 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
4. Ceza Dairesi BOZMA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No:1995/7288
Karar No:1995/8054
Tebliğname No:4/28340
Tehdit, yaralama ve sövme suçlarından sanık Muhittin Alan hakkında
TCY.nın 456/2, 463, 51/1, 482/3, 485/1, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri
uyarınca sanığın 1.350.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne, tehdit
suçundan beraatine ilişkin BURSA Asliye 6. Ceza Mahkemesinden verilen
1994/1058 Esas, 1995/8 Karar sayılı ve 12.1.1995 tarihli hükmün temyiz
yoluyla incelenmesi katılanlar Remzi ile Hıfzı Ak vekili tarafından
istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.Başsavcılığının 9.11.1995
tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 20.11.1995 tarihinde daireye gönderilen
dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler
ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde
görülmemiştir.
Ancak;
1-Kısa kararın açıklandığı 12.1.1995 tarihli oturumda hazır bulunan
sanıklar Remzi Ak ve Muhittin Alan'a son sözleri sorulduktan sonra müşteki
Hıfzı Ak'ın dinlenilmesi suretiyle C.Y. Yasasının 251/2. maddesinin
gözetilmemesi,
2-Yerel mahkeme, sanığın saptanan ve tehdidi içeren sözleri tartışma
(kavga) sırasında öfkeyle söylediği ve bu nedenle de suçun kasıt öğesinin
oluşmadığı görüşüyle sanığın beraatine karar vermiştir.
Karar aşağıdaki nedenlerle yerinde değildir:
A-T.C. Yasasının 191. maddesinde yer alan, yardımcı hüküm niteliğinde
olan ve (amaç-tehdit) olarak salt tehdit eylemini cezalandıran cürümün manevi
öğesi, tehdit etme bilinç ve iradesi öğelerinden oluşan genel kasıttan
ibarettir. Bu kasıt, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir
düşünce kastı (dolo di proposito) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan
tasarlama (taamüt) ve yahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda
görüldüğü üzere bir öfke (taşkınlık) kastı (dolo di impeto) da olabilir. Bu
nedenle de saptandığı takdirde öfke bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca
iradeyi ve dolayısıyla sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan
kalkması söz konusu olamaz. Bu durumda, koşulları bulunduğu takdirde,
yalnızca T.C. Yasasının 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir.
Nitekim, bu hareketin; bir amaç-tehdit olarak değil, bir araç-tehdit olarak
cezalandırıldığı, T.C. Yasasının 258, 308, 416, 429, 495. ve benzer; bir çok
maddelerinde, suç kastının kapsamına girdiği halde, öfkeyle söylenen tehdit
hareketinin, kasıt bulunmadığı ya da ciddi olmadığı ileri sürülmemiş, bu
suçları işleyen failler uygulamada yerinde olarak cezalandırılagelmişlerdir.
T.C. Yasasının amaç-tehdidi (md. 191) ve araç-tehdidi (md. 188) cezalandıran
191. ve 188. maddelerinde, öfkenin suç kastını kaldıracağını ve öfkeyle
söylenen tehdidin ciddi olmayacağını ileri sürmek, kuşkusuz yukarıda anılan
maddelerdeki suç aracı tehdidin kalkmasını ve dolayısıyla bu suçların da
oluşmamasını doğurur ve T.C. Yasasının sistemi içinde bir iç çelişki yaratır.
B-Bir tehlike suçu olan tehdidin, ciddi olup olmadığı hususu ise,
tehdidi içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre
değil, oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre,
tehdit edici sözlerin gerçekleşme olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme
derecesi ölçüleri içinde, önceden bir bir sayılması olanaksız etkenler
gözetilerek, ilk mahkemece değerlendirilecek olgusal (fiili) bir sorundur.
İlk mahkeme; ağır olmayan (hafif) tehditlere karşı da cezai yaptırım
gerektiren T.C. Yasası koyucusunun bu konudaki duyarlılığını da gözeterek,
tehdidin görünüşte ciddi olup olmadığı sorununu çözmek zorundadır. Öfkeyle
söylenen tehditlerin ciddi olamayacağı yolunda önceden ilke boyutunda ve
üstelik bir olay içtihadı yaratmak olanaksızdır.
Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastının zaman süreci
içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarda açıklanan
nedenler gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen
tehdidin suç olamayacağı nedenine dayanılarak yazılı biçimde ve yasal
temelden yoksun gerekçeyle hüküm kurulması,
3-Yaralama suçundan sanığa verilen cezayla, T.C. Yasasının 51/1.
maddesiyle indirim uygulanırken, yanlış hesap sonucu, 9 ay yerine 8 ay hapis
cezasına hükmedilmesi,
4-Sanığa sövme suçundan hapis cezası ile birlikte verilen ağır para
cezasının suç tarihine göre 220.000 lira olması gerekirken, 150.000 lira ağır
para cezasına hükmedilerek eksik ceza verilmesi,
Yasaya aykırı ve katılanlar Remzi Ak ve Hıfzı Ak vekilinin temyiz
nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN
BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp
sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine,
28.11.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 12.12.1995
Sami Selçuk Yücel Kocabay Hulusi Öğütçü Birol Kızıltan Fadıl İnan
Başkan Üye Üye Üye Üye
|