Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
 Y A R G I T A Y 
13. HUKUK DAİRESİ

       SAYI                  Y A R G I T A Y    İ L A M I  

ESAS   l995   KARAR
6697          8386

MAHKEMESİ     : Batman Asliye Hukuk Hakimliği
TARİHİ        : 9.9.l994
N0            : l88-372
DAVACI        : Esat Sezai Cemiloğlu vekili avukat Sait Saruhan        
DAVALI        : l-M.Emin Güneş 2-Mehmet Polat 3-İzzettin Tutar 

	Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda
 yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün
 süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,
 gereği konuşuldu.

	 	KARAR

	Davacı; taşınmazlarını kiraya vermesi için özel vekaletnameyle vekil
 atadığı dava dışı Mehmet Ali Çiçek'in kendisini zararlandırmak amacıyla
 davalılarla düşünce ve çıkar birliğine girerek çok cüz'i kira paraları ile
 l00 ve 50 yıllık süreli kira sözleşmeleri düzenlediğini davalıların kötü
 niyetli olduklarını öne sürerek sözleşmelerin iptaline karar verilmesini
 istemiştir.
	Davalılardan İzzettin Tutar kira parasını ödeyerek iyi niyetle
 taşınmazları kiraladığını savunmuş davanın reddini dilemiştir. Diğer
 davalılar davaya yanıt vermemişlerdir.
	Mahkemece; kötü niyet iddiasının kanıtlanmadığı vekilin
 vekaletnamedeki yetkiyi kullanarak işlem yaptığı davacı ile vekil arasındaki
 ilişkilerin davalıları bağlamayacağı kabul edilmiş davanın reddine karar
 verilmiştir.
	Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 
	Bir davada ileri sürülen maddi olguların hukuki nitelendirmesini
 yapmak ve uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak Hakimin doğrudan
 görevidir. (H.U.M.K. Md. 76)
	Batman-Şeyhçoban köyü l62 parsel sayılı l00 dönüm ve l59 parsel sayılı
 45 dönüm alanındaki iki tarlanın 7.l2.l990 başlangıç tarihli iki ayrı
 sözleşmeyle biri yıllık 400.000 TL. diğeri yıllık l00.000 TL. kira karşılığı,
 50 ve l00 yıl süreli iki sözleşmeyle davacıya vekaleten  davalılara kiraya
 verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Yine dava dışı vekil Mehmet Ali Çiçek'e
 verilen ve anılan sözleşmelerin düzenlenmesinde kullanılan vekaletnamede;
 "Şeyhçoban Köyü hudutları dahilinde mevcut l56; l62 parsel numaralarında
 kayıtlı gayrimenkullerdeki hisselerinin bir kısmını veya tamamını beni
 temsilen dilediği bedel ve şartlarla dilediğine icara vermeye, icar
 bedellerini almaya hak ve menfaatlerini korumaya mezun ve yetkilidir..."
 sözleri yazılıdır. Açıklanan bu maddi olgudan sonra davanın hukuki
 nitelendirmesi ve tanımına sıra gelmiştir.
	Davanın hukuksal nitelikçe vekilen temsil görev ve yetkisinin, kasden
 vekil edenin zararına ve düşünce çıkar birliğine girdiği kişiler yararına
 kullanılması hukuki nedenine dayalı kira sözleşmelerinin iptaline ilişkin
 olduğu açıktır.
	Hemen belirtelim ki; vekalet sözleşmesi büyük ölçüde vekil ile vekil
 edenin karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının önemli bölümü bu
 güven unsurundan kaynaklanır. "Vekil; vekil edenine karşı vekaleti iyi bir
 surette ifa ile yükümlüdür" "Vekil vekaleti sadakat ve özenle ifa etmelidir
 ve vekaletin ifası sırasında kendisine karşı duyulan güvene uygun olarak
 vekil edeninin yararlarını sözleşmeyle güdülen amaç çerçevesinde korumak
 yükümü altındadır". (BK. Md. 390/2) O nedenle vekil sadakat borcu gereği
 olarak vekil edenin yararına ters düşecek ve ona zarar verecek davranışlardan
 kaçınmak yükümü altındadır. Vekaletnamede; vekilin dilediği bedel ve
 koşullarla dilediği kimselere taşınmazı kiraya verebileceği şeklinde yetkiyle
 donatılması, onu dürüstlük kurallarını, sadakat ve özen borcunu gözardı
 ederek kiraya verme hakkı tanımaz. Önemle vurgulayalım ki; vekaletin nasıl
 yerine getirileceği yönünden sözleşmede açık bir hüküm bulunması veya yapılan
 işlem dışı temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin; bu
 yükümlüğü daima mevcuttur. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayan bir davranış
 içerisinde bulunan vekil Borçlar Yasasının 390/I. maddesine göre sorumlu
 olur.
	Kural olarak vekalet sözleşmesine dayanan temsil yetkisi, etkisini dış
 ilişkide gösterir, bunun sonucu olarak, temsil yetkisi kullanılarak vekil ile
 üçüncü kişi arasında temsil olunanın nam ve hesabına yapılan hukuksal işlem
 temsil olunanın hukuk alanında sonuçlar doğurur. (B.K. Md. 32/1) Dahası vekil
 vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında
 bir içsorun olarak kalır. Farklı bir anlatımla; vekil ile sözleşme yapan
 kişilerin kazandıkları haklara etkileri kabul edilemez ve sözleşmenin bu
 nedenle iptali istenemez. Ne var ki, vekalet görevini (Temsil Yetkisini)
 dürüstlük kurallarına (Objektif hüsnüniyet) (M.K. Md. 2/2) Vekil edenin
 çıkarına aykırı olacak şekilde (B.K. Md. 390/2) kullanmış vekille işlem yapan
 üçüncü kişi Medeni Yasanın 3. maddesi anlamında iyi niyetli değilse; vekilin
 vekalet görevini  kötüye kullandığını biliyor veya beklenen özeni göstermiş
 olsa idi bilmesi gerekiyorsa, sözleşme vekil edeni hukuken bağlamaz. Eş
 anlatımla, bu durumda; vekil ile üçüncü kişi arasında düzenlenen sözleşmeden
 doğan hak ve borçların temsil olunana ait olacağı ve onu bağlayacağı kabul
 edilemez. Yine temsil edilen yönünden zararlı sonuç doğuran işlem, vekil ile
 üçüncü kişinin hilesi ile oluşturulmuş ise bu sonuca evveliyetle
 kavuşulacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
	(Turhan Esener selahiyete müstenit temsil Sh.85-89; Tandoğan Borçlar
 Hukuku Cilt 2 Sh. 407; 446-447; Oser Schönen berger - art 398 No 4; Vontuhr
 Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı Sh 324; 325; Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel
 Hükümler Cilt 2 Sh.l03; Akman- Burcuoğlu- Altop Borçlar Hukuku Genel Hükümler
 Sh 243).
	Öte yandan maddi olguların özelliği de ayrıca B.K. l9 ve 20. maddeleri
 çerçevesinde bir değerlendirme yapılmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Gerçekte
 de; sözleşmelerdeki kira süreleri 50 ve l00 yıl olarak çok uzun bir zamanla
 sınırlandırılmıştır. Hatta l320 doğumlu olan davacının yaşı göz önünde
 tutulduğunda zaman sınırlanması kabul edilemeyecek biçimdedir. Buna karşın
 kira paraları ise çok düşük miktarda tesbit edilmiş, muayyen zaman dilimleri
 içinde bir artırım bile öngörülmemiştir. Sözleşmelerin kurulması anında
 tarafların edim dengeleri arasında işlem temelinin çökmesine neden olacak
 güçte açık nisbetsizlik görülmektedir. En önemlisi edanın kıymeti; bunun
 yerine getirilmesi için katlanılması gereken giderlere oranla işlerdeki umumi
 teamüle nazaran manasız ve cüz'idir. Kaldı ki; doğru ve makul kimselerin
 asgari düzeydeki  görüşleri dahi böyle bir sözleşme yapılmasını öngörmez.
	Hal böyle olunca; ekonomik özgürlüğü kabul edilemeyecek derecede,
 olağanüstü sınırlandıran, dolaylı da olsa kaldıran, kişinin ekonomik yönden
 mahfını mucip olan bir akdin varlığını kabul kaçınılmaz olmaktadır.
 Hüsnüniyet kurallarına göre de borçlu böyle bir yükümlülük altına sokulamaz.
 Esasen her borç özgürlüğün az çok sınırlanmasını içerirse de; fakat bu davada
 olduğu gibi anormal fevkalade önemli konularda bu yön düşünülmemelidir.
  Davacı kiralayan tahammül edilmez bir borç altına sokulmuş; alacaklı
 davalıların mutlak bir şekilde irade ve egemenliğine tabi kılınmıştır.
 Akitler ancak belirli sınırlar içerisinde kabul edilebilir. (Vontuhr Borçlar
 Hukukun Umumi Kısmı Cilt I İstanbul l952 Cevat Edege Tercümesi Sh 265 Fikret
 Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümleri Cilt l Sh.396-397; Oğuzman Sh 67). Tüm
 dosya içeriğinden vekilin vekalet yetkisini amaç dışına çıkacak davacı
 zararına, düşünce ve çıkar birliğine girdiği davalılar yararına kullandığı,
 davalıların vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bildikleri, en azından bu
 konuda kendilerinden beklenen özeni göstermedikleri (M.K. Md. 3), böylece iyi
 niyetli olmadıkları anlaşılmaktadır. O nedenle davacı kira sözleşmesinin
 feshini her zaman isteyebilir. Bunların yanında; değinilen hukuk kuralları
 altında; toplanan delil ve belgeler değerlendirildiğinde, kira sözleşmesinin
 B.K. l9 ve 20. maddeleri uyarınca da batıl olduğunun kabulü gerekir ve
 davacıyı hukuken bağlamaz.
	Mahkemece, gerçekleşen olguların hukuki nitelendirmesinde ve
 delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabul edilmesi yerine
 reddedilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
	SONUÇ: Temyiz olunan Yerel Mahkeme Kararının açıklanan nedenlerle
 davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 3.l0.l995
 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan        Üye           Üye         Üye             Üye
A.İ.Arslan    M.S.Atalay    Ş.Yüksel    A.E.Baççıoğlu   S.Özyörük 
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini