 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
17.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1995/7468 1996/1178
-Y A R G I T A Y İ L A M I-
MAHKEMESİ :Van-Saray Kadastro Mahkemesi
TARİHİ :21.6.1995
NOSU :1993/396 1995/110
DAVACI :Hazine
DAVALI :Musa Şenkal
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama
sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından
süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Kadastro sırasında 379 parsel sayılı 3500 metrekare yüzölçümündeki
taşınmaz mer'a olarak sınırlandırılmıştır. Davalı Musa Şenkal'ın kazandırıcı
zamanaşımı zilyetliğine dayanan itirazı kadastro komisyonu tarafından kabul
edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın zilyetlikle
kazanılamayacağına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve
dava konusu parselin davalı Musa Şenkal adına tapuya tesciline karar
verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece gerek davacı Hazinenin iddiaları ile davalının kazandırıcı
zamanaşımı zilyetliğine dayalı savunmasının sabit görülmediği ve gerekse
olayda 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2. maddesinin uygulama yeri
bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine ve taşınmazın komisyon
kararı uyarınca davalı adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan
araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı Hazine,
taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan yerlerden olduğunu, davalı
ise taşınmazın dedesinden babasına ve ondan da kendisine intikal eden bir yer
olup 20 yılı aşkın süreyle zilyet bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Ayrı ayrı
tarihlerde olmak üzere iki kez keşif icra edilmiş, birinci keşifte dinlenen
üç bilirkişi taşınmazın babasının ölümünden itibaren 25 yıldan beri davalının
zilyetliğinde olduğunu, davalı tanığı Tahir Kaplan da keza taşınmazın 30 yıl
süreyle babasının zilyetliğinde iken ölümü üzerine taksimde oğlu davalıya
isabet ettiğini ve son 20-25 yıldan beri de davalının zilyetliğinde olduğunu,
ikinci keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tespit bilirkişileri Paşa Büyük ve
Faris Karabulak taşınmazın 40-50 yılı geçkin süreyle komşu 380 nolu parselin
tespit maliklerinden Mehmet Alverli ve müştereklerinin zilyetliğinde
bulunduğunu söylemişlerdir. Mahkemece, işin esasına etkili olmasına rağmen
bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki aykırılığın giderilmesi yoluna
gidilmemiş, 12.6.1995 tarihli keşif sırasında davalının yapılan keşfe ve
beyanlara karşı diyeceği olmadığı yolundaki sözleri esas alınarak birinci
keşifte dinlenen tanık ve bilirkişilerin sözlerine değer verilmemiştir. Diğer
taraftan 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2. maddesinde öngörülen üç ayrık
halden hiç birisi mevcut bulunmadığından davada anılan hükmün uygulama
yerinin olmadığı yolundaki mahkemenin görüşünde isabetsizlik yok ise de,
davacı Hazine yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasasının 28/2. maddesi hükmünün
uygulanabilmesi için davada kanıtlama yükümlülüğünün Hazineye düşmesi
gerekir. Davacı Hazine taşınmazın zilyetlikle kazanılmasının mümkün
olmadığını ileri sürdüğüne göre miras yolu ile gelen kazandırıcı zamanaşımı
zilyetliğine dayalı mülk edinme koşulunun gerçekleştiği yolundaki savunmasını
kanıtlama yükümlülüğü davalıya düşmektedir.
Hal böyle olunca mahkemenin aksi yöndeki görüşüne katılma olanağı
yoktur. Öte yandan davalıya savunmasını kanıtlayarak delillerini bildirmesi
için usulün öngördüğü biçimde bir önel de verilmemiştir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davada iddiasını
kanıtlama yükümlülüğünün davalıda olduğu düşünülerek davalıya taşınmazı ve
yöreyi iyi bilen yaşlı tanık göstermesi istenilmeli, önceki keşiflerde
dinlenen bilirkişiler ve tanık ile tespit bilirkişileri ve davalı tarafından
gösterilecek tanıklar hazır edilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılarak
taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden geldiği, kimin zilyet ettiği,
zilyetliğin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı
olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve
tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda yöntemine uygun olarak
giderilmeli, gerektiğinde zilyetliğin kimde olduğu ve süresi yönünden komşu
parsel tespit maliklerinin tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulmalı,
davalının iddialarını kanıtlayamaması halinde Hazinenin davasının kabulü
gerektiği düşünülmeli ve ona göre toplanan tüm deliller birlikte
değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün
açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA 6.3.1996 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hayri Karadoğan N.Ertuğrul A.Özçelik B.Sınmaz İ.Özmen
|