 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
18.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1995/717 1995/1097
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Üsküdar 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :14.11.1994
Nosu :1993/852-1994/755
Davacı :Bektaş Özdemir vs.vek.Av.İsmail Metin
Davalı :Hasımsız
Dava dilekçesinde vakfın tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın
reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Vakıflar Kanununun 74. maddesinin 2. fıkrası, "kanuna, ahlaka ve adaba
veya milli menfaatlere aykırı olan veya siyasi düşünce veya belli bir ırk
veya cemaat mensuplarını desteklemek gayesiyle kurulmuş olan vakıfların
tesciline karar verilemez" hükmünü getirmiştir. Ayrıca vakıf, Medeni Kanunun
73. maddesine göre, bir malın belli bir amaca tahsisi olduğuna göre
vakfedilen malın, vakfın gerçekleştirilmesi öngörülen amacına göre
belirlenecek bir seviyede olması gerekir. Mahkemece, tescil konusunda karar
verilirken bu iki unsurun dikkate alınması gerekli olup, bu koşulların
gerçekleşmiş olması halinde tescile karar verilmelidir.
Mahkemece tescili istenen vakfın (Anadolu Bilim Kültür ve Cem Vakfı)
Medeni Kanunun 74. maddesi ikinci fıkrasında yeralan cemaat mensuplarını
destekler nitelikte olduğuna dair yasak kapsamında olduğu ve Vakıflar Genel
Müdürlüğünün mütalaasında belirtilen eksikliklerin yerine getirilmediği
gerekçesiyle tescil istemi reddedilmiştir.
1-Vakfın vakıfnamenin 1. maddesinde açıklanan amacı, Anadolu kültürü
kapsamında "Aleviliği bilimsel şekilde araştırmak ve bunları halka, genç
nesillere aktarmak olarak belirtildiğine göre, bir cemaat mensuplarını
desteklemek" amacını gütmediği açıktır. Nüfusunun önemli bir bölümü
kendilerini "Alevi" olarak tanımlayan kişilerden oluşan ülkemizde, yukarıda
belirtilen amaca yönelik bir faaliyetin yasak kapsamında, cemaate destek
niteliğinde kabulüne olanak bulunmamaktadır.
2-Hakim, tescil kararı vermeden önce, Türk Medeni Kanununa Göre
Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 5. maddesinin 5. fıkrası hükmü uyarınca
Vakıflar Genel Müdürlüğünün mütalaasına başvurabilir ise de, bu mütalaa ile
bağlı olmadığı gibi, sırf bu mütalaaya uygun olarak, vakıf senedinde gerekli
değişiklik yapılmadığı gerekçesiyle tescili de reddedemez. Kaldı ki tescil
isteminde bulunanlar, Vakıflar Genel Müdürlüğünün mütalaasını esas alarak
vakıfnamenin bir çok maddesinde değişiklik yaparak senedi yeniden
düzenlemişlerdir. Yeniden düzenlenen vakıf senedinde Vakıflar Genel
Müdürlüğünün görüşüne uyulmayan hususlar "Alevilik", "Cem" ve "Halk
Semahları" sözcükleri vakıfname metninden çıkarılmamalıdır.
Vakfın amacında Anadolu halk kültürü yanında Aleviliğin bilimsel
araştırılması da söz konusu olduğuna göre, bu sözcüğün madde metninden
çıkarılması vakfın, vakıfnamede yazılı amacını zayıflatacağı gibi, ülkemizde
bir vakıa olan Alevilik sözcüğünün Yasalara aykırı olan bir olguyu da ifade
ettiği söylenemez.
Vakıfnamede "Cem" sözcüğü sadece vakfın adında geçmekte olup, Alevi
toplumu içerisinde mutad toplantıları ifade ettiği anlaşılan bu sözcüğün,
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına dair Kanunun yasakladığı faaliyetler
kapsamında mütalaa edilebilmesinin dayanağı bulunmamaktadır.
"Halk semehları" ise, vakıfnamenin 3. maddesinin B/e fıkrasında yer
almakta olup, semahlar düzenlenmesi, yurdumuzda bir kültür faliyeti olarak
bilindiğine göre bunun da yasal bir sakıncası olmaması gerekir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün mütalaasında, yalnız vakfedenlerin
"kurucu" sıfatına sahip olacaklarına dair beyan doğru ise de, incelenen
vakıfname kapsamında bunun yönetici anlamında kullanılmış olması karşısında
bu husus tescile engel bir husus değildir.
Yukarıda açıklanan nedenler de dikkate alınarak tescili istenen
vakfın, dosyaya konulan tadil edilmiş vakıf senedindeki gayesi itibariyle
Medeni Kanunun 74. maddesinin 2. fıkrasında tanımlanan yasaklar kapsamında
olduğunun kabulü doğru görülmemiştir.
Ancak, ilk defa tescili istenilen vakıfname metnindeki 26. maddesinde
500.000.000. Tl. vakfedildiği bildirilmiş ve dosyaya ibraz edilen Türkiye
Halk Bankası Üsküdar Şubesinin 14.12.1993 tarihli yazısında, bu miktar
paranın vakıf hesabında bulunduğu bildirilmiş olup, bu miktar başlangıç
olarak vakfın amacını gerçekleştirmeye yeterli sayılır ise de, bilahare
vakıfnamede yapılan değişiklikte vakfedilen meblağın 50.000.000 Tl.si peşin
150.000.000 Tl.si de sonradan tamamlanmak üzere 200.000.000 Tl. ile
sınırlanarak 500.000.000 Tl.den rücu edilmiş olmasından doğan çelişki tescil
isteyenlere açıklattırılarak ilk defa vakfedildiği bildirilen meblağdan geri
dönülmeyeceği hususu da belirtilip bu miktardaki paranın hesapdaki varlığı
belgelendirildikten sonra "sermaye" yerine bu maddede "vakfedilen miktar"
sözcüğünün kullanılması gerektiği de dikkate alınarak hasıl olacak sonuca
göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.1.1995 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Sait Rezaki S.Erçoklu V.Canbilen M.Tutar İ.N.Erdal
|