 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
S A Y I
Esas Karar Tebliğname
1995/9-345 1996/11 9/4485
Y A R G I T A Y K A R A R I
Bozma kararı veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : Bolu Asliye Ceza
Günü : 23.12.1994
Sayısı : 830 - 1065
Davacı : K.H.
Davaya katılan : Abdullah Yavuzarslan
Vekili Av. Sema Şenyaşar
Sanık : Meral Sevinç (Durası)
Vekili Av. İlhami Candemir
Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan sanık Meral Sevinç'in
eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK.nun 491/3, 80, 522,
647 Sayılı Yasanın 4/1. maddeleri gereğince sonuç olarak 700.000 lira ağır
para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bolu Asliye Ceza Mahkemesince
19.11.1993 gün ve 268/827 sayı ile verilen karar, müdahil vekilinin temyizi
üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.10.1994 gün ve
5484/6378 sayı ile;
"Müdahilin iş yerinde tezgahtar olarak çalışan ve gözetimine tevdi
olunan eşyayı belirli aralıklarla mal edindiği anlaşılan sanığın bu suretle
gerçekleşen eyleminin TCK.nun 510. maddesinde yazılı hizmet nedeniyle görevi
kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya
düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden, bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 23.12.1994 gün ve 830/1065 sayı ile;
"TCK.nun 510. maddesinde yazılı suçun oluşması için mal ya da şeyin
faile meslek-sanat, ticaret, hizmet nedeniyle emanet olarak tevdi olunması,
teminat olarak teslim edilmesi gerekir. Eşyanın teslim edildiği kişi
maddedeki sıfatları haiz olmalı ve teslim bu sıfatından dolayı yapılmalıdır.
Ceza Genel Kurulunun içtihadı da bu hizmet ilişkisinin daimi olması gerektiği
doğrultusundadır.
TCK.nun 491/3. maddesindeki suçun oluşabilmesi için, mağdur ile sanık
arasında hizmet veya iş ilişkisinden doğan güvenin kötüye kullanılması söz
konusudur. Hizmet ve iş ilişkisinin tarafların istek ve iradeleri ile
kurulması gerekir. Herhangi bir sözleşme veya işin ücretli ya da ücretsiz
olması, geçici veya uzun süreli olması koşulları aranmaz.
Somut olayda sanık, müdahilin dükkanına işçi olarak girmiştir. Kendisi
deneme süresi içinde olduğundan sigortası dahi yapılmamıştır. Herhangi bir
mal kendisine tevdi olunmamıştır. Benzer olaylarda TCK.nun 491/3. maddesinin
uygulanması gerekeceği doğrultusunda 6. Ceza Dairesinin muhtelif tarihli
içtihatları mevcuttur" biçimindeki açıklamalarla, direnmeye karar vermiştir.
Bu kararın da Yargıtayca incelenmesi süresinde müdahil vekilince
istenmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma isteyen 21.11.1995
günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık
bulunmayıp, uyuşmazlığın konusu suçun niteliğine ilişkindir.
T.C.K.nun ikinci kitabının "mal aleyhine cürümler" başlıklı onuncu
babının dördüncü faslında 508 ve 509. maddelerle emniyeti suistimal (güveni
kötüye kullanmak) suçunun değişik şekilleri düzenlenmişken, bunları takibeden
510. maddesinde suçun ağırlaştırılmış halleri yer almaktadır. Nitekim madde
bakıldığında; "Geçen iki maddede yazılı cürümler meslek ve sanat veya ticaret
veya hizmet sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla veyahut idare etmek için
kendisine tevdi olunan veya teminat olarak kendisine teslim edilen şeyler
üzerinde yapılırsa fail hakkında bir seneden beş seneye kadar hapis cezası
tertip olunur ve şikayetname itasına hacet kalmaksızın takibat yapılır"
denildiği görülmektedir.
Maddede "....hizmet sebebiyle.... kendisine tevdi olunan veya teminat
olarak kendisine teslim edilen şeyler üzerinde yapılırsa...." şeklinde ifade
edilen hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunun oluşabilmesi için, hizmeti
yapanla yaptıran arasında Borçlar Kanununun 313. maddesinde tanımlanan bir
hizmet ilişkisi olmalı ve suça konu eşya (mal) sanığa sürekli olarak ve tüm
sorumluluğu ona ait olmak koşulu ile teslim edilmelidir.
Bir kısım hırsızlık suçlarını müeyyide altına alan T.C.K.nun 491.
maddesi de taşınır ve taşınmaz malların az veya çok kolaylıkla çalınması
hallerinde cezayı artırıcı hükümler içermektedir. Maddenin 2. fıkrasının 3.
bendindeki "Hırsızla malı çalınan arasında hizmet veya bir iş yapmak...
neticesi olarak siyanetine terk ve tevdi olunmuş eşya hakkında işlenirse"
şeklindeki düzenleme, 491. maddedeki hırsızlık suçunun mevsuf (nitelikli)
hallerinden biridir. Bu suç;
1- Hırsızla malı çalınan arasında hizmet veya bir iş yapmak neticesi
olarak,
2- Failin siyanetine terk ve tevdi edilen eşya üzerinde, işlenmesiyle
oluşur.
Yasa koyucu böylece, suç mağdurunun maddede sayılan haller nedeniyle
suç işleyene karşı duyduğu güvenin kötüye kullanılmış olmasını basit
hırsızlıktan farklı mütalaa etmiştir. Bu durumda hırsızlığın kolaylaştırılmış
olması, cezanın ağırlaşması için makul bir gerekçe teşkil etmektedir.
Siyanete terk ve tevdi sözcükleriyle anlatılmak istenen anılan bentle
açıklanan çeşitli ilişkilerin doğurduğu güvenle malın, bir bakıma failin
koruyuculuğu ve eli altında orta yere bırakılmasından ibarettir. Siyanete
terk ve tevdi, çalınan malın özel surette teslimi anlamında düşünülemez.
Zira, bu takdirde eylemin T.C.K.nun 510. maddesinde tarifi yapılan hizmet
nedeniyle emniyeti suistimal suçunu oluşturacağı kuşkusuzdur.
Bu kısa açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; katılanın
iddiası, sanığın kaçamaklı anlatımı ve tanık beyanlarına uygun düşen
mahkemenin kabulüne göre; katılanın konfeksiyon dükkanında 1 aydan beri
tezgahtar olarak çalışan sanığın, bazı giysileri çalarak evine götürdüğü,
müşteki tarafından durumun farkedilmesi üzerine durumun polise bildirildiği
ve polis tarafından yapılan aramada, dükkanın giyinme dolabında sanık
tarafından, işten eve dönerken almak üzere poşet içine konmuş eşyalar ile
evinde de suça konu eşyaların bir kısmının ele geçtiği anlaşılmıştır.
Sanık, müştekinin tuhafiye mağazasında tezgahtar olarak çalışmakta, bu
itibarla suça konu mallar tüm sorumluluğu sanığa ait olmak üzere ona tam
teslim edilmemiş ve dolayısıyla ne zilyedliği ne yardımcı zilyedliği sanığa
geçmiş değildir. Saptanan bu şekliyle sanığın eylemi; TCK.nun 491. maddesi 2.
fıkrasının 3. bendinde belirtilen mevsuf hırsızlık suçunu oluşturduğundan
Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri, sanığın eyleminin
T.C.K.nun 510. maddesine uyan "hizmet nedeniyle emniyeti suistimal" suçunu
oluşturduğu gerekçesiyle, karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme
aykırı olarak ONANMASINA, 6.2.1996 gününde yapılan ikinci müzakerede
oyçokluğu ile karar verildi.
Birinci Başkanvekili 1.C.D.Bşk. 4.C.D.Bşk. 2.C.D.Bşk.
Mehmet UYGUN T.GÜVEN S.SELÇUK M.ONAN
3.C.D.Bşk. 11.C.D.Bşk. 5.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk.
S.N.DEDA S.KANADOĞLU N.BENLİ D.TAVİL
Bozma
M.M.DİNÇ C.GENÇKAYA R.SÖNMEZ N.TANKUT
K.BAŞAL E.ÖCAL A.SAYSEL E.GÜYER
İ.KILINÇ T.METEOĞLU Y.KALAY C.ÖZER
N.OK Y.TURAN O.KÖSEBALABAN S.ERKAN
Bozma Bozma
N.BARAN
|