 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi
E. 1995/8098
K. 1995/12620
T. 31.10.1995
* GENEL SUDAN YARARLANMA
* ORTAK KULLANIM BİÇİMİNİN
BELİRLENMESİ
ÖZET : Genel suyu, her iki köyün ötedenberi ortaklaşa kullandıkları
belirlendiğine göre, ortak kullanma biçimininde saptanması gerekir.
Kalıcı bir kullanım şekli için, suların enaz olduğu bir dönemde uzman
bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak, suyun debisinin ölçülüp,
tarafların bu suya olan ihtiyaçlarının, yararlandıkları başka suları varsa
onların da miktarları dikkate alınarak, belirlenmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 666)
Dava dilekçesinde, suya vaki elatmanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece,
davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak
yapılması, davacı vekili tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar
okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Mahkemece dava, sözkonusu sudan her iki tarafın ortaklaşa yararlandığının
belirlendiği ve davacı köyün suyun tamamının kadim kullanım hakkı bulunduğu
iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Bu şekilde dava konusu genel suyun, her iki köyce ötedenberi ortaklaşa
kullanıldığı hususu kabul edildiğine göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığı
(bu ortak kullanımın koşulları ve kapsamında usulünce belirlenip)
çözümleyecek bir biçimde karar verilmesi gerekirken, davanın reddedilmesi,
uyuşmazlığın daha da artarak sürmesine yolaçacaktır.
O halde; sağlıklı ve kalıcı bir çözüm için, suların enaz olduğu bir dönemde
uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılarak öncelikle, anılan
suyun debisinin ölçülüp tarafların bu suya olan ihtiyaçlarının
(yararlandıkları başka sular varsa onların miktarları da gözetilerek)
usulünce saptanması (ki, bu ihtiyaç belirlenmesinde aynen devam etmiyorsa son
durum değil ortak kullanımın başladığı zamanlardaki bilinen yararlanma şekil
ve ölçülerinin dikkate alınması icabeder) ve ondan sonra, bu belirlemeler
doğrultusunda taraflar arasındaki ortak yararlanmayı (belli bir miktar veya
zaman ölçüsüne göre) sağlayacak biçimde bir düzenleme yapılması ve o yolda
hüküm kurulması lazım gelirken, bu yönlerden kısmen eksik inceleme ve aksine
düşüncelerle (yazılı olduğu gibi gerekçesine dahi ters düşer şekilde davanın
reddine) karar verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve Yargıtay
duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için dava tarihinde
yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir
edilen 750.000 lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa
verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene
iadesine, 31.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|