının karşılığı olan bedelin faizi ile birlikte davalıdan
alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Gerçekten 7.10.1953 tarih 7/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında
açıklandığı üzere "aralarında mevcut olduğu iddia edilen akti bir münasebete
müteniden tapuda malik sıfatıyla mukayyet bulunan bir şahıstan sicildeki
kaydın namına tashihini isteyen kimsenin Medeni Kanunun 634. maddesine uygun
şekilde davalı ile beyenilerinde in'ikad etmiş muteber bir akta istinat
etmesi lazımdır. Böyle bir aktin in'ikad etmediği davacının beyanından
anlaşıldıktan sonra.. davanın hukuki sebepten mahrum bulunması bakımından"
ayın isteği dinlenemez. Ancak söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının
gerekçesinde gösterildiği gibi eşler aralarında akti bir münasebet
bulunduğunu HUMK.nun 293. maddesi uyarınca şahitle ispat edebilirler. Bu akti
münasebete muhalif hareket edilmiş olmasından kaynaklanan tazminatın
istenmesini önleyen bir kanun hükmü de yoktur. Genel Kurulda yapılan
müzakerede öğretmen olan davacı eşin aylıkları dışında özel dairenin de
kabulünde olduğu üzere ziynet eşyalarını da bozdurup elde edilen para da
eklenmek suretiyle dava konusu taşınmazların ve otomobilin alındığı özellikle
kadının yarının güvencesi olan ziynet eşyalarını satıp bedelini kocasına
vermesinde çekişmeli malların kocası adına alınmasına katkıda bulunmaktan
ziyade bu mallarda birlikte malik olunmasını amaçladığı kabul edilmiş ve
davacının bu anlaşmaya aykırı davranarak hepsini kendi üzerine alan davalıdan
tazminat isteyebileceği sonucuna varılmıştır. Birlikte satın alma borcu
altında bulunan davalı genel olarak her kusurdan sorumludur. Bu sorumluluk
işin özelliğine göre çok veya az olabilir. Haksız fiilerden mütevellit
mes'uliyete müteallik hükümleri akde muhalif hareketlere de tatbik (BK. 98)
suretiyle davalının sorumluluk hududunu belirlemek gerekir.
Davalı, sorumluluğunu azaltacak veya kaldıracak herhangi bir def'i
ileriye sürüp ispat etmemiştir. O halde söz konusu akti ilişkinin sonuç
doğuracağı inancı ile davacının yaptığı tüm ödeme ve masraflardan (menfi
zarar) ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeni ile uğranılan zararlardan
(Müsbet zarar) davalı sorumludur. Tarafların özel durumu davacının müsbet ve
menfi zararının net bir şekilde ortaya konulmasına imkan vermemektedir.
Zararın hakiki miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hakim halin
mutad cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak
onu adalete tevfikan tayin eder" (BK. 42) Tabidir ki alacaklı memelekindeki
eksilmeyi telafi anlamında olan tazmintı belirlemek hakime ait bir görevdir.
Hakim hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre TAZMİNATIN SURETİNİ
ve ŞUMULÜNÜN derecesini tayin eder" (BK. 43/1). Yine hakim hal icaplarını
tartmak yani zararın mahiyetine ve tarafların mali durumlarına göre en
elverişli ve uygun görünen tazminat şeklini seçmek ile mükelleftir. Tazminatı
takdir ve tayin ederken dikkat edilecek en önemli nokta davacının mal
varlığında husule gelen azalmanın etkisinin giderilmesi olmalıdır. Kuşkusuz
hakim tazminatı para olarak belirlerken aktin ifa edilmesi halinde davacının
mal varlığında husule getireceği artma ile aktin yerine getirilmemesinden
kaynaklanan hali bilmek zorundadır. Bunun için aktin konusu olan mal veya
hizmetin dava tarihindeki sürüm değerinin bilirkişi aracılığı ile saptanması
icap eder. Sonuç olarak da hakim tüm bu olguları hayatın olağan akışı ve
yaşam deneyimleri içinde değerlendirip uygun tazminata hükmedecektir.
Somut olay bu çerçevede irdelendiğinde mahkemece istek gözetilerek
sürüm değeri de dikkate alınmak suretiyle takdir ve tayin edilen tazminatta
hak ve nisfete (MK. 4) aykırı bir yön görülmemiştir. O halde usul ve yasaya
uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme
kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıdaki dökümü yazılı
3.096.000 tl. bakiye temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan tahsiline
18.9.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
B.B.Vekil 8.H.D.B. 13.H.D.B. 6.H.D.B. 15.H.D.B. 11.H.D.B.
İ.T.Pamir M.F.Ildız A.İ.Arslan Ö.N.Doğan Y.Akman G.Eriş
|