 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI:
1995
ESAS KARAR
9375 9860
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29.3.1995
NOSU : 264-138
DAVACI : Yüksel ve Nalan Tekin
DAVALI : Bimaş A.Ş.vekili avukat Şule Tetik
Taraflar arasındaki teminat senedinin iptali davasının yapılan
yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne
yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar davalı A.Ş. ile 8.9.1993 günlü düzenledikleri protokole göre
münhasıran davalı Şirketin ürünlerini pazarlayıp satmayı tahahhüt
ettiklerinin edimlerinin ifasını sağlamak amacıyla davalının kendilerinden
teminat senedi aldığını protokol gereği verilen depozitoların tümünü 6.1.1994
tarihinde davalının götürdüğünü daha sonra da tek taraflı sözleşmeyi iptal
ettiğini öne sürerek sözleşmeye aykırı davranışlarla sözleşmenin fesih
edilmesi nedeni ile 15.000.000 Tl.lık teminat senedinin iptaline karar
verilmesini istemişlerdir.
Davalı, esasen protokole aykırı davrananların iş yerini kapatan
davacılar olduğunu sözleşmenin 8. maddesince ceza koşulu ve verilen hibe
malların teminatı olarak alınan boş senedin anlaşmaya uygun doldurularak
icraya koymak zorunda kalındığını savunmuş davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin "tek satıcılık akti"
olduğu ne varki davacılardan Yüksel Tekin sözleşmenin düzenlendiği tarihte
657 sayılı yasaya tabi Devlet Memuru olduğu için ticaret yapmasının mümkün
olmadığını böylece sözleşme tarihinden önce ifa imkansız olduğundan
sözleşmenin geçersiz bulunduğu geçersiz sözleşmeye dayanılmak cezai şart
istenemeyeceği ancak tarafların aldıklarını iade etmekle yükümlü oldukları
diğer davacının ise sözleşmede ve senetde imzası bulunmadığı kabul edilmiş
dava konusu senetden dolayı davacıların borçlu olmadıklarının tesbitine ve
senedin iptaline karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılardan Yüksel Tekin'in sözleşmenin kurulması zamanında Devlet
Memuru olduğu ve 657 sayılı yasanın yasaklayıcı hükümlerince ticaret veya
esnaf sayılmasını gerektirecek bir iş ve faaliyette bulunamayacağı
belirgindir. Nitekim mahkemede bu yasak olgudan hareket etmiş sözleşmenin
kurulmasından önce var olan objektif imkansızlık nedeni ile sözleşmenin
geçersizliğini, benimseyerek sonuca kavuşmuştur.
Bir davada dayanılan maddi olguların hukuki netilendirmesini yapmak
uygulanacak yasa maddelerinı bulmak ve uygulamak doğrudan hakimin görevidir.
(HUMK. md. 76)
Hemen belirtelimki taraflar arasındaki 8.9.1993 sözleşme içeriğinden
özellikle 8. maddesinden senedin davalıya teminat olarak verildiği açıktır.
Kaldıki bu yön uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlığın çözümü somut olayın
özelliği ve gelişimi de göz önünde tutularak akdin ifasının imkansız hale
gelmesinde davacılara atfı gereken akdi bir sorumluluk tayin edillip
edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece az yukarda açıklandığı şekilde sözleşme geçersiz kabul
edilmiş, ne varki sözleşme geçersiz olsa da (BK. md. 20/1) davacıların
sözleşme öncesi sorumluluklarını gerektirir bir kusurları bulunup bulunmadığı
üzerinde durulup düşünülmemiştir.
Oysa sav savunma, toplanan delil ve belgelerin ışığında bir
değerlendirme yapıldığında olaya "akit görüşmelerinden doğan sorumluluk"
(CULPA İN CONTRAHENDO) kurallarıyla bakılması gerektiğinde kuşku ve
duraksamaya yer olmamalıdır. Gerçekte de; akit bir süreçtir. Bir anda kurulup
meydana gelen hukuki bir işlem değildir. Akit kurulmadan önce taraflar aktin
muhtevası, şartları içerdiği hak ve yükümlülükler üzerinde görüşmeler
yaparlar; bu görüşmeler kısa veya uzun sürebilir. Görüşmelerin başlamasıyle
görüşmeciler arasında hukuki bir ilişki kurulur. Bu ilişki akit benzeri bir
güven ilişkisidir. Güven ilişkisi MK. md. 2/1'de düzenlenmiş bulunan
dürüstlük kuralına dayanır. Buna göre görüşmeler esnasında görüşmecilerin
akdin muhtevası ve şartları hakkında birbirlerini aydınlatması dürüstlük
kuralına uygun davranması, birbirlerinin kişilik ve malvarlığı değerlerine
zarar vermemek için gerekli özeni göstermesi, koruma yükümlülüklerine uyması
gerekir. Görüşmeciler bu yükümlülüklere kusurlu olarak aykırı davranıp
görüşmelerin başlamasıyla aralarında kurulmuş bulunan güven ilişkisini ihlal
ettikleri takdirde bundan doğan zarardan sorumludurlar (Bk. Prof. Dr. Fikret
Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler cilt lll Ankara 1990 Sh. 306 vd.). Yanlar
arasında sözleşmenin kurulması sırasında belirlenen maddi olgular açıklanan
hukuk kuralları ışığında değerlendirildiğinde davacı Yüksel Tekin'in öğretmen
olduğunu o nedenle ticaretle iştigal edemeyeceğini davalıya bildirmemekle
dürüstlük kuralına uygun davranmadığının kabulü kaçınılmaz olmaktadır. O
nedenle sözleşme görüşmelerinin başlamasıyla vucut bulan güven ilişkisini
anılan davacı ihlal ettiğinden bundan doğan zarardan da sorumlu olduğunun
kabulünde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
Hal böyle olunca davalının kural olarak sorumluluğu kabul edilmeli, ne
varki teminat senedinin 15.000.000 TL. doldurulmasının davalının gerçek
zararını kapsayıp kapsamadığı tarafların delil ve karşı delilleri toplanarak
değerlendirilmeli hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.
Mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde
hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davalı yararına
BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.11.1995 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.S.Atalay M.Yüksel A.E.Baççıoğlu S.Özyörük
|