 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
6.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
96/1287 96/1515
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası
yazılı Şufa davasına dair karar davacılardan Havva Baş tarafından süresi
içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme
davanın reddine karar vermiş, hüküm davacılardan Havva Baş vekili tarafından
temyiz edilmiştir.
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim
edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendi
tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, o
yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem
nedeniyle şufa hakkını kullanması M.K.'nun 2. maddesinde yer alan objektif
iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye
görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu
hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin
kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz
konusu değildir.
Olayımızda davanın süresinde açılmadığı gibi şufalı payın ilişkin
bulunduğu taşınmazın davacılara kat karşılığı inşaat yapmak üzere verildiği,
bu sözleşmeye göre inşaat yapılıp bitirildiği pay karşılığı bağımsız bölüm
satın alındığı savunulmuştur. Bu savunmaya karşılık davacı vekili fiili bir
taksim bulunmadığını beyan etmekle yetinmiştir. Mahkeme, davalının bu
savunmasına karşı davacı taraf karşı çıkmadığından, davayı süresinde kabul
ederek bağımsız bölüme bağlı olarak arsa payı alındığı anlaşıldığından davayı
reddetmiştir.
Davalı hükmün bu gerekçesini temyiz etmeye hakkı olduğu halde
etmediğinden davanın iddia edildiği gibi öğrenmeye nazaran bir aylık hak
düşürücü süre içerisinde açıldığı hususu kesinleşmiştir. Bütün sorun şufalı
payın ilişkin bulunduğu taşınmazın eylemli olarak taksim edilip her bir
paydaşın kendisine isabet eden bölümü kullanıp kullanmadığı hususunun
tesbitinde toplanmaktadır. Mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma
yapılmadan taksimin varlığının kabul edilmesi doğru değildir. Öncelikle
savunma doğrultusunda gerekli inceleme yapılıp varılacak sonuca göre karar
verilmesi gerekirken noksan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı
olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, İstek halinde peşin alınan
temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.2.1996 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ö.N.Doğan S.Tamur M.Elçin S.Tükenmez Ş.K.Erol
|