 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI
1995
ESAS KARAR
7960 7290
YARGITAY İLAMI
Cafer Demirel vekili avukat Emin Koyuncu ile Tahsin Demir aralarındaki
dava hakkında Bozdoğan Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 4.11.1994 tarih ve
132-267 sayılı hükmün Dairenin 27.4.1995 tarih ve 3912-4817 sayılı ilamıyla
onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatı tarafından kararın
düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı, davalıdan 17.8.1993 tanzim, 20.1.1994 ödeme günlü bonodan
dolayı 9000 Hollanda florini alacaklı olduğunu bu alacağının vadesinde
ödenmediğini takip tarihindeki kuru karşılığı 81.000.000 Tl. alacak için
davalı aleyhine icra takibine geçtiğini bu takibin devam ettiğini, ancak kur
farkından kaynaklanan alacağının da oluştuğunu sonradan aynı yer icra
müdürlüğünün 1994/782 esasında kayıtlı dosyası ile kur farkından kaynaklanan
bu munzam alacağı içinde bir takip daha yaptığını davalının icra takibine
itiraz ettiğini beyanla itirazının iptaline inkar tazminatına karar
verilmesini istemiştir.
Davalı ilk icra takibi ile davacının florin alacağını Türk Lirasına
çevirdiğini bu durumda florin borcu kalmadığı için kendisinden kur farkı
istenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine ve yararına 40 tazminata
hükmedilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine, 40 tazminatın davacıdan alınarak davalıya
verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş,
dairemizce onanmış, bu defa davacı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve
özellikle BK.nun 83. maddesi hükmüne göre yabancı para borçlarında borcun
memleket veya yabancı para birimiyle mi ödenmesi gerektiği konusunda seçimlik
hak, borçluya verilmiş iken, aynı yasa maddesine 3678 sayılı yasanın 29.
maddesi ile eklenen ve 23.11.1990 tarihinden sonraki hukuki ilişkilere
uygulanabilecek olan 3. fıkrası hükmü ile de yabancı para borcunun vadesinde
ödenmemesi halinde alacaklı bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice
göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir" şeklinde düzenleme yapılmak
suretiyle yabancı paranın Türk parasına çevrilmek istenmesi durumunda hangi
tarihteki kurun esas alınması gerektiğini belirleme hak ve yetkisinin de
alacaklıya verilmiş bulunmasına davacının BK.nun 105. maddesi anlamında kur
farkından oluşan ve temerrüt faizi ile karşılanamayacak miktardaki munzam
zararını temerrüde düşen borçlusundan isteyebilmesi için diğer koşullar
yanında bu zararın borçlu temerrüdünün sonucu oluştuğunu değişik bir
anlatımla zarar ile borçlu temerrüdü arasında illiyet bağı bulunduğunu
kanıtlaması gerekmesine davacı yasadaki değişiklikten sonra 27.8.1993
tarihindeki hukuki ilişkiden doğan 9000 Hollanda Florini alacağını ilk icra
takibinde yasanın kendisine tanıdığı hak ve yetkiyi kullanarak bu miktar
florin alacağının fiili ödeme günündeki karşılığının (TL) olarak davalıdan
tahsilini istemesi gerekirken ilk icra takip tarihi olan 2.2.1994 tarihindeki
kur karşılığını (Tl) olarak takip talepnamesinde istemesine takip
talepnamesine de fiili ödeme günündeki kura göre ayrıca kur farkından
kaynaklanacak (Tl) alacağını isteme yönünden bir kayıt da koymamış olmasına
zararının böylece borçlu temerrüdünden değil, yasadan kaynaklanan hak ve
yetkisini yukarıda açıklanan şekilde takip tarihindeki kur üzerinden
kullanmış olmasından doğmuş bulunmasına kendi eyleminden doğan zararına da
katlanmasının gerekmesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında
kalan diğer karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.
2- Dava İcra İflas Yasasının 67. maddesine göre açılmış itirazın
iptali davasıdır. Anılan yasanın 2. fıkrasında icra takibinin haksız ve kötü
niyetle yapılması halinde davalı borçlu lehine 40'dan aşağı olmamak üzere
tazminata hükmedilebileceğine işaret edilmiştir. Davacı alacaklının bu davaya
konu icra takibini kötü niyetle yaptığı davada subuta ermemiştir. Kaldı ki
takipte istenilen alacak, kur farkından kaynaklanan munzam zarara ilişkin bir
alacak olup miktarı belli ve muayyen olmadığı gibi talep hakkının bulunup
bulunmadığı da her somut olaya göre yargılama ile tesbit edilebilecek bir
alacak niteliğindedir. Bu durumda yasal koşulları gerçekleşmediği halde salt
davalının talebi esas alınarak lehine 40 tutarındaki tazminata karar
verilmesi usul ve kanuna aykırı ve bozma nedenidir. Ne varki bu yanlışlığın
giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bu yönden
düzeltilerek onanacak iken zuhulen onanmış olduğu bu defa yapılan inceleme
ile anlaşıldığından davacının bu yöne ilişen karar düzeltme istemi kabul
edilmeli dairemiz onama kararı kısmen kaldırılarak hüküm düzeltilerek
onanmalıdır.
SONUÇ: 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer karar
düzeltme istemlerinin reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının
karar düzeltme isteminin kabulüne dairemizin 27.4.1995 gün 3912-4817 sayılı
onama kararının kısmen kaldırılmasına mahkeme kararının hüküm fıkrasının (2)
nolu pragrafının hükümden tamamen çıkarılmasına ve mahkeme hükmünün bu
düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, evvelce harç alındığından yeniden harç
alınmasına mahal olmadığına, 7.9.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.Yüksel Ş.Yüksel A.E.Baççıoğlu S.Özyörük
|