 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onaltıncı Hukuk Dairesi
E. 1995/7457
K. 1996/999
T. 5.3.1996
* KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
* TAPUSUZ TAŞINMAZLARIN SATIŞI
* SENET
ÖZET : HUMK.nun 290. maddesi gereğince, senede karşı iddiaların senetle
kanıtlanması zorunludur. Sahteliğin sözkonusu olmadığı hallerde, bilirkişi ve
tanık beyanlarına da değer verilemez. Senette, Halil tarafından alıcı
Gülten'e satılan taşınmazın boyutları belirtildiği gibi, krokide senede
eklenmiştir. Halit tarafından 1986 yılında satılarak zilyetliği devredilen
tapusuz taşınmazın, iki sene sonra Mustafa'ya satılması sonucu etkili
değildir. Zira, malik niteliğini kaybeden şahsın yaptığı satış hukuken
geçersizdir.
Bu nedenle; davaya konu 42 nolu parselin tamamının; kroki uygulanan 15 nolu
parselin de senet kapsamına giren bölümünün davalı Gülten'e geri kalan
bölününün ise, davacı (satıcı) Hail adına tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 20/A) (1086 s. HUMK. m. 290)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; süresi içinde inceleme
raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 194 ada 15 parsel sayılı 425 metrekare yüzölçümündeki
taşınmaz; satın alma, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği
nedeniyle davalı Gülten adına tesbit edilmiş, aynı ada 42 nolu 117,67
metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davalı olduğundan bahisle malikhanesi
açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı Halil, 15 nolu parselin
Gülten'e satışı yapılan 150 metrekare dışındaki bölümünün satışa konu
olmadığını ve kendisine ait olduğunu belirterek dava açmıştır. Öte yandan, 42
nolu parselle ilgili olarak Mustafa tarafından satın alma ve kazandırıcı
zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak Hazine, Kırak Köyü Tüzel Kişiliği ve
Gülten aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil, müdahalenin men'i ve
inşaatın kal'i davası (1988/551 esas sayılı), Kadastro Mahkemesine devir
edilmiştir. Her iki davanın birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda
mahkemece, 42 parselin Mustafa adına, 23.8.1991 günlü fen bilirkişisi Oktay
tarafından tanzim edilen krokide, (A) harfi ile gösterilen 150 metrekarelik
bölümün Gülten adına, aynı parsel içerisindeki bakiye 261,50 metrekarelik
bölümün ise davacı Halil adına tesciline, inşaatin kal'iyle ilgili davanın
görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine ve Gülten tarafından
temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere
ve zilyetlikle mülk edinme şartları gerçekleştiğine göre davalı Hazinenin
yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının (REDDİNE).
2- Davalı Gülten'in temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 15 ve 42 sayılı
parsellerin öncesinin davacı Halil'e ait olduğu konusunda uyuşmazlık
bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Halil'in 42 sayılı parseli
önce davalı Gülten'e, sonra davacı Mustafa'ya satıp satmadığı ve 15 sayılı
parselin ne kadarını sattığına ilişkindir. Davacı Mustafa, 17.6.1988 günlü,
davalı Gülten ise, 15.4.1986 tarihli senetlere dayanmışlardır. Davalının
dayandığı 15.4.1986 tarihli senedin 42 sayılı parselin tamamı ile 15 sayılı
parselin batı bölümünü kapsadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı
Mustafa'ya ait 17.6.1988 tarihli senedin ise, 42 sayılı parseli kapsadığı
açıktır. 42 sayılı parsele Gülten'in zilyet olduğu, aleyhine açılan elatmanın
önlenmesi ve kal' davası ile, bunu doğrulayan tanık beyanlarıyla sabit
olmaktadır. Aynı husus, davalı Gülten'in dayandığı senet tanıklarca da
doğrulanmıştır. Buna rağmen mahkemece bu senet tartışılmamıştır. Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 290. maddesi gereğince senede karşı iddiaların senetle
kanıtlanması zorunludur. Sahteliğin sözkonusu olduğu haller dışında bilirkişi
ve tanık beyanlarına da değer verilemez. Senette Halil tarafından alıcı
Gülten'e satılan taşınmazın boyutları belirtildiği gibi, senete kroki de
eklenmiştir. Halil tarafından 1986 yılında satılarak zilyetliği devredilen
tapusuz taşınmazın iki sene sonra davacı Mustafa'ya satılmış olması sonuca
etkili değildir. Zira, malik niteliğini kaybeden şahsın yaptığı satış hukuken
sonuç doğurmaz. Bu nedenle, dava konusu 42 sayılı parselin tamamının alıcı
Gülten adına tesciline karar verilmesi gerekir. Öte yandan, 3402 sayılı
Kadastro Kanununun 20/A maddesi gereğince, kroki uygulanarak dava konusu 15
sayılı parselin senet kapsamına giren bölümünün davalı Gülten, geri kalan
bölümünün ise satıcı Halil adına tesciline karar verilmesi gerekirken,
senedin kapsamı belirlenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi de doğru
değildir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA),
Yargıtay duruşması için takdir olunan 6.000.000 TL. vekalet ücretinin
aleyhine temyiz olunanlardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı
Gülten'e verilmesine, 5.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|