 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı
E:95/6026
K:95/6691
T:6.6.1995
Özet:Medeni Kanunun 258. maddesinde gösterilen taraflar evlat edinenle
evlatlıktır. Evlatlık yerine başka hareket eden öz ana-baba evlatlığın refi
veya rızaen kaldırılması işlemlerinde onu temsil edemez. Kayyım atanmalıdır.
Evlatlık sözleşmesinin rızaen kıldırılmasına izin verme görevi de sulh
hakimine aittir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı
üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup
gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacılar daha önce evlat edindikleri küçük Aliye ile evlatlık bağının
kaldırılmasına izin verilmesi yönünde Aliye'nin anne ve babası aleyhine dava
açmışlar, mahkemece davalı tarafın kabulü doğrultusunda istek kabul edilerek
evlatlık ilişkisinin ref'ine karar verilmiştir.
1-Türk Medeni Kanununun 258. maddesi uyarınca; Evlatlık sözleşmesinin
meydana gelişindeki kurallara uyulmak şartı ile, evlatlık ilişkisi, iki
tarafın rızası ile her zaman kaldırılabilir. Evlatlık, haklı sebeplere
dayanarak her zaman, evlatlık bağının sona erdirilmesini isteyebilir.
Mirastan iskat sebeplerinin varlığı halinde ise, evlat edinenin isteği
üzerine, Hakim tarafından evlatlık ilişkisi ortadan kaldırılır.
Bu maddede "taraflar" tabiri ile belirtilmek istenen evlat
edinenlerle, evlatlıktır. Evlatlığın asıl ana-babası değildir.
Zira, evlat edinme ile evlatlığın ana-babası velayet hakkını evlat
edinenlere devretmişlerdir (MK. 257). Evlat edinenlerin, evlatlık ilişkisini
sona erdirme iradesinde olması nedeniyle de; yaşı küçük olan evlatlık ile
evlat edinenler arasında menfaat çatışması meydana geldiğinden, davada küçük
Aliye'nin bir kayyım vasıtasıyla temsili zorunluluk arzetmektedir. (MK.
376/2)
Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.4.1985 gün ve 3590/3605 sayılı
kararı da bu doğrultudadır.
Bu itibarla, davanın doğrudan doğruya evlatlık Aliye aleyhine
açılması, bir kayyımla temsilinin sağlanması ve kayyım huzurunda yargılama
yapılarak, hüküm kurulması gerekirken, evlatlığın ana-babası aleyhine açılan
davanın, davalıların kabulü esas alınarak, kabulüne karar verilmiş olması
usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
2-Yukarıda belirtildiği üzere Medeni Kanunun 258. maddesinde
tarafların yarışan iki hakkı vardır. Bunlardan birincisi evlat edinmedeki
usul çerçevesinde evlatlık ilişkisini yine mukavele ile kaldırmak, diğeri de
kanunda gösterilen şartların bulunması halinde dava yolu ile evlatlık
ilişkisinin ref'ini mahkemeden istemektir. Davacılar bu davada evlatlık
ilişkisinin rızaen kaldırılmasına izin verilmesini istemişlerdir. Hakim iki
tarafın iddia ve müdafaaları ile bağlı olup ondan başka bir şeye hüküm
veremez. (HUMK. 74) Bu yön ile Medeni Kanunun 258. maddesinin göndermesi ile
256. maddede yer alan görev düşünülmeden "evlatlık rabıtasının ref'i" yönünde
hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.
S O N U Ç : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesi
gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun yararına bozma isteğinin
kabulüne, Temyiz edilmemek suretiyle keşinleşmiş bulunan Konya 4. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 11.8.1994 tarih ve 676-612 sayılı kararın sonucuna etkili
olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.
06.06.1995
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Ş.D.Kabukcuoğlu Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
|