Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



     T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
     Sayı

	 	  Y A R G I T A Y   İ L A M I 

Esas       Karar  
96/1777    96/2757      	 

	Özet:İhtar döneminde açılan ve kabul edilip kesinleşen nafaka kararı,
 Medeni Kanunun 132. maddesine dayanan boşanma isteğinin  kabulüne engeldir.

       Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
 mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
 düşünüldü.
	"Karı-kocadan biri, evlenmenin kendisine tahmil ettiği vazifeleri ifa
 etmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya muhik bir sebep olmaksızın evine
 dönmedeği taktirde, ayrılık en az üc ay sürmüş ve devam etmekte bulunmuş ise
 diğeri boşanma" isteyebilir (MK. 132)
	Şu halde Medeni Kanunun 132. maddesi uygulaması bakımından en önemli
 nokta muhik bir sebep olmaksızın eşlerin üç aydan beri ayrı yaşmalarıdır. Bu
 sürenin ikinci ayının bitiminden sonra davacı eş hakimden eşine birliğe
 dönmesinin ihtarını isteyebilir. 27.3.1957 günlü ve 10/1 sayılı İçtihadı
 Birleştirme kararında açıklandığı üzere bu istemin samimi bir arzunun ürünü
 olması gerekir. Bu ihtara rağmen ihtarı alan eş haklı bir sebep olmaksızın
 birliğe dönmez ise boşanma kaçınılmazdır.
	Görüldüğü gibi davalı eşin ihtar isteğinden önceki iki ay içinde ayrı
 yaşamasını haklı kılan bir sebebin bulunması ve bu sebebin devam etmekte
 olması boşanma kararını engeller.
	Öte yandan, 
      	"Hakim, ayrı yaşamakta olan eşlerden kabahatli olan tarafa
 vazifelerini ihtar eder ve bu semeresiz kalırsa birliğin menfaatini sıyaneten
 Kanunda muayyen tedbirleri ittihaz eyler" (M.K. 161)
      	"Karı kocadan her biri, müşterek hayatın devamı yüzünden,
 sıhhati, şöhreti veya işinin terakkisi ciddi surette tehlikeye düştüğü
 müddetçe ayrı bir mesken edinebilir" (M.K. 162/1)
      	"Karı kocadan biri talep eder ve ayrı yaşamak keyfiyeti haklı
 olursa, Hakim hangisi tarafından diğerinin iaşesi için ne miktar muavenette
 bulunulacağını tayin eder" (M.K. 162/3)
	Şu halde yukarıda açıklanan ihtar döneminde Medeni Kanunun 162/3.
 maddesine istinaden açılan nafaka davası sonucuna etkilidir. O dönemde
 tarafların ayrı yaşamalarını haklı bulan bir nafaka kararı, boşanma isteğinin
 kabulüne manidir.
	Bu davanın davalısı kadın 22.9.1992 günü açtığı nafaka davasında ayrı
 yaşamada haklı olduğunu ileri sürmüş isteğinin kabulüne dair oluşan hüküm
 kesinleşmiştir. Şu halde 22.9.1992 tarihi itibariyle davalı kadın muhik
 sebeplerin tahtında eşinden ayrı yaşamakta olup en az bu kararla saptanan ve
 ayrı yaşamaya yol açan olayların etkisi kayboluncaya kadar davacı koca davalı
 kadına eve dönmesini ihtar edemez. Bu sebeplerle davacının 13.11.1992 günlü
 ihtar isteğinde kanunun öngördüğü sürelere uyulmadığından bu istek sonuç
 doğurmaz. Davalıyı bir yandan 22.9.1992 günü açılan davada, bu tarih
 itibariyle eşinden ayrı yaşamakta haklı görmek diğer yandan 13.11.1992 günlü
 istem üzerine gönderilen kararla "sen en az 13.9.1992  gününden beri muhik
 bir sebep olmadığı halde evlilik birliği dışında yaşıyorsun, bir ay içinde
 birliğe dön aksi halde boşanmaya karar verilebilir" demek mümkün değil.
	13.11.1992 günlü istek üzerine davalıya yapılan ihtar tebliği sonuç
 doğurmayacağından Medeni Kanunun 132. maddesi uyarınca açılan boşanma
 davasının reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi
 doğru görülmemiştir.
	SONUÇ :Hükmün açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair
 yönlerin incelenmesine yer olmadığına temyiz peşin harcının yatırana geri
 verilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 18.3.1996

BAŞKAN     ÜYE	        ÜYE	           ÜYE         ÜYE
Tahir Alp  Nedim Turhan Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İhsan Özuğur
	 	  (muhalif)

	 	MUHALEFET ŞERHİ

	Evliliğin en önemli amacı ve eşlere karşılıklı yüklediği görev, karı
 ve kocanın birlikte yaşamalarıdır. Bu görevin yerine getirilmemesi birlikte
 yaşama zorunluluğa uyulmaması doğrudan doğruya evlilik birliğine karşı çıkmak
 anlamını taşır.
	Bu durumda terk ortak hayatın haklı bir sebep olmaksızın istenmemesi
 nedeni ile ayrı yaşama halidir.
	Medeni Kanunun 132. maddesinde açıklanan terk, özel ve mutlak bir
 boşanma nedenidir. Çünkü terkin yasal koşullarının gerçekleşmesi halinde
 evlilik birliği üzerindeki etkilerine bakılmadan boşanmaya karar
 verilecektir.
	Terk nedeni ile boşanmaya karar verilebilmesi için, eşler arasındaki
 ortak hayatın sona ermiş bulunması, ayrılığın evlilik ödevlerini yerine
 getirmeme amacına yönelik bulunması, ayrı yaşamanın haklı ve hukuka uygun bir
 nedene dayanmaması ve terkin belli bir süre devam etmesi gerekmektedir.
	Olayımızda sayın çoğunluk ile anlaşamadığımız husus davalı kadının
 ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı dolayısı ile ihtar kararı tebliğinin sonuç
 doğurup doğurmayacağı hususunda olup öncelikle bu yönün açıklanması
 gerekmektedir.
	Burada önemli olan husus terkte haklılık veya haksızlık ile boşanma
 davası öncesinde yapılan davete uymamakta haklılık veya haksızlığın birbirine
 karıştırılmamasıdır. Terkte haksızlık bir dava şartıdır. Terke dayalı bir
 boşanma davasının asli unsurlarından biridir.
	Terkin haklı ve hukuka uygun bulunması halinde haklılık ve hukuka
 uygunluk ortadan kaldırılmadıkça terkedilen eşin ihtarda bulunması olanağı
 yoktur.
	Söz konusu haklılık ve hukuka uygunluk ise ya, yasada doğan yada terk
 eden eşe bir mahkeme kararı ile tanınmış bulunur.
	O halde terkin haklılığı yasadan kaynaklanmış veya bir mahkeme hükmüne
 dayanmış ise ihtar geçersiz olur.
	Terkin varlığı ve terke dayalı boşanma davası açılabilmesi için mecvut
 olması gereken "haksızlık unsuru"nun oluşmadığı hususlar yasada
 gösterilmiştir. Bunların varlığı halinde terk haklı ve hukuka uygundur.
 Bunlar da sırası ile;
	Eşler arasında boşanma yada ayrılık davası açılmış olması, (MK. 162/2)
	Evliliğin feshi için dava açılmış bulunması, (MK. 128)
	Mahkemece ayrılığa karar verilmesi, (MK. 139)
	Terkeden eşin ayrı bir mesken edinmesine mahkemece karar verilmesi,
 (MK.162/1)
	Terk eden eşe ortak konuta dönmesi için bir aylık süre tanınması (MK.
 132/2) halleridir.
	Bu hallerin varlığı halinde Medeni Kanunun 132. maddesine dayanılarak
 gönderilen ihtar geçersiz olup ihtara dayanılarak boşanmaya karar verilemez.
 Yukarıda açıklanan hususlardan ayrı konut edinme ile Medeni Kanunun 162/3.
 maddesinde yer alan nafakaya hak kazanılması için öngörülen "ayrı yaşama"yı
 birbirinden ayırtetmek gereklidir.
	Kocanın görevlerini yerine getirmemesi halinde kanunda yazılı
 tedbirlerin alınmasını ve nafaka belirlenmesini isteyen kadın ortak hayatı
 tatil edemez. Ortak hayatın tatil edilebilmesi ve terke dayalı bir boşanma
 davasının engellenebilmesi için ayrı konut edinme kararına gerek vardır.
 Nafaka isteminin yasal dayanağı olan Medeni Kanunun 162/3. maddesinde ayrı
 yaşamak keyfiyetinin haklı olmasının öngörülmüş bulunması bir önceki fıkrada
 (MK. 162/2) açıklanan nitelikte bir ayrı yaşamayı değil, bir fiili durumu,
 nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırıcı nitelikte yaşamanın yokluğunu
 belirlemektedir.
	Nitekim nafaka kararlarında ayrı yaşamaktan söz edilmesi de nafaka hak
 edildiğini açıklayan bir gerekçeden ibaret olup kadın yararına nafaka
 verilmesine ilişkin kararlar terke dayalı boşanma davası açılmasına her hangi
 bir engel oluşturmaz. Bu bakımdan yararına nafaka takdir edilen eş ancak
 diğer eşin ortak konuta daveti (İhtarı) anına kadar birlik dışında kalmakta
 haklı olur.
	Aksi düşünce kocadan bir defa nafaka alma hakkını elde eden kadının
 ömür boyu ayrı yaşama hakkını elde etmiş olurki bu durum Medeni Kanunun
 162/1. maddesine aykırı olacağı gibi, hemde aile düzeninin eşlerden birinin
 iradesi ile işlemez hale gelmesine yol açar.
	Olayımızda nafaka davasının dava tarihi ile ihtar kararının tebliğ
 tarihleri arasındaki yakınlık sonucu değiştirmez.
	Nitekim Dairemizin 12.10.1972 gün 5896/5717 sayılı kararında da bu
 görüş benimsenmiştir. Mahkemece verilen karar doğru olup onanması gerekir.
 Değerli çoğunluğun bozma kararına açıklanan gerekçe ile katılınmamıştır.

	 	Üye
	     Ferman Kıbrıscıklı
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini