 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Esas Karar
1995/905 1995/1093
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Ankara 6. İş. Mahkemesi
Tarihi : 23.12.1994
No : 579-1250
Davacılar : 1-Sultan Yıldırım vs. vekili Av.İhsan Yeşilyurt
Davalılar : 1-Met-Ok İnşaat Tic.San. A.Ş. vs. vekili Av.Mehmet Avni
Kirişçioğlu
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu maddi ve manevi tazminatın
ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle
gerçekleşen 65.000.000. liranın davalıdan alınarak davacılara verilmesine
ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar vekilince
istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin
duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.3.1995 Salı günü tayin
edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacılar vekili
Avukat İhsan Yeşilyurt geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya
başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra
duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü ve
aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
1- Dava, işkazası sonucu işçinin ölümü nedeniyle haksahiplerinin,
uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Kusurun aidiyeti ve
oranı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi
noktasında toplanmaktadır. Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata
doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı,
işgörmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları
pay oranları, eşin evlenme olasılığı, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan
peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer
vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte
yandan tazminat miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak
aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise
söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek
bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve
artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise;
yıllık olarak 10 arttırılıp 10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar
(aktif) dönemde, 60 yaşından sonra da bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde
elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı
ayrı hesaplanacağı Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Kuşkusuz, açıklanan zarar ve tazimatın hesaplanması yönteminde,
işçinin yaşlılık aylığı alması veya işçinin yaşı ve işçide oluşan meslekte
kazanma gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak
kazanması üstün olasılık içinde bulunması durumunda zarar hesabınca pasif
dönemde elde edeceği kazançların dahil edilmeyeceği, haksahibi eşin destek
süresinin işçinin bakiye ömrü ile sınırlı olacağı, kız çocukları yönünden
köyde oturmaları halinde 18 yaşına, kentte oturmaları durumunda 22 yaşına
kadar destek görecekleri, kaçınılmazlık, kusursuzluk veya kusurun ağırlığı
gibi nedenlerden ötürü Borçlar Kanununun 43. 44. maddeleri gereğince zarardan
indirim yapılacağı ve en son olarak da, aktif ve pasif dönemde, elde edilen
kazançlar toplamından, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından bildirilen peşin
sermaye değerinin indirileceği, böylece belirlenen tazminata olay tarihinden
itibaren yasal faiz yürütüleceği gibi, hususların gözönünde tutulacağı
hukuksal gerçeği de ortadadır.
Hal böyle olunca, hükme dayanak alınan hesap raporunun yukarıda
açıklanan ilkeleri içermediği giderek Yargıtay denetim ve izlemesine
elverişli nitelikte olmadığı açık - seçiktir.
2- Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem
ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım
gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadi Birleştirme
Kararının içeriğine ve öngörüldüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme
biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre hükmedilen eş
için 20, çocukları için 15 er milyon manevi tazminatın (az) olduğuda
ortadadır.
3- Avukatlık ücret tarifesinin 11. maddesinin 2. fıkrasına göre,
davanın bir kısmının reddinde, karşı taraf yararına tarifenin üçüncü kısmına
göre hükmedilerek ücret davacı için takdir olunan ücreti geçemez, oysa
davacılar aleyhine hükmedilen miktarın davacılar yararına hükmedilen
Avukatlık ücretini geçtiği de açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı
Avukatı yararına takdir edilen 750.000. TL. duruşma Avukatlık parasının karşı
tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara
iadesine, 28.3.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Orhan Yalçınkaya U.Araslı A.Güneren M.S.Özgenç O.Can
|