 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
4. Ceza Dairesi BOZMA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No :1996/1676
Karar No :1996/6424
Tebliğname No:4/64790
Kutsal değerlere hakaret suçundan sanıklar İlhan Arsel ile Hikmet
Ersavaş'ın yapılan yargılamaları sonunda beraatlerine ilişkin İSTANBUL Asliye
2. Ceza Mahkemesinden verilen 1993/308 Esas, 1995/361 Karar sayılı ve
25.5.1995 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi O yer C.Savcısı
tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay
C.Başsavcılığının 4.3.1996 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 11.3.1996
tarihinde daireye gönderilen dava dosyası başvurunun nitelik ve kapsamına
göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler
ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde
görülmemiştir.
Ancak;
1-CYY.nın 236. maddesine aykırı olarak sanığın sorgusu yapılıp
savunması saptanmadan hüküm kurulması,
2- T.Ceza Yasasının 175. maddesiyle korunan hukuki yarar; Allah, din,
peygamber, kutsal kitaplar, mezhepler.... değil, kişilerin bu kavramlara
yönelik dini hisleridir. Kuşkusuz kişi, bu kavramlarla ilgili düşüncelerini
açıklayabilir, eleştirebilir. Ancak, bunu yaparken gözönünde tutulması
gereken husus, başka kişi veya kişilerin dini duygularının incitilmemesidir.
Zira, kimsenin başkasının kutsal saydığı kavramlara ilişkin saygı duygusunu
incitmeye hakkı olamaz.
Bu bağlamda yapılacak iş, dava konusu kitabın, kişilerin dini
hislerini rencide kastı ile yazılıp yazılmadığının araştırılıp tartışılması
ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesidir. Hiç kuşku yok ki
bu görev, öncelikle hakime aittir. Ancak, hakim bu görevi yerine getirirken,
konunun uzmanı bilirkişilerin düşüncelerinden de yararlanabilir. Bu yola
başvurulurken, konunun özelliğinden kaynaklanan nedenlerle bilirkişilerde de
bazı özellikler aranmalıdır. Örneğin, bilirkişi kurulu: Birisi Hukuk
Fakültesi Ceza Hukuku Profesörlerinden, diğeri İlahiyat Fakültesi veya
Diyanet İşleri Başkanlığı dinler tarihi Profesör veya uzmanından, sonuncusu
da psikoloji bilim dalı üyesi bir Profesör ve Uzmanından oluşturulmalıdır.
Bu gerekler yerine getirilmeden eksik soruşturma ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı ve C.Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki
düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi
aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm
mahkemesine gönderilmesine, 10.7.1996 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
11.7.1996
Sami Selçuk Muharrem Dinç Erol Çetin Birol Kızıltan Fadıl İnan
Başkan Üye Üye Üye Üye
K. K.
KARŞIOY: T.Ceza Yasasının 175. maddesinin 3. fıkrasının ilk tümcesinde
korunan değer; ancak Allah'a, peygambere, kutsal kitap ya da mezheplere
sövüldüğünde ihlal edilmiş ve suç işlenmiş olur. Aynı fıkranın 2. tümcesinde
ise, kişilere yönelik seçenekli davranışlarda, sövmenin berisinde kalan
kınama ya da alay bile suç sayılmıştır.
Yerel Mahkemenin gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, sanık yazar;
kendine göre, yapıtında kaynaklarını da göstererek, İslam dini yorumunun ve
uygulamasının çağdaş değerlerle çatışan noktalarını sergilemekte ve
eleştirmekte; Tanrı korkusuna değil, Tanrı sevgisine yaslanan insancı bir din
anlayışından yana olmayanlara karşı çıkmaktadır. Yapıt, bilimsel bir yöntemle
kaleme alınmıştır. Eğer bu savlar yanlışsa, yalnızca bilimsel düzeyde
yargılanıp çürütülebilirler. Bilimsellik iddiasıyla ortaya çıkan bir yapıt,
bilimsel merak ve metodik kuşkuyla irdelenmeye ve çürütülmeye her zaman açık
uçludur. Sav, karşıt sav ve bileşim, kısaca bilimsel diyalektik ve ilerleme
ancak bu koşullarda gerçekleşebilir. Tersi durumda toplumun dinamikleri
dumura uğratılmış ve ilerleme durdurulmuş olur. O yüzden, bir bilimsel
araştırmayı yargılayacak kişi ve makamlar; yargıçlar ve mahkemeler değil,
yalnızca bilim adamlarıdır. Sanığın etkinliği ve çalışması, esasen İslam
dininin birinci kaynağı olan ve görüşlerde çoğulculuğu öngören Kur'an'ın:
"Her birinize yol/yöntem gösterdik (...). Herkesin (her ümmetin) yöneldiği
bir yolu/kıblesi/ideolojisi vardır. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle
yarışın." buyruklarına uygun düşmektedir (el-Bakara, 148; el-Maide,48).
Sanık yapıtında Allah'a, peygambere, kitaplara, dinlere, mezheplere
sövmemiş; eleştiri boyutları içinde kalmıştır. Hakkında açılan dava bu
eylemlerle ilgilidir. İnanan kişilerle alay ya da onları kınama söz konusu
değildir. Bu durum karşısında:
1)Eylemleri suç oluşturmadığından, sanığın savunmasını almaya (C.Y.Y.
md. 253/6);
2)Yargıç kitabı okumuş ve ayrıca bilirkişilerden de görüş almış
olduğundan yeniden bilirkişiye başvurmaya;
Gerek yoktur inancıyla kararın onanması görüşündeyiz.
Sami Selçuk Erol Çetin
Başkan Üye
K. K.
|