 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Başkanlığı
Esas Karar
1995/6717 1995/6661
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Sakarya İş Mahkemesi
Tarihi : 12.10.1995
No : 362-1427
Davacı : Yusuf Levent vekili Av.Yılmaz Şaruhanoğlu
Davalı : Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili Av.İpek Gürses
Davacı, borçlanmasını geçersiz sayan Kurum işleminin iptaline ve
borçlanmanın geçerli olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar
vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Bülent Mustafa
Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin
gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 1479 sayılı Kanuna 2654 sayılı Kanunla ilave edilen ek geçici
13. maddesi gereğince yapılan borçlanmanın geçerli sayılması ile Kurum
sataşmasının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacının ek geçici 13.
maddeden yararlanmak için süresinde Kuruma başvurduğu, borçlanma istemi kabul
edildiği ve borçlanma ile ilgili 50.000. TL hariç 19.768.- TL primi süresinde
ödediği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık borçlanma ile ilgili primlerin
2 yıllık süre içinde ödenmemesi halinde borçlanmanın geçerli sayılıp
sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Davacı adına çıkarılan 14.3.1983 gün
6915 sayılı borç yazısında 69.768.- TL'nın (20.4.1982- 20.4.1984) tarihleri
arasında ödenmesinin istendiği, davacının 19.768.- TL'nı süresinde ödediği,
50.000.- TL'nın da ödendiğine ilişkin makbuzun da dosyada olduğu, dosyadaki
bilgi ve belgelerden açıkca anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı Bağ-Kur'un
Anayasadan kaynaklanan Sosyal Güvenlik ödevinin zorunlu sonucu olan uyarı
görevini yapmadığı, başka bir anlatımla, borçlanma ile ilgili yazıda; borcunu
iki yıllık süre içinde ödememesi durumunda yaptırımın ne olacağını
bildirmemiştir. Hal böyle olunca, borçlanma ile ilgili primlerin süresinde
ödenmediğinden bahisle borçlanma işleminin iptal edilmesi Medeni Kanunun 2.
maddesinin öngördüğü evrensel nitelikteki afaki iyi niyet kuralları ile
bağdaşmadığı açık-seçiktir.
Bundan başka, yukarıda sözü geçen yasanın öngördüğü 2 yıllık sürenin
başlangıcı da; Kurumun sigortalıya hak ve yükümlülüğünü bildiren yazıyı
tebliğ ettiği tarihten başlayacağı da Yargıtayın oturmuş ve yerleşmiş
görüşlerindendir.
Oysa, 14.3.1983 gün 6915 sayılı yazının davacıya tebliğine ait
tebellüğ mazbatası dosyada bulunmamaktadır. Bütün bunlardan başka,
14.3.1985 gün ve 3165 sayılı Kanunun 24. maddesi ile 1479 sayılı Kanuna
eklenen Ek geçici 16. maddeye göre de ek geçici 13. maddede öngörülen
sürelerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yeniden işlemeye
başlayacağı da açıktır.
Yapılacak iş, dosya arasında mevcut Türkiye Halk Bankası A. Şirketine
ait 50.000.- TL ödeme ile ilgili dekontun gerçekten ödenip, ödenmediği banka
kayıtları üzerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile araştırma yapılmak,
ödemenin varlığı halinde süre koşulu aranmaksızın davayı kabul etmek,
ödemenin mevcut olmadığının saptanması durumunda ödeme yapılan miktara isabet
eden sürenin (Kısmı borçlanmanın) kabulüne karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik
inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
harcının istek halinde davacıya iadesine, 9.11.1995 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Orhan YALÇINKAYA U.Araslı A.Güneren M.S.Özgenç O.Can
|