 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Ceza Dairesi
E. 1995/7918
K. 1995/8248
T. 25.9.1995
* HÜKMÜN SINIRI VE KONUSU
ÖZET : İddianame ile sanık hakkında, kavak ağaçlarını kesip fidanlarını kasten
sökmek suretiyle mala zarar vermek (ızrar) suçundan dava açıldığı halde, kapı
kısmındaki telin kesilmesinden dolayı açılmamış davadan sanığın hükümlülüğüne
karar verilmesi yasaya aykırıdır.
(1412 s. CMUK. m. 150, 257)
Nas'ı ızrar suçundan sanık Fatih'in yapılan yargılanması sonunda;
hükümlülüğüne dair, (Terme Sulh Ceza Mahkemesi)'nden verilen 27.10.1994 gün
ve 1994/168 esas, 1994/225 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca
incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C.
Başsavcılığı'nın onama isteyen 6.9.1995 tarihli tebliğnamesi ile Daireye
gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:
Suç tarihi itibariyle sanığa eksik para cezasına hükmedilmesi karşı temyiz
olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Gerekçeli kararda para cezasının indirim yoluyla fazla gösterilmesi mahallinde
düzeltilebilir daktilo hatası olarak görülmüştür.
30.5.1995 tarihli iddianame ile sanık Fatih hakkında müştekiye ait kavak
ağaçlarını kesip, fidanlarını kasten sökmek suretiyle ızrar suçunu işlediği
iddiası ile dava açıldığı, kapı kısmındaki telin kesilmesinden dolayı açılmış
bir dava bulunmadığı gözetilmeden CMUK.nun 150 ve 257. maddeleri hükmüne
aykırı olarak açılmamış dava hakkında sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık Fatih'in temyiz itirazları bu nedenle yerinde
görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak (BOZULMASINA),
25.9.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*
* *
sanığın ilişkiye geçtiği çok kısa bir süre içersinde iki örgüt mensubunu
babasının talimatı üzerine şehir içinde istedikleri yere götürmek ve bir kez
de pusula göndermekten ibaret kaldığı anlaşılan eylemlerinin, TCK.nun 169.
maddesince örgüt mensuplarına hal ve sıfatlarını bilerek yardım suçunu
oluşturduğu gözetilmeden tavsifte yanılgıya düşülmesi sonucu yazılı şekilde
cezalandırılması" isabetsizliğinden, "hükmün onanması" gerektiği karşı oyu
ile ve oyçokluğu ile bozmuş,
Yerel Mahkeme, 12.6.1995 gün, 46-279 sayı ile;
"İddia, savunma ve dosya kapsamına göre sanık Adnan ve İzzetin ile ilişkiye
girip, örgüt amacını öğrendikten sonra okulda örgüt adına faaliyette
bulunmuştur. Örgüt üyelerini istedikleri yerlere götürmüş, bilgi vermek için
pusulalar yazmıştır. Örgütsel faaliyette bulunması, pusulanın içeriği,
faaliyetlerindeki yoğunluk ve süreklilik nazara alındığında sanığın eylemi
TCY.nın 168. maddesine uygundur" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Direnme hükmünün sanık vekilleri tarafından süresinde temyizi üzerine dosya;
Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "onama" istemli 31.10.1995 günlü tebliğnamesiyle
Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu. Ceza Genel
Kurulu'nda duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin yasal bir hüküm
bulunmadığından sanık vekillerinin duruşma isteklerinin reddiyle incelemenin
dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, gereği konuşulup
düşünüldü:
Sanığın TCY.nın 168/2; 3713 sayılı Yasanın 5; TCY.nın 59. maddeleri gereğince
cezalandırılmasına ilişkin hüküm, Özel Dairece; "eylemin, TCY.nın 169.
maddesine uygun bulunduğunun gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuş,
mahkemece önceki hükümde direnilmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık
bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, suç vasfının tayinine ilişkindir.
TCY.nın 168. maddesinde, devlete karşı "ağır zarar tehlikesi" yaratacak
nitelikteki hazırlık hareketleri özel suç tipi olarak kabul edilmiş ve
cezalandırılmıştır. Silahlı çete suçu, belirtilen amaç çerçevesinde kabul
edilmiş bir "zarar tehlikesi" suçudur.
Ceza Yasasının 168. maddesinde sayılan maddelerdeki suç tipleri, "amaç suçu"
oluşturmaktadır. "Silahlı çete" oluşturulmasının "amaç suç" olarak kabul
edilmesinin sebebi de "amaç suç tipi" ile korunmak isteyen hukuki değer
açısından "ağır ve yakın zarar tehlikesi" yaratıldığının varsayılması
olmaktadır.
Silahlı cemiyet ve çetede amirlik, kumanda ve hususi bir görev almayan, çeteye
basit şekilde katılan, gayeye ait konularda irade birliği içinde olan, çeteye
iştirak ederken çetenin mahiyetini bilen ve çetenin gayelerini kendi amacına
uygun görenler ise cemiyet ve çetenin sair efradıdır.
Yasanın 169. maddesinde düzenlenen cemiyet ve çeteye yardım, cephane silah
tedariki ve hareketlerini kolaylaştırma suçunun oluşması için failin, silahlı
çete mensuplarının eylemlerine iştirak etmeksizin, onların hal ve sıfatlarını
bilerek yardım etmesi gerekir. Yardımın ne şekilde yapılacağı konusunda bir
sınırlama getirilmemiş olup herhangi bir şekilde genel kast ile yapılması
yeterlidir.
Maddi olayda, yasa dışı örgüt üyesi olan ve TCY.nın 125. maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilen Serhat Kod Adnan ile Ramazan Kod İzzettin,
Siirt İli'ne gelmişler, sanığın babasından ev ve otomobil temin etmesini
istemişlerdir. Sanık, babasının isteği üzerine 6.4.1992 günü babasına ait
taksi ile örgüt üyelerinin bulunduğu eve gitmiştir. Adı geçenleri bu evden
alıp bir başka eve götürmüş, ertesi gün onların çağırması üzerine tekrar
yanlarına gitmiştir. Adnan ve İzzettin, Siirt Eğitim Yüksek Okulu'ndaki
örgütsel faaliyetleri ve bazı isimler vererek bu şahısların ne yaptıklarını,
durumlarını sanıktan sormuşlardır. Sanık, okulda faaliyet ve sorumlu
olmadığını, sorulan kişilerin kırsala çıktığını söylemiştir. Sanık,
hakkındaki beraet kararı kesinleşen Tarık'ı iki gün sonra okulda görmüş,
kendisiyle temas kurmasını söylemiştir. Daha sonra Ramazan Kod İzzettin'e bir
pusula yazıp, TCY.nın 169; 3713 sayılı Yasanın 5; TCY.nın 59. maddeleri
gereğince cezalandırılmasına karar verilen Mehmet Salih'e vermiştir.
İzzettin'in üzerinde bulunan bu pusulaya, "Tarık ile görüştüğünü, Beşir'e
gelen bildirilerin henüz çoğaltılamadığını, akşama hazır olacağını, yer
değişikliği olduğu takdirde bildirilmesini" yazmış, 15.4.1992 tarihinde
yakalanmıştır.
Sanığın eylemi, babasının isteği üzerine Siirt'e gelen iki örgüt üyesiyle
Halit'in evinde görüşüp onları bir akrabasının evine götürmek ve daha sonra
çağırdıklarında okuldaki durum ve örgütsel faaliyetler hakkında bilgi vermek,
bu konuda ve gönderilen bildirilerle ilgili olarak pusula yazmaktan
ibarettir. Tüm işlemler dokuz günlük kısa bir süre içinde gerçekleşmiş ve
sanığa kod adı da verilmemiştir. Sanığın yasa dışı örgüte kesintisiz,
sürekli, uzun zaman devam eden bir yardımı olmamıştır. Kısa bir zaman dilimi
içindeki eylemleri; belli bir yoğunluğa ulaşmadığı, örgütle organik bir bağ
bulunmadığı, lojistik destek sağlanmadığı için yasa dışı örgüt üyesi olmak
suçunu oluşturmayıp, TCY.nın 169. maddesinde yazılı örgüt mensuplarına hal ve
sıfatlarını bilerek yardım suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle direnme
hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
ç Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri: "mahkemece gösterilen gerekçeye
ve dosya kapsamına göre direnme hükmünün onanması" doğrultusunda oy
kullanmışlardır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün
(BOZULMASINA), 19.12.1995 günü, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak
oyçokluğuyla karar verildi.
|