 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
Esas Karar
95/925 95/1772
14.2.1995
Özet:Boşanmanın ferine ilişkin sözleşmeler hakimin onayı olmadan sonuç
doğurmaz. Sözleşmenin hakimin onayına ulaştığı kararın hüküm bölümünde
gösterilmesi ile belgelenir. Hükümde bu yönler tereddüt yaratmayacak biçimde
açıkça gösterilmelidir.
Boşanma gerçekleştikten sonra boşanma davasına bakan mahkeme ve de
başka bir mahkeme sözleşmeyi onaylayamaz.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Davacı vekili 8.8.1994 tarihli dilekçesi ile, davacı ile davalının
boşandıklarını, boşanma davası sonrasında boşanmanın feri hükümleri ile
ilgili sözleşme yaptıklarını, taraflarca imzalanan protokolün boşanma
davasının 7.9.1989 tarihli duruşmasında mahkemeye verildiğini, boşanmadan
sonra davalının protokolün bazı maddelerine uyduğunu, fakat daha sonra
müşterek çocuk Burcu'nun okul giderleri ile ilgili 5. maddenin davacının
arabasının giderleri ile ilgili 1. maddeye uymadığını belirterek sözleşme
gereği hasıl olan 2.375.091.- Tl'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini
istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın hukuki dayanağı olan Medeni Kanunun 150/5. maddesi "boşanma
veya ayrılığın feri hükümlerine dair iki taraf arasında aktedilen mukavelat
hakimin tastikine iktiran etmedikçe muteber olmaz" hükmünü koymuştur. Bu
hükme göre hakimin iradesinin varlığı sözleşmenin geçerlilik şartıdır. Şu
yönü belirtmek gerekir ki, eşler arasında Medeni Kanunun 150/5. maddesine
göre yapılacak sözleşme Medeni Kanunun 143- 148. maddelerinde düzenlenen
hususlarla sınırlıdır. Hükmün esas amacı boşanma davasının getirdiği baskılar
nedeniyle bunalmış tarafı korumak ezilmeyi önlemek, haksız çıkar
sağlamalarını engellemek içindir. Bunun içindir ki hakimin sözleşmelerin
tamamını veya bir kısmını ret etme yetkisi vardır. Burada gözden
kaçırılmaması gereken cihet, hakimin onayını gerektiren sözleşmeler boşanma
davasının yargılamasının yapıldığı sırada aktedilenlerdir.
Niteliği itibariyle bu tür sözleşmeler başkaca bir şekil şartına da
bağlı değillerdir. Yazılı olarak mahkemeye verilebilecekleri gibi, tutanağa
geçirtilmeleri de mümkündür. Ancak taraflarca mahkemeye yazılı olarak
verilmeleri yada duruşma tutanağına geçirtilmeleri aktin oluşması için
yeterli değildir. Bunun boşanma kararının hüküm kısmında gösterilmesi, başka
bir anlatımla infaz olanağını sağlıyacak mahkeme hükmü haline gelmesi
gerekir. Böylece hakimin tasvibine iktiran ettiği belgelenmiş olur. Bu
nedenle ki, taraflarca sözleşme mahkemeye verilmiş olmasına rağmen, hakimin
bu konuyu incelememesi olumlu olumsuz bir karar vermemesi halinde sözleşme
hukuki sonuç doğurmaz.
Boşanma gerçekleştikten sonra ne boşanma davasından el çekmiş olan
mahkemeden, ne de başka bir mahkemeden bu sözleşmenin onaylanması istenemez
(Yargıtay 2. hukuk dairesi 9.6.1987, 4148-5967 sayılı kararı).
Tarafların boşanmalarını sağlayan İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin
1989/493 ve 1989/728 sayılı kararının incelenmesinde, gerekçe bölümünde
sözleşme şartları yazılmış ise de kararın hüküm bölümünde sözleşme ile ilgili
bir madde yoktur. Daha açık bir ifade ile sözleşme hakkında hüküm
kurulmamıştır. Hatta kararın tümünde hakimin sözleşmeyi onayladığına dair
hiçbir açıklamada bulunmamaktadır.
Yukarıdaki anlatımlarla ortaya konulduğu üzere, taraflar arasında
hukuki sonuç sağlıyan bir sözleşme olmadığı halde, davanın kabulüne karar
verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA,
temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
14.2.1995
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Ş.D.Kabukçuoğlu Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İhsan Özuğur
|