Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.                                   
 Y A R G I T A Y                              
Ceza Genel Kurulu

      S A Y I 
Esas            Karar           Tebliğname   
1995/6-163	1996/66         6/112474      
        	 	

                   Y A R G I T A Y  K A R A R I

Bozma kararı veren 
Yargıtay Dairesi         : 6.Ceza Dairesi
Mahkemesi                : Ankara 6.Ağır Ceza
Günü                     : 16.11.1994
Sayısı                   : 203-183
Davacı                   : K.H.
Davaya katılan           : Veli Lökoğlu Vekili Av.Murat Ertemli
Sanık                    : Orhan İlter  Vekili Av.Ali Özdemir

	Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık Orhan İlter'in beraatine
 ilişkin Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.1993 gün ve 190/210 sayı ile
 verilen kararın, katılan vekili tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen
 Yargıtay 6. Ceza Dairesince 20.09.1994 gün ve 8342/7947 sayı ile;
	(Sanığa, 3842 Sayılı Yasa ile değişik CYUY.nın 135. maddesindeki
 hakları hatırlatılmadan, hatırlatılmış ise bu husus tutanağa geçirilmeden
 karar verilmesi) isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
	Yerel Mahkeme ise 16.11.1994 gün ve 203/183 sayı ile;
	(Sanık, 135. maddeye uygun biçimde sorguya çekilmiştir. Avukatının
 hazır bulunduğu oturumda, özgür iradesi ile ifade vermiş ve yargılamanın
 sürdürülmesine rıza göstermiştir.
	135. maddenin 4. fıkrası hariç, diğer fıkralarının gereği yerine
 getirilmiştir. 135. madde yoruma tabi tutulduğunda, tutanaklardan sanığa bu
 haklarının tanındığı anlaşılmaktadır.
	Kaldı ki, sanık beraat etmiştir. CYUY.nın 223/son maddesi karşısında,
 CYUY.nın 135. maddesindeki haklarının hatırlatılmaması sonuca etkili
 değildir.) Açıklamasıyla direnme kararı vermiştir.
	Bu karar da katılan vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden,
 dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 03.05.1995 gün ve 6/112474
 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza
 Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;

	 	CEZA GENEL KURULU KARARI

	İncelenen dosyaya göre;
	Sanığın sahtecilik suçundan beraatine karar verilen olayda, Özel Daire
 ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, beraat kararı verilmesi durumunda
 CYUY.nın 135. maddesindeki haklarının sanığa hatırlatılmasına gerek bulunup
 bulunmadığına ilişkindir.
	3842 Sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince Devlet Güvenlik Mahkemeleri
 görev alanı dışında kalan suçlarda uygulanması gereken Ceza Muhakemeleri
 Usulü Yasasının "İfade ve Sorgunun Tarzı" başlıklı 135. maddesinde;
	"Zabıta amir ve memurları ile Cumhuriyet Savcısı tarafından ifade
 almada ve hakim tarafından sorguya çekilmede aşağıdaki hususlara uyulur:
	1- İfade verenin veya sorguya çekilenin kimliği tespit edilir. İfade
 veren veya sorguya çekilen kimliğe ilişkin soruları doğru olarak
 cevaplandırmak zorundadır.
	2- Kendisine isnad edilen suç anlatılır.
	3- Müdafi tayin hakkının bulunduğu, müdafi tayin edebilecek durumda
 değilse Baro tarafından tayin edilecek bir müdafi talep edebileceği ve onun
 hukuki yardımından yararlanabileceği, isterse müdafiin soruşturmayı
 geciktirmemek kaydı ile ve vekaletname aranmaksızın ifade veya sorguda hazır
 bulunacağı bildirilir. Yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği
 söylenir.
	4- İsnat edilen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı
 olduğu söylenir.
	5- Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını talep
 edebileceği hatırlatılır ve kendisi alayhine var olan şüphe sebeplerini
 ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek imkanı verilir.
	6- İfade verenin veya sorguya çekilenin şahsi halleri hakkında bilgi
 alınır.
	7- İfade veya sorgu bir tutanakla tespit edilir. Bu tutanakta:
	a) İfade verme veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih,
	b)İfade verme sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve
 sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği,
	c)İfade vermenin veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin
 yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise
 sebepleri,
	d) Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan
 müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı,
	e) İmzadan imtina halinde bunun nedenleri yer alır." hükmü
 bulunmaktadır.
	Madde ile sanığa, kendisini daha iyi savunma olanağı sağlanmış, bazı
 delillerin toplanmasını isteme hakkı verilmiş veya hiçbir şey söylememe
 imkanı tanınmıştır.
	Aynı yasanın 236. maddesinde ise, "Duruşmaya tanıkların ve
 bilirkişinin yoklamasıyla başlanır. Bundan sonra sanığın açık kimliği ve
 şahsi durumu tespit olunur. Daha sonra iddianame okunur ve 135. maddeye göre
 sanık sorguya çekilir." hükmü yer almaktadır.
	Açıklanan bu yasal hükümler karşısında duruşmaya, sanığın kimliğinin
 saptanması, iddianame okunduktan sonra 135. maddeye göre sorguya çekilmesi
 ile başlanacaktır.
	İncelenen dosyada sahtecilik suçundan sanığın beraetine ilişkin hüküm,
 katılan vekili tarafından sanık aleyhine temyiz edilmiştir. Katılan vekilinin
 temyiz davası açması üzerine öncelikle, emredici usul kurallarının uygulanıp
 uygulanmadığı, usuli bir hata olup olmadığı incelenmeli, olmadığı takdirde
 dosyanın esasına girilmelidir. Usuli hükümleri, emredici kuralları bir tarafa
 bırakarak önce işin esasının incelenmesi, sübut olmadığı takdirde hükmün
 onanması, sübutun varlığında ise bu usuli eksiklik nedeniyle hükmün
 bozulması, ikili uygulamaya ve yanlış anlamalara neden olacaktır. Bu şekilde,
 yani önemli usuli eksikliğe rağmen, esasa ilişkin inceleme yapılarak bozma
 kararı verilmesi durumunda, sübutun varlığı kabul edilmiş olacağından; artık
 bundan sonra CYUY.nın 135. maddesi hükmünün uygulanmasının mantiki ve hukuki
 bir anlamı kalmayacaktır. Çünkü, suçun oluştuğu Yargıtayca peşinen kabul
 edilmiş ve üst mahkemenin görüşü belli olmuştur. Ayrıca bu durum; "oy'un
 açıklanması" niteliğinde olduğu gibi, böyle bir bozma sadece yasa hükmünü
 şeklen yerine getirmeye yönelik hiçbir yararı bulunmayan anlamsız bir bozma
 olacak ve maddenin amacı ile bağdaşmayacaktır.
	Usulüne uygun ve maddede belirtildiği şekilde yapılacak sorgu
 sırasında, sanığın hangi haklarını kullanacağı ve hangi delilleri sunacağı,
 savunmasında neler getireceği önceden bilinemeyeceğinden, esasa girilmeksizin
 hükmün öncelikle ve sair yönleri incelenmeksizin usuli bu nedenle bozulmasına
 karar verilmelidir.
	Öte yandan, CYUY.nın 135. maddesinde yer alan güvencelerin sanığa
 hatırlatılması halinde, sanığın ikrarda bulunması ve bu beyanı ile elde
 edilecek delillerin gözardı edilemeyeceği, sunacağı delillerle suçun eski
 tarihte işlenmiş ve zamanaşımına uğramış olduğunu ya da suç vasfının farklı
 olduğunu ileri sürmesinin mümkün bulunduğu nazara alındığında, sözü edilen
 hükmün bu nedenle de uygulanması zorunludur. Belki de sanık, 135. maddenin
 getirdiği güvencelerden yoksun olduğu için ikrarda bulunacakken
 bulunmamaktadır.
	Sorgu; sadece (sırf) sanık lehine konulmuş bir usul kurumu değildir.
 Maddi gerçeği bulmak için konulmuş, kamusal niteliği de oldukça ağır basan
 bir usul kuralıdır. Öyleki, çok ağır ceza gerektiren birçok olayda, örneğin
 ıssız yerlerde işlenen adam öldürme olaylarında tek kanıt sanığın ikrarı
 olabilmektedir. Bu ikrarın ise yasanın öngördüğü tüm koşulları içeren bir
 sorgu ile saptanmış olması kesinlikle gerekir. Çünkü CYUY.nın 321/2. maddesi
 gereğince, "hükmün bozulmasına sebep olan kanuna muhalefet keyfiyeti bu hükme
 esas olarak tesbit edilen VAKIALARDA olmuş ise bu muameleler dahi aynı
 zamanda bozulacaktır."
	Ayrıca kamu düzeni ile ilgili ve buyurucu hüküm olan CYUY.nın 135.
 maddesine uyulmadığının saptanmasına rağmen dosyanın esasının incelenmesi,
 diğer usuli hataların da gözardı edilmesi ve dosyanın esasına girilmesi
 sonucunu doğuracaktır. Örneğin, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu
 düzenleyen bilirkişiye, otopsiye katılan doktor bilirkişiye yemin
 verdirilmemesi, esaslı işlemlerin yapıldığı sanık ve tanıkların dinlendiği
 oturuma ilişkin duruşma tutanaklarının imzasız bulunması hallerinde de, esasa
 girilmesi; sübutun varlığında bu nedenlerle hükmün bozulması, aksi halde
 kararın onanması gerekecektir. Halbuki sübutun varlığı, bu delillerle
 saptanacaktır. Yeminsiz dinlenen bilirkişi raporu, otopsi tutanağı veya
 imzasız olması nedeniyle gerçek olup olmadığı bilinmeyen duruşma tutanakları
 esas alınmak suretiyle hüküm kurulması olanaksızdır.
	Duruşmaya katılan C.Savcısı esas hakkındaki görüşünde sanığın
 mahkumiyetine karar verilmesini isteyebilir, kurul halinde oluşan
 mahkemelerde buna rağmen oyçokluğuyla sanığın beraatına karar verilebilir ve
 bu karar C.Savcısı tarafından temyiz edilebilir. Yargıtay C.Başsavcılığı
 tarafından düzenlenen tebliğnamede de hükmün bozulması istenebilir. Sanık
 aleyhinde sonuç doğurabilecek tüm bu karşıt görüşlere rağmen; usulüne uygun
 sorgu güvencesinden sanığı mahrum etmenin usul ekonomisi ile açıklanması
 mümkün değildir. Kaldı ki, tebliğname "onama" istemli bulunsa bile CYUY.nın
 135. maddesindeki haklarının sanığa hatırlatılmasına gerek bulunmadığı
 yönündeki düşünceye katılmak olanaklı değildir. Zira, Özel Daire veya Ceza
 Genel Kurulu Kararının her zaman tebliğnameye uygun çıkmadığı da bilinen ve
 çok görülen bir gerçektir. Kanıtların sanığın usulüne uygun biçimde yapılan
 sorgusu ile birlikte değerlendirilerek, hukuki durumunun tayin ve takdiri
 gerekir. Bu itibarla, beraat kararının aleyhe temyiz edilmesi durumunda
 tebliğnamede esasın incelenerek kararın onanması istense bile, sair yönleri
 incelenmeksizin kararın bu usuli sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
	Direnme konusu olayda 01.12.1992 günlü Resmi Gazetede yayımlanan ve
 yürürlüğe giren 3842 Sayılı Yasa ile CYUY.nın 135. maddesi değiştirilmeden
 önce 01.11.1993 günlü iddianame ile sanık hakkında dava açılmış ve
 yargılamanın hiçbir aşamasında sanığa CYUY.nın 135. maddesinde yer alan
 hakları hatırlatılmamıştır. 
	Kaldı ki, poliste, savcılıkta ifadesi alınırken, Sulh Ceza
 Mahkemesinde hakim tarafından sorguya çekilirken CYUY.nın 135. maddesindeki
 hakları hatırlatılan sanığa, duruşmada vekili hazır olsa bile yasal
 haklarının yeniden hatırlatılması gerektiği, zira madde ile sanığa tanınan
 hakların sadece müdafi tayininden ibaret olmadığı, 135. maddenin diğer
 bentlerindeki hususların da aynı derecede önemi haiz ve savunma hakkına
 ilişkin olduğu Ceza Genel Kurulunun 01.05.1995 gün 71/147, 01.05.1995 gün
 72/148 sayılı kararları ile kabul edilmiştir.
	Bu itibarla, usul ve yasaya uygun bulunan Özel Daire bozma kararına
 uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi isabetsiz olup, Yerel Mahkeme
 direnme hükmü bozulmalıdır.
	Bir kısım kurul üyeleri direnme kararının haklı nedenlere dayandığını
 ileri sürerek işin esasının Özel Dairesince incelenmesi gerektiği yönünde oy
 kullanmışlardır.
	SONUÇ	: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün
 istem gibi BOZULMASINA, 26.03.1996 günü yapılan birinci müzakerede 2/3'ü aşan
 oyçokluğuyla karar verildi. 

Birinci
Başkanvekili	1.C.D.Bşk.	10.C.D.Bşk.	7.C.D.Bşk.
Mehmet UYGUN	T.GÜVEN	 H.DOĞAN	 S.GENÇAY
	 D.Doğru	 D.Doğru	 D.Doğru

8.C.D.Bşk.	11.C.D.Bşk.	9.C.D.Bşk.	6.C.D.Bşk.
M.N.ÜNVER	S.KANADOĞLU	D.TAVİL	 N.MUTİŞ
D.Doğru	 D.Doğru

A.SAYSEL	M.ERTUĞRUL	E.GÜYER	 G.KINIK

H.ÖNCÜL	 H.ÖĞÜTÇÜ	A.R.COŞKUNTÜRK	M.MIHÇAK
	 	 D.Doğru

Y.TURAN	   E.I.KOÇHİSARLIOĞLU	M.F.İNAN	S.ERKAN
D.Doğru	

M.AYDIN	 S.YETKİN	N.BARAN         Z.ASLAN
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini