 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı :
Esas Karar
96/14-569 96/734
Y A R G I T A Y İ L A M I
6.11.1996
Özet:Miras payının mirasçı olmayan üçüncü kişilere devrine dair
sözleşme tapulu gayri menkullere ait ise gayri menkul iktisabına resmi
şekilde yapılmalıdır.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan
yargılama sonuda Kumlu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair
verilen 1.3.1995 gün ve 1994/30- 1995/10 sayılı kararın incelenmesi davalı ve
dahili davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk
Dairesinin 21.9.1995 gün ve 1995/4620-6276 sayılı ilamı ile (...Tapulu
taşınmazlarda mülkiyetin nakline ilişkin akitlerin resmi şekilde yapılmadıkca
muteber olmayacağı Medeni Kanunun 634. Borçlar Kanununun 213. ve Noter
Kanununun 89. maddesinde öngörülmüştür. Aktin resmi şekilde yapılmadıkça
tescil istenemeyeceği bu maddelerin açık hükmü gereğidir. Davacı davasında
16.10.1992 tarihli adi senede dayanmıştır. Yukarıda açıklandığı şekilde böyle
bir senede dayanarak tescil olanağı bulunmadığından davanın reddine karar
verilmek gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmediğinden hükmün
bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri
çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı ve dahili davalı vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosydaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü.
Dava Medeni Kanunun 612. maddesinde düzenlenen miras payının devri
sözleşmesinden kaynaklanan iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık tapulu taşınmazdaki
miras payının mirasçı dışında bir üçünçü kişiye devrinin geçerli olması için
resmi şekilde yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere miras hakkında miras payının devri sözleşmeleri
incelikle mirasın açılmasından sonra miras hissesinin devri ve mirasın
açılmasından önce miras hissesinin devri başlıkları altında ikiye ayrılarak
incelenir. Dava konusu olayda miras payının devri mirasın açılmasından
sonradır. Bu hususu yukarıda da değinildiği üzere Medeni Kanunun 612. maddesi
düzenlemiştir. Anılan maddeye göre bir mirasçı açılmış bir terekedeki miras
payını kendisiyle birlikte mirasçı olan bir diğer mirasçıya veya miras
bırakanın çocuklarının içtima ettiği hayatta kalan eşe yahut da ücüncü bir
şahsa temlik edebilir. Medeni Kanunun 612. maddesinin birinci cümlesi
mirasçıların birbirleri arasında yapacakları devir sözleşmesinin yazılı
olması gerektiğini açıkça hükme bağlamıştır ki, burada kastedilen şeklin de
alalade yazılı şekilde adi yazılı şekilde olduğu hususunda öğreti ve
uygulamada söz birliği mevcuttur.
Miras payının aynı miras bırakanın mirasçısı olmayan üçüncü bir kişiye
devrine ilişkin sözleşmenin ne şekilde yapılması gerektiği konusunda ise 612.
maddede bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle de miras payının devrine
ilişkin sözleşmenin konusunun tapulu bir taşınmaz olması halinde bu
sözleşmenin şeklinin ne olması gerekeceği bir sorun olarak ortaya
çıkmaktadır.
İste Medeni Kanunun 612. maddesinin ikinci ve üçüncü cümlelerinin
miras payının mirasçı olmayan üçüncü kişiye devrine imkan tanımakla birlikte
bunun şekli hakkında açık bir hüküm içermemesi karşısında özellikle devir
sözleşmesinin terekedeki tapulu bir taşınmaza ilişkin olması durumunda
kanunun taşınmaz mülkiyetinin devir ve temlikini düzenleyen genel kurallar
çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Çünkü taşıdığı hususiyet icabı Medeni
kanunun 634 tapu kanununun 26 borçlar kanunun 213 ve noterlik kanununun 89.
maddelerinde taşınmaz mülkiyetini nakleden sözleşmelerin resmi şekilde
yapılması şart koşulmuştur. Bir başka anlatımla üçüncü kişilere devre ilişkin
sözleşme terekedeki tapulu bir taşınmaza ait ise resmi şekilde
düzenlenmelidir. Zira Medeni Kanunun 612. maddesinin birinci cümlesinin
mirasçılar arasında miras payının devrini kolaylaştırmak için koyduğu
istimanın üçüncü kişilere yapılan devir için de geçerli olmasını gerektiren
bir durumdan söz edilemez. (Prof. Dr. Ali Naim İnan- Prof. Dr. Şeref Ertaş,
Miras 3. Bası Ankara 1995 Sh. 502)
O halde tapulu bir taşınmazda miras payının devrine ilişkin sözleşme
ancak resmi şekilde yapılması halinde geçerlidir.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma
ilamına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya
aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı ve dahili davalı vekillerinin temyiz itirazlarının
kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda
gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 6.11.1996 gününde
oyçokluğuyla ile karar verildi.
B.B.Vekili 10.H.D.Baş. 8.H.D.Baş. 17.H.D.Baş.
İ.T.Pamir İ.T.Ozanoğlu M.ıldız H.N.Karadoğan
|